Yatak odasında traduction Portugais
1,172 traduction parallèle
Yatak odasında.
No quarto dela.
Yatak odasında işini iyi biliyor
De uma fantasia na cama
Evet ama sadece yatak odasında.
Sim... mas só no quarto.
Yapılan analizlere göre katil korktu ve yatak odasında çıkıp merdivenlerden dışarı kaçtı.
A nossa análise sugere que o criminoso assustou-se e fugiu do quarto, descendo as escadas.
Neden gidip yatak odasında nasıl duracaklarına bakmıyorsun?
Por que não vai ver como ficam no quarto?
Aynısını yatak odasında da mı olsun?
Queres iguais para o quarto?
Yatak odasında farklı ayakkabıları denemesi için Molly'ye yardım ediyor... küçük bir moda krizi.
Está com a Molly a experimentar sapatos, uma crise de moda.
- O kendi yatak odasında.
- Está no seu quarto.
- Onun yatak odasında... Sanmıyorum.
Não me parece.
Yatak odasında.
No quarto.
Affedersin, Karen Stephans'ın yatak odasında bir adam gördüm.
Desculpe, mas vi um homem no quarto da Karen Steffans.
Dianne de yatak odasında.
A Diane está fechada no quarto.
Zengin kocası ölünce, Savannah'ya döndü ve yatak odasında bir tür müze yarattı.
Quando o magnate com quem casou morreu, voltou a Savannah e criou uma espécie de museu no toucador.
Tıpkı 10 yaşındayken, babamın yatak odasında ağlayıp, annemin yüzü kan içinde mutfak masasın otururken bana babamın üzgün olduğunu, ve bir daha asla böyle bir şey yapmayacağını söylemesi gibi.
Como nos meus 10 anos. O meu pai a chorar no quarto, a minha mãe com sangue na cara a dizer-me que o pai não voltava a bater-lhe.
Yatak odasında, hanımlar.
Está no quarto, senhoras.
İlk olarak ebeveylerinin yatak odasında yapmıyorsun ayrıca taksinin arkasında da yapmıyorsun.
Não quiseste fazer na casa de banho dos teus pais, depois não quiseste no banco de trás do táxi.
Eğer bana ihtiyacınız olursa yatak odasında halıları söküyor olacağım.
Se alguém precisar de mim, estarei no escritório a levantar a carpete.
Yatak odasında dinozor oyuncakları olmayan yetişkinlere ne deniyordu?
Como se chama um adulto que não tem bonecos de dinossauros no quarto?
- Yatak odasında karısıyla telefonda.
- Ao telefone com a mulher.
Yatak odasında çıplak bulundum, tuvalate çıplak gittim. Oturma odasında asla çıplak bulunmadım.
Já as vi nuas no quarto, já as vi ir à casa de banho nuas, mas nunca vi nenhuma nua na sala.
- Hâlâ o eski iğrenç terliklerle yatak odasında dolaştığında rahatsız olurum.
Ainda tenho problemas, ao vê-la com aqueles chinelos nojentos.
- Yatak odasında. Çok uykucu.
É um mandrião.
Evet, Lincoln'un yatak odasında kalmak istiyor yaz boyunca. Beyaz Saray. Beyaz Saray.
Casa Branca.
Yatak odasında bir adam gördüğünü söyledi.
Diz que viu um homem no quarto.
Yatak odasında. Hemen çağırayım.
Olá, George.
Ne de olsa, diğer yatak odasında yalnız olmak, her zaman kolay değil.
Afinal, não é fácil estar sozinho no quarto ao lado. Ao lado do quarto deles?
Yatak odasında mı sonlanacak?
Isto vai acabar no quarto?
"yatak odasında bakılması gereken... bir şey var."
E eu respondo : "Eu sei de um problema que precisa ser resolvido... " no quarto. "
Yatak odasında.
Está no quarto.
- O, yatak odasında mı?
- Ela está no quarto?
Yatak odasında.
Ele está no quarto.
Onu Loveless'in yatak odasında bir kafeste buldum.
Esta é a Rita. Encontrei-a numa jaula no quarto do Loveless.
Harşeye rağmen, kızımın yatak odasında ne yaptığınızı bilmek istiyorum.
De qualquer forma, eu gostaria de saber o que o senhor faz no quarto da minha filha.
Burada yatak odasında.
Está no quarto.
Yatak odasında buldum.
Encontrei-as no quarto dos pais.
Çocukların yatak odasında posterleri olacak.
Entramos num quarto de um miúdo e vão lá estar.
Yatak odasında ne oldu?
Que aconteceu no quarto?
Bana ihtiyacın olursa, yukarıda yatak odasında olacağım.
Se precisarem de mim, estarei lá em cima no quarto.
Bu hafta benden çok hoşlanıyorsun. Yatak odasında olacağım.
Estás a gostar muito de mim, esta semana.
Çok şaşırdı ama Miranda Jack'i o gece onun yatak odasında sevişmeye ikna edebildi.
Para surpresa da Miranda, o Jack concordou em fazer amor no quarto dele.
Yatak odasında bekle, şarabı alıp geliyorum.
Encontramo-nos no quarto. Vou buscar o vinho.
O gece David ve David soyunup Samantha'yi yatak odasında beklerken, Samantha çok ileri gittiğini düşünmeye başlamıştı.
Enquanto o David e o David se despiam e esperavam por ela no quarto, a Samantha começou a perguntar-se se estaria a ir longe demais.
- Tanrım! Ve bu yatak odasında bitmez.
- E não se fica pelo quarto.
Bir içki için ayrılmasıyla, yatak odasına geri dönmesi arasında.
Entre a altura em que ele foi tomar uma bebida e quando chegou ao quarto.
1876 yılında inşa edilen son LaRue evinin 5 yatak odası var...
Construída em 1876, a última LaRue tem cinco quartos de dormir...
Yatak odasının tabanında. Anneme göre orada $ 100,000'dan fazla var.
A minha mãe disse que eram mais de $ 100 000.
Yatak odasında.
- No quarto dele.
Hani yeni bir televizyon aldığında, eskisini yatak odasına taşırsın ya.
Como quando se compra uma televisão nova, leva-se a velha para cima...
Hayır, yatak odasında.
- Não, estão no quarto.
- Orada, yatak odasında.
- Ali, no quarto.
- Evet, tabii tabii. - Yatak odasında farklı karakter önerileri getiren kim? - Yani...
Fica antes do canal de viagens.