Yapmazsan traduction Portugais
1,619 traduction parallèle
Bu işi yapmazsan neler olabileceğini düşünmelisin Jaime
Tens de pensar no que pode acontecer se não o fizeres, Jaime.
Çünkü siz İskoç manyakların, söyleme şekli, "Hey, ben sana saygısızlık yapsam bile, bana saygısızlık yapmazsan iyi olur, dostum."
Minha aberração escocesa, é uma forma de dizeres "É melhor não me faltares ao respeito, apesar de eu te faltar ao respeito a ti."
Yapmazsan da, onu sonsuza dek kaybedersin.
E se não o fizer, perdê-lo-á para sempre.
Yapmazsan çok daha iyi olur.
Provavelmente seria melhor não perguntares.
Eğer çocuğun senden olduğunu kabul edersen, Brian ailenin şerefli ismini ona verirsen o zaman Maple Grove'a gidebilir. Tamam, tamam. Yapmazsan, o ufak piçin hiç şansı yok.
Está bem, se admitires que o miúdo é teu filho, Brian, se estiveres disposto a dar-lhe o teu orgulhoso nome de família, ele pode ir para Maple Grove, senão o pequeno bastardo está com azar.
Bu konuda bir şeyler yapmazsan, denemeye devam edecek, Peter.
Ele vai continuar a insistir, Peter. A não ser que faças algo em relação a isso.
- Sen yapmazsan, başkası yapar.
Se não o fizer, outra pessoa fará.
Sen yapmazsan ben yaparım.
Não o vai fazer, Faço-o eu.
Eğer işbirliği yapmazsan, hapse gireceksin.
Se não colaborares, vais para a cadeia.
- Sen de oğluna kötü birşey olmasını istemezsin. İşbirliği yapmazsan bu işin nasıl sonuçlanacağını biliyorsun.
Não queres que nada de mal aconteça ao teu filho e sabes como isto vai acabar se não colaborares.
Ve istediğimi yapmazsan,
E se não fizer o que eu quero,
Bu işi yapmazsan, bir daha asla çalışamazsın.
Se não fizeres isto, vou-me certificar para que nunca mais trabalhes.
Hemen ödeme yapmazsan, ailenin evine gidiyorum.
Se não fizer um pagamento agora, estarei indo para a casa dos seus pais.
Ama eğer ses yapmazsan, nerde olduğunu bilemeyecekler.
Mas não saberão onde procurar se não fizeres barulho.
- Bu sefer ödeme yapmazsan arabana bakmayacağım.
- Se não me pagar esta vez, não olho mais para sua cara.
Yani iş birliği yapmazsan, hücre arkadaşına bakarak geçireceğin 20 sert yıla bakıyorsun.
Se não coopera, arrisca-se a passar 20 anos a olhar para o seu companheiro de cela.
Eğer ameliyatı yapmazsan, hasta ölecek.
Se não fizeres a cirurgia, o paciente vai morrer.
Eğer dediğimi hemen yapmazsan benim kazanacağım bir tartışmaya gireceğiz.
Se você não me obedecer, nós teremos um argumento em que eu vencerei.
Çünkü yaparsan lanetlisindir, ama yapmazsan da lanetlisindir.
Porque estás amaldiçoada se o fores, e amaldiçoada se não fores.
Ama işi doğru yapmazsan ruhlar seni delirtir.
Mas se não o fizeres, os espíritos levam-te à loucura.
Bunu yapmazsan ondan asla kurtulamazsın.
Senão, nunca mais vai desaparecer daqui.
Eğer dediğimi yapmazsan, kazanacak hiçbirşeyin yoktur.
És cobarde se não és... Se não tens coragem para ganhar.
Yine de hafızam beni yanıltmıyorsa, Holly ne kadar uzun süre seks yapmazsan o kadar gıcık ve şirret biri olursun. - Kıçımı ye!
Embora, se a memória não me falha, quanto mais tempo passas sem sexo, mais bera e cabrazinha ficas.
İster yap ister yapma ama yapmazsan Austin'deki herkes senin korkak olduğunu düşünecek.
Bem, podes fazê-lo ou não, mas se não o fizeres, toda a gente em Austin ficarão a pensar que és uma galinha.
Peki, ya dediğini yapmazsan ne olur?
Mas e se tu não o fizeres?
Bana aptal muamelesi yapmazsanız sevinirim.
Agradecia que não me tomasse por estúpido.
Eğer sana söylediklerimi yapmazsan ailene küçük bir ziyarette bulunurum.
