English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Russe / [ A ] / Anlamı

Anlamı traduction Russe

50,093 traduction parallèle
Anlamıyor musun?
Ты не понимаешь?
Anlamıyorsunuz.
Вы не понимаете.
Yani bu virüs bombası planıyla ilgili olan şeyin iptal olduğu anlamına mı geliyor?
Значит ли это, что плана с вирусной бомбой больше нет?
- Kargaşada kayboldu. - Anlamıyorum.
- Она ускользнула в этом беспорядке.
Milyon kez söylerken anlamıştım.
Я поняла это с первого миллиона раз.
Sarı adamı neden savunduğunu anlamıyorum.
Я просто не понимаю, почему ты защищаешь парня в желтом.
Bence insanlar genellikle ecellerine ondan kaçarken rastlarlar. - Anlamı?
Я считаю, что чаще всего человек встречает свою судьбу как раз-таки на той тропе, по которой он от нее пытается уйти.
- Anlamı gelecek sabittir.
- То есть? - То есть... Будущее предопределено.
Beyler, bunun benim için anlamı çok büyük.
Ребят, это так много значит для меня.
Hayatımın bir anlamı olsun istiyorum. Sadece bir kız, abla ya da sevgili olarak değil muhabir olarak da.
Послушай, я хочу, чтобы моя жизнь что-то значила, больше, чем просто дочь, сестра или девушка, а репортер.
Anlamıyorum.
Я не понимаю.
- Yani bunun anlamı... - Grodd burada.
Гродд здесь.
- Sanırım. Anlamıyorum.
Я не понимаю.
- Anlamıyorum.
Я не понимаю. Не.
- Anlamıyorsun Jesse.
- Я не понимаю, Джесси.
Bakın çete, ben bu Hız Gücü'nden anlamıyorum ama bu odada anlayan bir sürü kişi var.
Послушайте, банда, я не понимаю Спидфорс, но многие в этой комнате понимают.
Anlamıyor musun?
Разве ты не понимаешь?
Anlamıyorum.
Такого я простить не могу.
Anlamıyorsunuz ki.
Вы не поняли.
Anlamıyorsun büyük çocuk.
Ты не понял, крепыш.
Bu kelimenin iki anlamı var
♪ И тут два значения ♪
Dur bakalım doğru anlamış mıyım.
Так, давай ещё раз.
Yoksa yanlış mı anlamışım?
Или я что-то не так понял?
Anlamıyorsun.
Ты не понимаешь.
Neyi anlamıyorum?
Не понимаю чего?
Hayır, henüz anlamıyorsun.
Нет, не знаешь. Пока.
Buradaki hiçbir şeyi de anlamıyorum.
И я ничего здесь не понимаю.
Caitlin'in neden onun peşinden gitmeyi kabul ettiğini de anlamış olduk.
Это объясняет, почему Кейтлин захотела к нему присоединиться.
Eminim bu metinde birinin eksik olduğunu anlamışsındır.
Я уверена, что ты заметила, кого-то не хватает в той записи.
Bak, gerçek şu ki daha az olumlu özelliklerim hakkında söylediğim şeylerden sonra neden beni öpmeyi tercih ettiğini hâlâ anlamıyorum.
Послушайте... правда в том, что я все еще не могу понять почему, после всего, что я сказал о своих не очень хороших качествах, она всё равно решила поцеловать меня.
Anlamıyorsunuz.
Вы не понимаете!
Hâlâ anlamıyorsun.
Вы так и не поняли.
Hayır, anlamıyorsunuz.
Нет, вы не понимаете.
Anlamıyorum...
Я не...
Anlamıyorum.
Не понимаю.
Her neyse görünüşe göre tam anlamıyla... Düşman?
Кем бы он ни был, сумел обзавестись чертовски крупным... э-э...
Bir anlamı yok.
Оно ничего не значит.
Sana bir şey olacağını düşündükten sonra diğer şeylerin anlamı kalmadı.
Когда я представил, что с тобой что-то случится, всё потеряло значение.
- Ne dediğimi anlamışsınızdır. - Bekle bir saniye.
- Минуточку.
Tamam dur bakalım doğru anlamış mıyım?
Давай уточним для ясности.
Burada yapılmış olması illa ki buradan alındığı anlamına gelmez.
Если её произвели здесь, это не значит, что он купил её где-то рядом.
Bu da arkadaşlarımızdan birinin yapmış olabileceği anlamına geliyor.
И это значит... это мог сделать кто-то из наших друзей.
Eğer kendisine saldıran kişidense bu tanıdığı biri anlamına geliyor.
Если это был ее насильник, становится похоже на то, что это тот, кого она знает.
Neden derseniz... a, gerçek bir tehdit mi, b, saldırgan tarafından mı gönderildi, anlamış olacağız.
а также установить : а ) является ли это серьезной угрозой, и б ) исходит ли она от нападавшего если да, то это лучшая зацепка, что у нас есть.
Yaptığım an anlamıştım.
Я точно это знал.
- Anne bunu neden kabul ettin anlamıyorum.
Мам, я не понимаю, почему ты согласилась на это. Он попросил.
Beth, eğer bana dürüst olmazsan bu denetimlerin bir anlamı kalmaz.
Бэт, суть супервизии в том, чтобы ты была со мной честной.
Eski günlerde sadakat bir anlam ifade ederdi.
В былые времена преданность что-то значила.
- Anlamıyorum.
Но я не понимаю.
Benim için de bir anlam ifade etmiyor Dean. Eğer Cass'i bulmak için bir şans yaratmak istiyorsak bilemiyorum belki onun gibi düşünmeliyiz.
я тоже ничего не понимаю. мы должны...
Bilinçli olmaya ihtiyacımız yok. Eskimiş bir fikir ama sağlam bir şekilde inanıyoruz ki sonunda bu anlam haklı çıkıyor.
Нам не нужна совесть. что цель оправдывает средства.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]