Yavaşlıyor traduction Portugais
261 traduction parallèle
Giderek yavaşlıyor.
Está a responder mais devagar.
Tren yavaşlıyor mu?
Este comboio não está a abrandar?
- Bakın, yavaşlıyor. - Hayır, sola dönüyor.
- Ele está a abrandar.
- Alarm. - Yavaşlıyor, Bay Spock.
- Está a abrandar, Sr. Spock.
Yavaşlıyor.
Está a abrandar.
- Yavaşlıyor.
- Está abrandar.
- Süratle yavaşlıyor.
- Está a abrandar depressa.
- Yavaşlıyor.
- Está a abrandar.
Dümdüz giderlerken Douglas yavaşlıyor... ve Thorndyke süpürücü dönüşle roketliyor.
Começando a abrandar na recta e Thorndyke passa por ele como um foguete, indo para a curva traiçoeira.
- Yavaşlıyor mu?
Está a ir mais devagar.
Bir sebepten sistemlerimiz yavaşlıyor.
Por alguma razão, os sistemas estão com pouca energia.
- Yavaşlıyor.
- Está desacelerando.
Yavaşlıyor.
Vem a abrandar.
- Neye bakayım? - Kaçak tren, yavaşlıyor!
O comboio abrandou.
Yavaşlıyor.
Continua!
Neden yavaşlıyor?
Porque está a abrandar?
Yavaşlıyor ve konumunu koruyor Kaptan.
Está a abrandar e a manter a posição, Capitão.
Geceleri zaman ne kadar yavaşlıyor farkettin mi?
Já viu como o tempo passa devagar à noite?
Yavaşlıyor. Şimdi buraya geliyor.
Como podem ver a nossa casa está numa enorme tristeza.
Bunun anlamı büyümem yavaşlıyor, normale dönüyorum.
Significa que estou a abrandar, a estabilizar, a normalizar.
- Hood itiş hızına yavaşlıyor.
- Sr., a Hood reduziu para impulso.
Otonom sinir sistemi çok yavaşlıyor.
Seu sistema nervoso autônomo cai ao mínimo.
Kennedy Houston'dan Elm'e sapıyor. Saatte 17 kilometreye kadar yavaşlıyor.
Kennedy entra na curva da Houston para Elm, o carro abrandando para uns 20 km à hora.
- Yavaşlıyor.
- Devagar.
- Tumbleweed yavaşlıyor.
- Tumbleweed está a abrandar!
Kalp atışları düzensiz ve yavaşlıyor.
O batimento cardíaco está irregular e a cair.
Nabız yavaşlıyor. 50'ye indi.
O pulso está a descer.
Kalp atım hızı yavaşlıyor. Sinir iletim aktivitesinde bir miktar artış var ve kortikal dürtü değerleri düzeliyor.
O ritmo cardíaco está a abrandar, a atividade dos neurotransmissores aumentou e os impulsos corticais estão a estabilizar.
Sanırım iklim şartları durağan... veya eski bir cep saati gibi yavaşlıyor.
Está fixo no mesmo sítio. As condições climatéricas estão a parar... como um velho relógio de corda.
Yavaşlıyor.
Devagar.
- Yavaşlıyor efendim.
- Bem, está diminuindo a velocidade.
- Yavaşlıyor efendim.
- Está diminuindo a velocidade, senhor.
- Kalbi yavaşlıyor.
- Está a baixar.
Hastanın beyin fonksiyonları, hızlı bir şekilde yavaşlıyor.
As funções cerebrais da paciente estão diminuindo rapidamente.
Hayati organları yavaşlıyor.
Os sinais vitais estão a deteriorar-se.
Favori yavaşlıyor ve 4 numara başa geçti. - Tıpkı söylediğim gibi.
O favorito está a ficar para trás, e o N 4 toma a dianteira!
Sen saymaya başlayınca yavaşlıyor.
Quando você começar a contar, isso vai devagar.
Rüzgar yavaşlıyor.
O vento abrandou.
Kalp atışları yavaşlıyor. 30.
Está a piorar. Batidas cardíacas, 30.
Kalbin yavaşlıyor.
O teu coração bate devagar.
Yavaşlıyor.
Bate devagar.
- Oh, yavaşlıyor.
Fez uma pausa.
Onu tutukla. - Bebeğin kalp atışları yavaşlıyor.
- O coração do bebé está a abrandar.
Uranüs'le Neptün'ün oluşumları, Güneş Sistemi'nin oluşumundaki en büyük gizemlerdir. Çünkü Güneş'ten çok uzakta her şey daha yavaş oluştuğu için tüm bu süreçler yavaşlıyor.
A formação de Urano e Neptuno é o maior mistério do sistema solar, porque tudo se passa mais devagar a grandes distâncias do sol, e todos estes processos abrandam.
Hayır, yavaşlıyor.
Não, está a abrandar.
Cinnabar yavaşlıyor.
Cinnabar e Battle Flag.
Beta dalgaları yavaşlıyor.
As ondas Beta também estão a abrandar...
Yavaşlıyor!
Vai pelo interior!
- Evet. Kalp atışım yavaşlıyor.
O meu ritmo cardíaco.
Bebeğin kalbi yavaşlıyor.
Não empurre agora.
Sadece işler yavaşlıyor.
Isso só iria atrasar as coisas.
yavaşlıyoruz 16
yavaş 1319
yavas 21
yavaşça 402
yavaş ol 505
yavaşla 327
yavaş konuş 19
yavaş yavaş 157
yavaş ol biraz 20
yavaş git 31
yavaş 1319
yavas 21
yavaşça 402
yavaş ol 505
yavaşla 327
yavaş konuş 19
yavaş yavaş 157
yavaş ol biraz 20
yavaş git 31