English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ V ] / Ve benim

Ve benim traduction Portugais

35,053 traduction parallèle
Önemli olan onun da sağlıklı olması ve benim de sağlıklı olmam.
O importante é que estejamos saudáveis. - Exactamente.
Ameliyattan sonra hala iyileşme sürecinde. Sıra ondayken bile kalkıp ne durumda olduğuna bakıyorum. Bu yüzden kendini suçlu hissediyor ve benim sıram geldiğinde yardım etmek için kalkıyor.
Mas ela está a recuperar da cirurgia, então quando é a vez dela eu levanto-me para ajudar, o que a faz sentir-se culpada, então ela ajuda na minha vez, e eu fico a tentar convencê-la a descansar
Sana burada ihtiyaçları var ve benim de var.
Precisamos de ti aqui. A resposta é não.
Lydia bu dünyada bana kalan son şey ve benim aptalca ve bencilce seçimlerim onu yalnızlığa itti.
A Lydia é a única coisa que me resta no mundo e as minhas escolhas idiotas, egoístas e limitadas deixaram-na sozinha.
Aslına bakarsan, Senin ve benim Stewie'yi kovmamız gerektiğini düşünüyorum.
Na verdade, acho que nós devíamos expulsar o Stewie.
MacGYVER : Ve benim adım Angus MacGyver.
E o meu nome é Angus MacGyver.
Bu, Nikki'yi ölü gibi göstermen ve benim buradaki arkadaşımı öldürmeye çalışman için.
Isto é por simular a morte da Nikki e tentar matá-lo.
Philip, veritabanlarını hackle ve benim dosyamı bul tamam mı?
Philip, vai à minha ficha na base de dados.
Ve benim de bunun olmasına izin vermek gibi bir niyetim yok.
E eu não vou deixar isso acontecer.
İnsanları çağırma konusunda ilgini ifade ettin ve benim reddetmekte aceleci davrandığımı düşündüm o yüzden sorunu üstlendim ve bir kahvaltı düzenledim.
Expressaste interesse em receber pessoas, e eu sinto que dispensei a ideia muito rápido. Então tomei a iniciativa e marquei um brunch.
Sharon'ın doktora gitmesi gerekiyormuş.. ve benim de onunla gitmemi istiyordu.
Tinha feito uma visita ao médico e queria que eu fosse com ela.
Bazen Bill O'Reilly'yi * izledim ve benim daha yaşlı ve aptal versiyonummuş gibi davrandım.
Às vezes via o Bill O'reilly e fingia que era uma versão mais velha e estúpida de mim.
Üç hafta geçti Legit'in 2. Sezonunu çekiyoruz ve benim bir tıp...
Passamos para três semanas depois, estávamos a fazer a 2.ª Temporada de Legit e eu tinha de fazer um...
Kız kardeşimi özleyeceğim ve benim için meraklanmasından endişe edeceğim.
Vou sentir falta da minha irmã, E eu estarei preocupado que ela está preocupada comigo.
Benim yaşımdayken, hiçbir şeye ve hiç kimseye kızgın kalamıyorsun.
Na minha idade, não consigo fazer nada a ninguém.
Ve şimdi benim yüzümden acı çekiyorlar.
E, neste momento, sofrem por minha causa.
- Hayatımda ilk defa senin haklı ve benim yanlış olmamı istiyorum. Uçak tamamen senin, ama benim işe dönmem gerekiyor.
O avião é todo vosso, mas... tenho que regressar ao trabalho.
Benim çocuk olmadığımı... ve senin oğlum olmadığım çok açık, yani bana evlat deme.
Vê que já não sou uma criança e também não sou seu filho, por isso, não me chame rapaz.
Ama ben bu yıl tahrik edici doğumgünü - Üzgünüm, bebeğim ancak bugün benim doğumgünüm ve gerçekten ama gerçekten dansı görmek istiyorum. - dansını atlamak zorundayım.
Este ano é melhor eu poupar-nos da dança sensual de aniversário.
Şimdi, sadece senden bana güvenmeni istiyorum. ve ayrıca lütfen yolumdan çekil. Hayır, bekle, ama benim...
Agora, tem de confiar em mim e sair do meu caminho.
Yine aynı şekilde, bir gün. sen de benim gibi yaşlı bir adam olacaksın ve genç bir adama senin nasıl hayatın sana sunmuş olduğu ekşi bir limonu lezzetli bir limonataya çevirdiğini anlatacaksın.
Gosto de pensar que um dia será um velho como eu, a falar a um jovem, a explicar-lhe como... pegou no limão mais azedo que a vida lhe ofereceu e o transformou em algo parecido com limonada.
Pekâlâ, içeri benim girmemi ve senin dışarıda beklemeni düşündüm.
Certo, então eu penso que eu vou entrar e tu ficas aqui?
Benim adım Aaron Donner ve elimde dünya çapında yürütülen gizli bir teşkilata dair bilgiler var.
Intitulam-se de viajantes. - São terroristas? - Algo desse género.
Benim yöntemim, tarayıcıyı kandırmak ve onu kullanan son kişinin ben olduğuma ikna etmek.
