Yere bırak traduction Portugais
1,670 traduction parallèle
Kitabı yere bırak dedim.
Eu disse : baixa-o!
Her şeyi yere bırakın!
Olha as jóias!
- Silahı yere bırak.
- Baixa a arma.
- Onu yere bırak. Para getirdim!
Tenho o dinheiro!
Kızdan uzaklaş ve bıçağı yere bırak.
Acalme-se e ponha a faca no chão.!
Bıçağı yere bırak!
Ponha! .. Ponha a faca no chão.!
Bıçağı yere bırak yoksa ben seni yere indiririm.
Ei, largue já a faca ou atiro. Dispare, estou a lixar-me.
Silahı yere bırak!
Abaixe a arma!
Silahı yere bırak!
- Abaixe a arma!
- Hemen silahı yere bırak!
- Abaixe a arma agora!
Çantayı yere bırak.
Pouse o estojo.
Bugün aklıma geldi de, çocukken avlanmaya gider ve bazen av köpeğimizi kaybederdik. Bu yüzden babam montunu alır ve ormana götürüp köpeği son gördüğü yere bırakırdı. Akşam yemeğinden sonra montu almaya ormana gider ve çoğu zaman köpekle geri dönerdi.
Lembrei-me hoje de quando era pequeno e íamos à caça, por vezes perdíamos os cães, então o meu pai deixava lá um casaco e, mais tarde, quando voltava de o buscar, normalmente trazia o cão com ele.
Şimdi silahı yere bırak.
Por isso baixa essa arma.
Silahı yere bırak Troy.
Baixa a arma Troy.
- Yere bırak dedin ya!
- Disse-me para pousá-lo!
Olduğun yerde kal Kellen, ve torbayı da yere bırak!
Pára onde estás, Kellen, e larga o saco!
Çanta yere bırakıldı.
Item largado.
Silahı yere bırak!
Larga a arma.
"Silahını yere bırak" nasıl denir? "Silahı indir"
Diz-me, como se diz "baixe a arma".
Beni yere bırak.
Põem-me no chão.
Yarbay Sheppard, gezegene gidip ekibinizi yere bırakıp dartı indirebilirsiniz.
Coronel Sheppard, porque não vai ao planeta descarrega a equipa e pousa esse dardo?
Claire, ateşten uzaklaş ve onu yere bırak.
Claire? Afaste-se do fogo e coloque-o no chão.
- Polis. Silahını yere bırak.
- Policía, baixa a arma.
Telefonu yere bırak.
Largue o telefone.
Sana yalvarıyorum... Yalvarırım... Silahını yere bırak.
Estou a implorar-lhe, para pôr a arma no chão.
Kesinlikle bunu yapmalıyız, cesetleri Lodi'da bir yere bırakırız.
Devíamos fazer isso, e depois largávamos os corpos em Lodi.
Yere bırak. Yere bırak.
Coloca-o no chão Coloca-o no chão.
Silahını yere bırak.Silahını yere bırak.
Baixe a arma. Baixe a arma.
Silahını yere bırak!
Ponha a sua arma do chão!
Silahını yere bırak.Hiçbir yere gitmiyoruz.
Ponha a arma no chão. Não vamos a parte nenhuma.
- Silahını yere bırak!
- Para baixo!
Silahını yere bırak!
Armas no chão!
Ya silahını yere bırakır ve aşağıya gelirsin yada biz oraya geliyoruz.
Largue a arma e venha para baixo ou nós vamos aí.
Silahı yere bırak Kelsey.
Baixa a arma, Kelsey.
Bırak seni sessiz ve güvenli bir yere götüreyim.
Levar-te-ei para um lugar tranquilo e seguro.
- Bırak şu "Kahraman Gitarı" yere.
- O jogo Guitar Hero pode esperar. - O quê?
Bırak şunu yere. Sorunumuz var.
Pára o jogo, temos um problema.
Yere birkaç sigara izmariti bırakın ve gelen kişi... birilerinin sigara içmek için kaçamak yaptığını düşünsün.
Deixa-se umas beatas no chão e quem vier vai pensar que alguém fez uma pausa para fumar.
Ulusal hazine ilan edilen bu duvar resimlerinin olduğu yerde bırakılması ya da daha korunaklı bir yere taşınması konusunda, uzun süren tartışmalar oldu.
Houve uma longa discussão sobre se se preservava o túmulo tal como está ou se se conservava o tesouro nacional que é o mural. Fizeram um selo com ele...
Bırak silahı yere.
Não faz. Abaixa a arma.
Bırak silahı yere.
Abaixa a arma.
- Silahı yere bırak!
- Largue a arma!
Seni bırakıp gitmiyorum hiç bir yere
- Não te vou deixar.
Belki de, kendini nedensiz yere maruz bırakıyorsun.
Talvez não te devesses expor desnecessariamente.
Onların yüzlerini tekrar göremeyeceğim bir yere kapatın. Ve bırakın orada çürüsünler.
Ponham-nas num lugar onde eu nunca mais as veja e deixem-nas a apodrecer.
Onu o halde bırakıp bir yere kımıldayamıyordum.
Não podia seguir em frente e deixá-la assim.
Çocuğu başka bir yerde boğuyor, hazırlıyor ve ıssız bir yere getirip bırakıyor.
Ele sufoca o garoto em outro local. Prepara o corpo, o leva para o meio do nada, e se livra do corpo.
Silahını bırak! İyisin. Polis, silahını yere indir!
Polícia!
Silahını yere bırak ve kapıdan dışarı çık.
Coloque a sua arma no chão e saia pela porta...
Telefonu yere koy ama açık bırak, tamam mı?
De maneira a que eu possa ouvir.
Yere düşüp her şeyi bırakıp öleceğin bir seks?
Cair no chão, desistir e morrer?
bırak 1242
bırak beni 1950
bırakma 58
bırakıyorum 119
bırakma beni 65
bırakmam 34
bırakın 390
bıraktım 124
bırakmayacağım 38
bırakın beni 769
bırak beni 1950
bırakma 58
bırakıyorum 119
bırakma beni 65
bırakmam 34
bırakın 390
bıraktım 124
bırakmayacağım 38
bırakın beni 769
bırakacağım 37
bırak onu 1012
bırakalım 42
bırakın gelsin 27
bırakın gitsinler 39
bırak gitsin 444
bırakmak mı 26
bırakın geçeyim 78
bırak kalsın 58
bırak gitsinler 68
bırak onu 1012
bırakalım 42
bırakın gelsin 27
bırakın gitsinler 39
bırak gitsin 444
bırakmak mı 26
bırakın geçeyim 78
bırak kalsın 58
bırak gitsinler 68