Se não fazes o que digo. Vou visitar a tua linda família.
Evet, yapmazsan sana çok kızar.
Sim, sim, ficaria zangada se não o fizesse.
İş birliği yaparsan yeni borç alırsın. Yapmazsan, işini bitiririm.
Se colaborares, aumento-te o crédito.
Eğer istediklerimizi yapmazsanız, her saat birini öldüreceğiz.
Se não tiver o que quero até ao pôr-do-sol, começo a matar um por hora.
O şeyi... yapmazsan sevinirim.
Essa... coisa. Podias deixar de fazer isso, por favor.
'Eğer sen yapmazsan, biz yaparız.
"e se não o matares, nós vamos."
Önerdiğim şeyleri yapmazsanız size yardımcı olamam.
Deixeram que eu cuida-se dela, mas se não vão seguir Os meus concelhos então vou-me embora.
Ama yapmazsan... Sophie'yi bir daha göremezsin.
Mas se não o fizeres... nunca voltarás a ver a Sophie.
Bu konuda siz bir şey yapmazsanız, ben yaparım.
Ou você faz algo sobre isso ou faço eu.
Eğer yapmazsan bu yemeği boşuna yemiş olacağız.
Porque isto será uma refeição desperdiçada se não fores em frente.
Bugün bana ödeme yapmazsan çok yazık olur, ve mobilyalarını almamın dışında, ev arkadaşına elektrik parasını nasıl harcadığını söylemek zorunda kalırım.
- Ouve, era uma pena não me pagares hoje, e depois de te levarem-te a mobília, ter que dizer ao teu companheio de quarto, em quê que gastaste o dinheiro para a conta da electricidade.
Bir şey yapmazsan başın derde girmez.
- Pára e não te metes em sarilhos.
Eğer böyle yapmazsan, yeni hatunlarla nasıl tanışmayı düşünüyorsun?
Como é que vais conhecer miúdas se não te esforças?
- Tabi bazen çarpar ve yanarsınız. Ama dönüş yapmazsanız asla öğrenemezsiniz.
Claro, que às vezes batemos e aleijamo-nos, mas se nunca fizer a curva... tu nunca vais aprender.
Daha öncesinde sana işkence yapılacak yapmazsan aletini kesecek.
Antes disso ele tortura-te, corta-te, corta-te a pila, se ele a tiver.
Doğru düzgün yapmazsanız bu koltuktan dünyada kalkmam.
Não saio daqui enquanto não me arranjares o cabelo!
Eğer işini yapmazsan, seni sürüden atacağım.
Se não sabes fazer o teu trabalho, expulso-te do grupo.
Sen yapmazsan ben yaparım!
Se você não fizer, eu farei.
Elbette, yapamazsan ya da yapmazsan, bu...
Se não consegues ou não podes...
Dediklerimizi yapmazsanız ölürsünüz.
Façam o que dissermos ou morrerão.
Eğer bunu yapmazsanız ikiniz de ölürsünüz.
Se não o fizerem, matá-los-emos a ambos.
Bunu yapmazsan, hepimiz ölürüz. "
Se não disseres, eles vão morrer todos. "
Bunu yapmazsan enfeksiyon yayılabilir ve ölebilirsin.
Se não fizer isto, a infecção pode alastrar e pode morrer.
Seni incitmek istemiyorum, ama dediklerimi yapmazsan incitirim.
Não te quero magoar. Mas irei, se não fizeres exactamente o que eu disser.
Ve tüm bunları yapmazsan David Hume, her birimiz öleceğiz.
E, se não fizer essas coisas, Desmond David Hume, todos nós estamos mortos.
yapmayacağım 170
yapmalıyım 51
yapma 5445
yapmalısın 91
yapmadım 132
yapma ya 98
yapmak istiyorum 29
yapmadın 55
yapmak istemiyorum 51
yapmayın 745
yapmalıyım 51
yapma 5445
yapmalısın 91
yapmadım 132
yapma ya 98
yapmak istiyorum 29
yapmadın 55
yapmak istemiyorum 51
yapmayın 745
yapmalıyız 39
yapma ama 158
yapmayacaksın 53
yapmaz 37
yapmamalısın 52
yapma böyle 70
yapmak zorundayım 47
yapmam 83
yapma be 35
yapma bunu 151
yapma ama 158
yapmayacaksın 53
yapmaz 37
yapmamalısın 52
yapma böyle 70
yapmak zorundayım 47
yapmam 83
yapma be 35
yapma bunu 151