A minha maneira é fazer o leitor achar que fui a última pessoa a utilizá-lo.
Sen benim ortağımsın ve sana güveniyorum.
- O que se passa?
Benim adım Philip ve ben eroin bağımlısıyım.
Chamo-me Philip, e sou viciado em heroína.
Bir grup, Yönetici'yi devirmek istiyor ve bunu yapabilmek için benim kodumu kullanmak istiyorlar.
Querem tirar o Diretor do poder com o meu código.
-... ve kendi insanlarına ihanet etmesini sağlamak çok kolaydı. Arayıcı'yı bunu benim için dizayn etmesi için kandırmak...
Enganar o Seeker para projectá-lo para mim...
Biliyorum ve o plana ilk katılan kişi benim. Ancak HAARP vericisini inceledikten sonra, Orada birinin onu durdurması çok riskli.
Eu sei, e eu fui o primeiro a concordar com esse plano, mas antes de inspeccionar o transmissor HAARP, é muito arriscado ter alguém lá a preparar.
Benim açımdan önemli olan tek şey ise.. Cisco ve ben, garip garip videolar çekiyorduk.
No que me diz respeito, eu e o Cisco andávamos a filmar umas merdas perversas.
Ve Elliot, benim istediğim bu.
E isso, Elliot, é o que eu quero.
Gary, annem sana ne dedi bilmiyorum, ama benim niyetim Katie'yle Dane'e yardım etmek ve- -
Gary, não sei o que a minha mãe te disse, mas as minhas intenções são ajudar a Katie e o Dane...
Bu benim hastam ve bütün sorumluluğunu alıyorum.
O paciente é meu e assumo a total responsabilidade por ele.
Siz tartışın. Benim bir görevim var ve onu bitireceğim.
Discutam o que quiserem, eu vou cumprir a minha missão.
Treni çağırabilecek ve kontrol edebilecek tek kişi de benim.
Sou a única que pode chamá-lo e ele precisa de mim para o operar.
Gele gele benim dönemime ve dikkatimin dağınık olduğu bir zamana denk geldi. İstemediğimi belirtmeme rağmen Tahani'nin benim için düzenlediği parti sağ olsun.
Só hoje, sob a minha supervisão, enquanto estava distraído com a festa que a Tahani organizou para mim, festa essa que eu nem queria.
Benim için de hâlâ bir gizem. Ve bu şekilde seviyorum.
E gosto que assim o seja.
Bu benim işim. Kanıtları saklarsak hapse girebiliriz ve yapılacak tek mantıklı şey Michael'a anlatmak.
Podemos ser presos por ocultar informações e contar ao Michael é a única coisa sã a fazer.
Linda, bu adamın onu takip edenle aynı kişi olduğunu söylüyor. Ve galiba benim koğuşta gördüğüm adam. Silahlı olan.
A Linda diz que é o mesmo homem que a andava a seguir e eu acho que este é o homem que vi na enfermaria, armado.
Ve hayatımızı zorlaştıran tüm o şeyler, benim annem, senin bebeğin, hepsi bunun bir parçası.
E tudo o que nos possa dificultar a vida, como a minha mãe e o bebé, fazem parte.
Tahmin et dostum ne oldu? Artık Carmeleena ve Bodacious benim gerçek dostlarım.
Bem, adivinha só, parceiro, a Carmelina e a Volumosa são minhas amigas de verdade.
Ben beş olduğum için, toplum benim ve diğer beşlerin loş bir odaya gidip birbirimizi becermemizi hoş karşılar.
Porque sou um cinco, isso significa que a sociedade considerou aceitável eu e outros cincos entrarmos em salas à média luz e fodermos uns com os outros.
Benim gibi akıllı, güzel ve azimlisin.
És inteligente, linda e determinada, como eu.
O benim kalbim ve ruhum.
Ela é o meu coração e alma.
Bir şeyler çok sıradan ve beklendik olduğundaki tepkim böyledir benim.
É a minha reacção quando as coisas são muito mundanas e esperadas.
Tony Stark'ın tüm sırları Yenilmezler ve dünya ve hepsi benim.
Com todos os segredos do Tony Stark, dos Avengers e do mundo. E agora são meus!
Onun ark reaktörüyle benim portal üreticim sayesinde tüm olası dünyalara ulaşım olanağım olacak ve ben hepsine hükmedeceğim.
Com o reactor ARC dele e o meu gerador de portais... vou ter acesso a todos os mundos possíveis... e governarei todos.
Artık benim dünyamdasın Kang ve gerçek savaş işte böyledir.
Estás no meu mundo agora, Kang. E isto aqui é uma guerra real.
Benim bilip bileceğimden çok bilim ve evren hakkında şey unutmuşsundur.
Esqueceste mais do que eu jamais saberei sobre a ciência e o Universo.
Ve elbette, benim durumumda, FBI tarafından silahlı ve tehlikeli olarak gösterildim.
E, claro, no meu caso, em que fui representada pelo FBI como armada e perigosa.
Benim içeri tıktığım biriyle birlikte ve adamın hiç şakası yok. - Benim ne yapmam gerekiyor?
Ele está preso com um tipo que ajudei a condenar, e ele não é para brincadeiras.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]