Yeri traduction Portugais
19,923 traduction parallèle
Buluşma yeri koordinatları.
São as coordenadas para o local de entrega.
- Olay yeri incelemeye söyle topraktan örnek alsınlar.
Vamos chamar a perícia para examinar. - Claro.
Kimsenin yeri yoktu.
Não arranjamos vaga.
Birçok yeri doldurulamaz tarih eseri yok edildi, hem de kazayla da değil...
Muitas histórias vitais foram destruídas e não foi por acidente.
Gidin Talibana anlatın... Yeri ve zamanı söylesin.
Vão dizer ao seu Talibã diga-nos o lugar e a hora.
Ayrılırsak daha çok yeri ararız.
Cobrimos mais terreno. Está bem.
Aslında Ajan Simmons ile Bianca Lewis'in öldürüldüğü yeri ziyaret etmek istiyordum.
Na verdade, vou precisar de visitar o local do crime da Bianca Lewis com o agente Simmons.
Kaldığım yeri bilmediğini sanıyordum.
Bom dia, Amy. Não sabia que sabias onde morava.
Ay ışığı her yeri sihirli bir ışıltıyla parlatıyordu.
" E a lua deu a tudo um brilho mágico.
Bir yeri aradım.
Liguei para um sítio.
O yeri zihninde beraber yaratacağız.
Vamos criar esse lugar juntos, na tua mente.
Her yeri çamur yaptı.
Ela está a encher o chão de lama.
Jack, bağlantı sadece restoran değil, restoranın yeri.
Jack, o nosso elo não é apenas o chefe Daichan, mas onde ele fica.
Caroline en yeni yeri isteyecektir.
Caroline vai querer a coisa mais recente.
Ofisleri tamamen dolu olduğundan bize "Şeytani Beyinleri Araştırma Müzesi" dedikleri bir yeri ayarladılar.
Já não tinham espaço no escritório, por isso colocaram-nos numa coisa que eles chamavam de "O Museu de Pesquisa das Mentes Maléficas".
Ama olay yeri fotoğraflarındaki kırık, kanıt dolabında gördüğüm kırıktan farklı.
Mas a lasca do botão nas fotografias do local do crime, da lasca que vi na sala das provas.
Bu yeri biliyorum.
Eu sei onde fica.
Bu alan yakınında birçok evsiz yaşıyor, kesinti boyunca gidecek hiçbir yeri olmayan insanlar.
Há uma enorme população de sem-abrigos nessa zona, pessoas que não têm para onde ir durante um apagão. Talvez identifiquem os criminosos.
Neden yeri belli etmesi için bir X koyamamışlar ki?
Porque é que não podiam marcá-lo com um X?
Belki X yeri gösteriyordur.
Talvez o X marque o local do tesouro...
Hatırlıyor musun... Xibalba'daki kan nehrini... Hani beni yıkadığın yeri?
Lembras-te do rio de sangue, em Xibalba aonde eu te levava para me dares banho?
Her yeri değil.
Não completamente.
Bu yeri sağlıklı yaptım.
Tornei este sitio saudável.
Hadi ama, burası kasabanın en temiz yeri ve siz de biliyorsunuz.
Então, este é o sitio mais limpo da cidade, e vocês sabem disso!
Gerçek toplantının yeri daima çok sıkı bir sır olarak saklanır.
O verdadeiro local de encontro é um segredo muito bem guardado.
Toplantının yapılacağı yeri biliyor mu?
Ele sabe onde vai ser a reunião?
Eğer sana toplantının yapılacağı yeri söyleyecek olursam?
Se deixar, conto onde o retiro está a acontecer.
Olay Yeri İnceleme parmak izi elde etti, ama aktif bir alandı.
A criminalística encontrou digitais, mas está em andamento.
Şehirdeki Warwick Oteli'nden telefon ve kameralarla birlikte ses ve interneti de kullanarak Küresel Finans Kurulu denen bir yeri araştırıyorlarmış.
Estavam a intercetar telemóveis e imagens em circuito fechado de TV do Hotel Warwick de Midtown, bem como tráfego de voz e Internet de algo chamado Conselho Financeiro Global.
Kötü haber ise biz bankaya girdiğimiz anda veznedarın biri kaynağın bulunduğu yeri kilitleyen sessiz alarmı devreye sokabilir.
A má é que, assim que lá entrarmos, qualquer caixa pode ativar o alarme que encerrará a área do banco onde o terminal seguro se encontra.
Polis her yeri aradı ama hiçbir şey yoktu.
A Polícia procurou por todo o lado, mas... Ele tinha apenas desaparecido.
CIA'in bu böceklerini temizlemek imkansızdır ama bakacağın yeri bilirsen bazen şansın yaver gider.
Este tipo de escutas da CIA são impossíveis de detetar, mas, se souber onde procurar, às vezes tem-se sorte.
Okulda olmakla silah sesini duymak arasında öyle bir uyumsuzluk vardı ki, bu yeri bozan bu ses sanki... oraya ait değildi ve bir anlamı yoktu.
Houve imensa incongruência de estar na escola e ouvir o disparo, apenas, este som que viola aquele espaço... que... que, apenas, não pertencia ali, e não fazia qualquer sentido.
Tellerin orayı düşünüyorum, deliğin olduğu yeri.
Pensei refazê-la junto à vedação, onde estava a brecha.
Merhaba, affedersiniz. Roots cover grubunun çıktığı yeri biliyor musunuz?
Desculpa, onde toca a banda de covers dos The Roots?
Bir yeri unutmuşsun.
Esqueceste uma parte.
Senin için güzel bir yeri karşılayacak kadar.
Suficiente para te arranjar um bom sitio.
Tamam ama polisler her yeri aramıştı.
A polícia investigou o local a pente fino.
Olay yeri inceleme lazım.
Precisamos de uma CSU.
Orası olay yeri.
É a cena do crime.
Varış yeri, 912 Division Ave.
Destino : Avenida 912 Division.
Bu kaçış yöntemi aramak zorunda olmadığımız anlamına gelir. - Bir saklanma yeri aramalıyız.
Sendo assim não devíamos procurar um método de fuga, devíamos procurar um esconderijo.
Yönetim maliyet kesme yeri arıyor yeni harcama yerleri değil.
O Diretor está à procura de cortes, não de despesas acrescentadas.
Ama anahtarınız yeri bu.
Mas é para isso que a sua chave serve.
Orası büyük bir depolama yeri.
É um armazém enorme.
Olay Yeri İnceleme ve Eğitim Merkezi Amerika'da önde gelen kriminal laboratuvardır.
O Centro de Formação e Pesquisa de Ciência Forense é o melhor laboratório criminal dos EUA.
Bütün yeri kiraladık.
Alugámos o espaço.
Çünkü sahada, yeri ve zamanı siz seçemezsiniz.
Porque, no terreno, não podem escolher quando e onde.
Tabii. Keira, sevdiğin bir yeri düşünmeni istiyorum.
Keira, pensa num lugar de que gostes.
En lezzetli yeri.
A parte mais saborosa.
Olay yeri inceleme parmak izi için arka tarafı daha iyi tozlamalı.
Tenham muito cuidado a colher as impressões lá atrás.
yerine 100
yerim 21
yerinde 27
yerine koy 21
yerine otur 41
yerinde kal 43
yerine geç 53
yerini biliyor musun 24
yerinde olsam 100
yerinde olsaydım 43
yerim 21
yerinde 27
yerine koy 21
yerine otur 41
yerinde kal 43
yerine geç 53
yerini biliyor musun 24
yerinde olsam 100
yerinde olsaydım 43