English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ Ç ] / Çam

Çam traduction Portugais

9,964 traduction parallèle
Biz de kimyager olmadığımıza göre, Dan Logan'ın New York'a dönüp biraz çam kokulu ürün geliştirmesi gerekecek.
Nós não somos químicos, por isso, está na altura de Dan Logan rumar a Nova Iorque e... aprimorar algum produto com o cheiro a pinheiro.
# Ağaç toplulukları yükselecek, köknar ve çam
As nervuras das copas onduladas dos abetos e pinheiros
# Ağaç toplulukları yükselecek # Köknar ve çam
As nervuras das copas onduladas dos abetos e pinheiros
Dizliklerinizden ve çam kokusundan anladım.
São só as joelheiras e o cheiro de óleo de pinho.
Sonuçlar kömürleşmiş kenevir ve çam ağacı iğnesi.
O resultado foi juta queimada e caruma de pinheiro.
O günü hatırlıyorum ama camı hatırlamıyorum.
Eu me lembro desse dia, mas das janelas...
Mikhail'in evindeki holde bulduğumuz cam lifi parçaları aklımdan çıkmadı bir türlü. Yüksek kalitedeydiler.
Não consegui parar de pensar nos pedaços de fibra de vidro que encontramos no corredor, fora do apartamento do Mikhail.
Fiber optik mühendisleri baskın olmayan ellerini cam lifi kesiklerinden korumak için çift taraflı bant yapıştırıyorlarmış.
Acontece que os técnicos de instalação de fibra óptica utilizam fita de dupla face na sua mão não dominante, para evitar que pequenos pedaços de fibra de vidro lhes penetrem na pele.
Görüntü cam gibi.
Boa imagem.
Cam'i mi?
Com o Cam?
- Hiç de iyi bir fikir değil bu.
- Não é boa ideia. - Cam?
- Cam? Adı Cam mi?
É esse o nome dele?
- Cam? Cam, Cam.
- Cam? "Ai, Cam..."
Nefesim benim. Cam, Cam.
" O pinga-amor, Cam.
Teşekkürler hanımefendi.
Cam, Cam... "
Ama parayı almak zorundasın, Cam.
Mas tens de arranjar o dinheiro, Cam.
- Koca Hindistanlı arkadaşım camı lavaboyla kırdı ben de pencereden kaçtım.
Estás bem? Convenci um índio gigante a atirar um lavatório através duma janela, e saltei para a liberdade.
"Kafası çıplaktı, cam gibi parlıyordu ve hatta yüzü bile..."
"Sua cabeça era calva reluzia como um espelho ; e também o seu rosto..."
Birileri içine bir cam parçası atabileceği için olur.
É porque alguém pode colocar um pedaço de vidro dentro dela.
Camın arkasından? - Evet.
Fico.
Döndüm ve sen oradaydın camın arkasında.
E quando me voltei, lá estavas tu... por detrás do vidro.
Birisi camı kırarak girmiş.
- Alguém partiu os vidros.
Ön cam hariç her şey orijinal, fabrika çıkışlıydı babamın eve getirdiği gibi.
Tudo neste carro, excepto o pára-brisas, é original de fábrica. Tal como quando o meu pai o trouxe para casa.
Deniz camını bul Sammy!
Procura o vidro do mar, Sammy!
İkiniz kumsalda cam parçası aramayı çok seviyormuşsunuz.
Vocês os dois adoravam procurar vidro do mar.
Orada kırık cam olabilir.
Pode haver vidros quebrados.
Kısa bir konu değil, Cam.
Não vai ser uma conversa curta, Cam.
Bu senin kararın değil, Cam.
Não é uma decisão tua, Cam.
Bu karar sadece bana ait, Cam.
É uma decisão minha, Cam.
Seni seviyorum, Cam.
Cam, eu amo-te.
Çözmemiz gereken bir cinayet var, Cam.
Temos um homicídio para resolver.
- Cam?
Cam.
Tanrım, Cam.
Meu Deus, Cam.
Umarım Arastoo, kardeşine en iyi şekilde bakıldığını bilirse... Konu aile, Cam.
É família, Cam.
Evet ama ölüyorsa, Hamid'in elini tutmamı sağlayamaz, Cam.
Mas ele não pode garantir que vou estar a segurar a mão do Hamid se ele morrer.
Ama bunu kendim için yapmıyorum, Cam.
Mas não estou a fazer isto por mim, Cam.
Söz veriyorum beni kaybetmeyeceksin, Cam.
Prometo, não me vais perder, Cam.
Evet. Bulduğum parçacıklar manganez camı izi taşıyor.
As partículas eram traços de vidro feito com manganês.
Yeşil, kemikler kırmızı da Cam'in ATP testinden çıkan menzil.
A verde são os ossos e vermelho é a pista de corrida, obtida do teste de ATP da Cam.
Cam.
Cam.
Uçak biletimi aldım, Cam.
Reservei um voo, Cam.
Bayanlar ve baylar, karşınızda cam botumuzun Külkedisi Tunus'un çocuğu :
Senhoras e senhores, apresentamo-vos, a Cinderela da nossa bota de cristal... O próprio Munir Al Zarzi da Tunísia.
Yerde cam kırıkları vardı.
Havia um vidro partido na calçada.
Kan izi bırakmış. Kilitli dolabın içindeki cam üzerinde.
Deixou sangue dentro da porta de vidro de um frigorífico.
- Camın ardından ateş edeceğim.
- Atirar no vidro. Não, não, não!
Bu tahlil, cam bebek hastalığının 2. ya da 3. tür olup olmadığını kesin olarak söyleyecek mi?
Isto vai dizer-nos se a osteogénese imperfeita é tipo II ou III?
! Cam'e söylesin, bir saat sonra duvar tenisine gitmek için alacağım onu.
Diz-lhe para dizer ao Cam que o vou buscar daqui a uma hora para irmos jogar raquetebol.
Daha ziyade, sonrasında Cam'le oynayacağımız duvar tenisinde ona güzel bir şaplak atmayı düşünüyordum.
Estava sobretudo a pensar no jogo de raquetebol e com sorte dar uma sova ao Cam.
Cam, her zaman istediğim ama Claire onaylamayacağı için yapamadığım bir şey var.
- Cam, há algo que a Claire nunca aprovaria mas que sempre quis fazer.
Şu korkaklar camın ardından çıkıp sorularıma cevap verdiği zaman.
Assim que aqueles covardes saírem de trás do espelho e responderem às minhas perguntas.
Çok soğuk olursa cam gibi çatlarlar.
- Muito frio e partem como vidro!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]