English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ V ] / Ver onları bana

Ver onları bana traduction Portugais

232 traduction parallèle
- Ver onları bana!
Devolve-me isso!
Ver onları bana.
Dá-me esses livros!
Ver onları bana.
Dá-me cá.
- Ver onları bana.
- Dá-me isso.
Ver onları bana.
- Vamos a eles!
Hemen ver onları bana.
Dá-mas já.
Ver onları bana.
Dê-me isso.
Ver onları bana.
Dá-me.
Anne, ver onları bana.
- Dê-ma.
Ver onları bana.
Vamos, Mailo.
Ver onları bana.
Dá-mos.
Hayır, dünya benim yeteneğimle dalga geçer... ve onların yerine bana... Altın ver.
Não, o mundo goza com o meu talento... e em vez disso dá-me... ouro.
Onları bana ver yoksa...
Dá-mos, ou eu...
Bana ver onları!
Devolve-mos!
Bunu karşılık almak için yapmıyorum. Onları görmem için bana iyilik yapmanızı istiyorum.
Não é um pagamento, peço-lhe se as posso ver como um favor.
Onları bana geri ver.
Devolve-mas.
Adamları bana ver. Sen atları alırken ben onları geciktireceğim.
Eu combaterei se voçê não quiser.
- Haydi şerif al onları! - Onları bana ver.
- Vamos, xerife, apanhe-as!
- Bana onları geri ver.
Devolva-mas!
Onları bana ver.
Me dê isso.
Ama bana onları düzeltmem, kendimi göstermem için bir şans ver.
Mas dá-me uma chance para voltar atrás... para mostrar o que valho.
Onları bana ver, sonra geri alırsın
Os teus papéis. Entregamos-te mais tarde. Eu guardo-os.
Bana onları ver.
Mas dá-me isso.
Bana bir duble onlar ne içiyorsa ondan ver.
Traga-me uma dose dupla do que eles estão a beber.
Neden gidip onların ve kim olduklarını, buraya nasıl geldiklerini kimin çağırdığını öğrenip bana bildir.
Porque não vais até lá, sem dar nas vistas, a ver se descobres quem são. Como vieram dar aqui, quem as convidou, e vem-me dizer, está bem? Certo.
Onlar benim iç çamaşırım, senin değil! Ver şunu bana.
Esta roupa interior é minha, não tua!
Sen onları bana ver ben de sana 1 milyon $ nakit vereyim.
Vocês devolvem-nos e eu pago um milhão em dinheiro.
Kıyafetlerin, bana ver onları.
As roupas, dêem-mas.
Profesör, eğer bana Hazinelere giden yolu söylemezsen kızının gözlerini çıkartır ve onları birer üzüm tanesi gibi ayaklarımın altında ezerim.
Está a ver, professor? Se não me contar o caminho para as minas... vou arrancar os olhos da sua filha... e esmagá-los como uvas.
Sakin ol, sadece bir dakika. - Onları bana ver, ihtiyacım var.
- Dá-mas, preciso delas.
Ver onlar bana.
Devolve-as.
Onları bana geri ver!
Dás-mas de volta!
- Ben bir barış adamıyım, savaşcı değil, Bana benim altınlarımı ver ve onların taşınmasını sağla, ki, geri döndüğümde insanlara senin öğretilerini yayayım.
Sou um homem de paz, não um guerreiro, assim que me pagar com ouro, e fornecer os guias, retornarei para pregar seus ensinamentos.
Johnny onları bir emanet kasasına koyup anahtarı bana verdi. İşte burada.
Depois o Johnny pôs tudo num cofre e deu-me a chave, estás a ver?
Bana biraz para ver. Onları New York'a götürüp ulusal kanallardan birine koyayım.
Dá-me dinheiro e conseguirei que actuem na televisão nacional.
Haydi, M'Lynn. En tuhaf vakalarından bir kaçını bana anlatmaz mısın? Onların kim olduğunu ben bulmaya çalışayım.
Vá lá, conta-me alguns dos teus casos mais bizarros e deixa-me ver se adivinho quem são.
Onları bana ver.
- Dá-mos. - Vá, Joanne.
Onlar 20 metre yakina gelince bana haber ver.
Dê-me sinal quando estiverem a 20 metros de distância. - Ok.
Bir an için bu dünyadan koptum ve bana ait ne varsa onlar gözümün önüne geldi.
Foi como se o meu cérebro se revirasse, e eu pudesse ver tudo o que é especial para mim.
Bana ver onları.
- Dê-ma.
Bana ver onları.
- Deixa-mos tirar-te.
Bana kalırsa peyote onları sakinleştirdi. Daha sakinler.
A meu ver, o peyote os tornou mais unidos.
O halde onları bana ver!
- Tens que mas dar!
- Onları bana ver.
- Dá-me.
Bırak onları bukleli. Bana ver.
Entrega isso, Curly.
- Hisse senetleri. - Onları bana ver!
- Ações do banco...
Bu yüzden onları bana ver.
Por isso entrega-mo.
Onları bana ver.
Dê-me isso.
Bana onları geri ver yoksa kafanı uçururum!
Dá-me o que é meu ou estoiro-te esses miolos.
Bana kalırsa bunlar, yalan söyleyen iki ırkçıdan başka bir şey değildir. Onlar, asla ama asla, bu davayı açmaya niyetli değillerdi.
Na minha maneira de ver, ambos são um par de racistas mentirosos que nunca, nunca tiveram a intenção de levar este caso a julgamento.
Bana bakınca bir Çinlinin suratını görüyor olabilirsiniz. Ama size şunu söyleyeyim ki onlar aynı suratı görmüyorlar.
Vocês podem ver aqui a cara de um chinês, mas eles não vêem a mesma cara.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]