Çıldırmış traduction Portugais
1,183 traduction parallèle
Çıplak bebekleriniz kazıklara geçirilirken... çıldırmış anneler, şaşkın haykırışla bulutları dağıtmıştır.
Vossas crianças nuas espetadas em lanças... enquanto as enlouquecidas mães, com gritos confusos... desintegram as nuvens!
Sanki çıldırmış gibiydi. Deli gibi üzerime sürdü!
Ele apareceu a voar vindo não sei de onde!
Çıldırmış o!
Ela tá louca!
Tüm bildiğimiz... çıldırmış bir savaş gazisi olabilir.
E aliás, pode muito bem ser um veterano maluco qualquer.
Baban çıldırmış olmalı.
O teu pai vai-se passar.
Çıldırmış gibiyim.
Estou-me a passar.
- Ethan, çıldırmış gibiyim.
Ethan, estou a passar-me.
Orada bulunduğun için mutluyum ama bir daha ki sefere çıldırmış bir dobermanmış gibi bir araba takip etmeye kalkışırsan...
Alegrou-me que chegasse. Mas a próxima vez que siga a um automóvel como um doberman furioso, bom...
Kim tahmin edebilirdi ki bu oyuncakların çıldırmış, dahi bir suçludan esinlendiğini.
Quem diria que foram inspirados num insano génio do crime?
Lanet olsun, bu pilotların hepsi çıldırmış.
Estes pilotos não regulam bem. - É verdade.
Hava tabancası sıkıştığında çıldırmış gibiydin.
Como estavas depois do episódio da troca dos pneus nunca voltarias à liça.
- Çıldırmış olmalıyım. - Nah!
Devo estar a ficar maluco.
Filler yine çıldırmış durumda.
"Os elefantes estão inquietos de novo."
Bina tamamen çıldırmış durumda.
Hoje o edifício está todo lixado.
"Merak etme çavuş, ben onu götürürüm! Çıldırmış durumda!"
"Não se preocupe, sargento, eu conduzo por ele, ele está muito stressado!"
"Çıldırmış" dedin!
Disse, "stressado"!
- Çıldırmış.
- É desaparafusado.
Çıldırmış.
- É louca! - Ele é lindo!
Bu sersem çıldırmış!
Este cabrão é doido!
- Bu serseri çıldırmış.
- O tipo é maluco.
Çıldırmış gibiydim ne oldu böyle bilmiyorum.
Tenho estado tão louco, não sei o que se passa.
Hayal mi görüyorum yoksa bütün dünya çıldırmış mı?
Será da minha imaginação, ou o mundo está todo doido?
Çıldırmış olmalısın, dostum.
Deves ser doido, pá.
Charles'ın çıldırmış olduğuna dair aklımda bir şüphe oluşmamıştı.
Eu não tinha dúvidas de que Charles tinha ficado louco.
Çıldırmış gibiydi.
Parecia uma louca.
Sanırım, aldatılmış bir insan gibi çıldırmıştı.
Penso que estava louca. Tinha a capacidade de enganar de alguns loucos.
Sizler çıldırmış olmalısınız.
Vocês devem ser doidos.
Bebeğini kurtarmış olabilirim ama... Gotham'da, izcileri çıldırmış palyaçolara mutlu ev kadınlarını kedi kadınlara çeviren bir salgın kol gezerken bir bebek gibi aciz kalan belediye başkanını kurtarmayı reddediyorum.
Posso ter salvo o bebé do Presidente, mas recuso-me a salvar um Presidente... que cruzou os braços... enquanto Gotham foi devastada por uma doença... que transforma escuteiros em palhaços loucos... e donas de casa felizes em mulheres-gatas.
İstemiyor. Çıldırmış gibi.
Não quer, está como louca!
Teyze. Ben Tita ile evleniyorum, çünkü zavallı kız çıldırmış.
Tia, caso com a Tita porque a desgraçada está doida!
Kadın daha da kötüleştikçe, adam daha bir çıldırmış.
Mais doente ela ficou, mais louco ele ficou.
Dave, çıldırmış gibi görünüyorsun.
Pareces nervoso.
İstediğimiz gibi gitmeyen bir şey olursa, suratınızı asmayın, yerinizde kıpırdamayın ya da çıldırmış gibi kağıt karalamayın.
Se algo correr mal, não baixem a cabeça nem se encolham.
Bunlar kesinlikle çıldırmış!
Devem ser loucos.
Çıldırmış gibiydi, diğer resimleri mahfetti.
Descontrolou-se, estragou desenhos.
Tanrılar Çıldırmış Olmalı gibi ama bu sefer kola şişesi bir aktris.
É tipo "Os Deuses Devem Estar Loucos" excepto que a lata de coca é uma actriz.
Bay Kramer belli ki çıldırmış.
Kramer está, obviamente, muito perturbado.
- Ben mi çıldırmışım?
- Eu estou perturbado?
Hayır. Çıldırmış olmalısınız.
Não, está louco.
Çıldırmış.
Ele é doido.
Çıldırmış!
Ele é doido!
Sefer verilerin çıldırmış gibi mi?
As suas indicações de navegação avariaram?
David çıldırmış.
O David passou-se.
Ve kızımın onun yakında olmasına izin vereceğimi sanıyorsan, sen çıldırmış olmasın.
E se pensa que vou deixar a minha filha aproximar-se dele, está muito enganado.
Hangi iğrenç ve çıldırmış bir insan başkasının gözlüğünü çalar ki?
Que raio de doente e tarado quer os óculos de outra pessoa?
Tahmin edebileceğin gibi, sevinçten çıldırmış.
Como deve imaginar, está radiante.
Dax çıldırmış olmalı.
A Dax deve ser maluca.
- Tanrım çıldırmış.
Ai!
Çıldırmış!
- Louco!
Çıldırmış olmalıyım.
- Eu devo ser doido!
Herkes çıldırmış.
Está tudo louco.