Anlamıştım traduction Russe
1,321 traduction parallèle
Bunun olacağını anlamıştım.
А я знал, что они наедут.
Daha önce anlamıştım- - öldürmeyi.
Я и раньше понимал... убийства.
- İlk 10 söyleyişinde anlamıştım.
- Да, я понял в первые 10 раз, когда ты это сказал.
O karının bela demek olduğunu daha ilk görüşte anlamıştım.
Я взглянула разок на нее - Я знала, что она гулящая сучка
seni ilk gördüğümde aramızda birşeyler olacağını anlamıştım.
Долли, знаешь, когда я увидел тебя впервый раз, я понял что между нами что-то есть
Frank'in Billie için neden deli divane olduğunu anlamıştım.
Я понял, почему Фрэнк был так помешан на Билли.
O anda Frank'in sorununa öncelik vermem gerektiğini anlamıştım.
Я понял, что я должен решить его проблему.
Billie Frank'in telefonlarını açmıyor, mektuplarını yanıtlamıyordu, bu yüzden, onu geri kazanmak için daha büyük bir şeyler gerekeceğini anlamıştım.
Билли не отвечала на звонки Фрэнка или его письма, так что я подумал, что надо сделать что-то невероятное.
Smallville'i terk etmek üzere olduklarını anlamıştım.
Я понял, что они собираются покинуть Смолвиль.
Gabriel, birbirinizi tanıdığınızı söylediğinde, kaderin bizi bir araya getirdiğini anlamıştım.
Когда Габриель сказал мне, что вы знаете друг друга, Я поняла, что судьба сведёт нас вместе.
Oh, Baba, soğuk-kanlı bir katil olamayacağını anlamıştım.
О, папочка, я всегда знала, что ты не мог быть хладнокровным убийцей.
Ormanda tam başlangıçtan piyano çalışını ilk duyduğumda anlamıştım.
В лесу... сразу... как только я услышал твою игру... я это понял.
Bunu verdiğimde anlamıştım.
В тот раз я угадала.
Buraya geldi, bir yerlerden gözümün ısırdığını anlamıştım.
Он шел сюда, и я чуть не знал его, с места в карьер.
Ona bakınca, ikimizin de aklına aynı fikrin geldiğini anlamıştım.
Я сразу понял, что нас осенила одна идея.
Sağlık durumları yüzünden reddedileceklerini başvurularından anlamıştım ama o kadar mutlu olmuşlardı ki.
A когда я посмотрела на их заявление, Я точно могла сказать, что им обоим откажут по их состоянию здоровья. А они были так счастливы...
Onu ilk gördüğüm anda, eşimin o olacağını anlamıştım.
Я увидел её, сразу понял - это моя жена.
Bu yazı daha yayınlandığında anlamıştım.
Я узнал об этой статье, когда она уже вышла.
Beni özel bir görev için seçtiğini anlamıştım.
Понял, что я выбран для особой цели.
Seni görünce deli olduğunu anlamıştım.
Я знала, что вы сумасшедший, когда вас тут увидела.
Beni neyin beklediğini anlamıştım.
Я знала, что вы меня убьете.
Onu bağlamakla yanımda tutamayacağımı anlamıştım.
Потому что я знала, что больше мы не сможем идти бок о бок...
Ama tek başına müzikle Sendling'den dışarı çıkamayacağımı iyice anlamıştım.
Одна только музыка не могла помочь мне выбраться из Зендлинга, это было ясно.
Sonumuzun yaklaştığını o an anlamıştım.
Тогда я понял, что всё скоро закончится. — На!
Bay Tartuffe... Din adamlarının, durmaksızın aynı replikleri sarf eden katıksız oyuncular olduklarını uzun zaman önce anlamıştım.
Г - н Тартюф, я очень давно поняла, что большинство служителей церкви всего лишь актеры, неустанно повторяющие один и тот же текст с большей или меньшей убедительностью.
Onu gördüğümde hayatımın erkeği olduğunu hemen anlamıştım.
С первого взгляда я поняла, что он - мужчина всей моей жизни.
Birden bire herkesin sizi hor görmesinin nasıl bir şey olduğunu anlamıştım.
И внезапно я почувствовал, что значит общественное презрение.
O kapıdan girdiğinde o an gideceğini anlamıştım.
Когда она вошла в дверь, я сразу поняла, что ты уедешь.
Seni ilk gördüğüm gün tam bir çatlak olduğunu anlamıştım.
Я понял, что ты полный псих сразу же, как увидел тебя.
Farklı koktuğunu daha o zaman anlamıştım.
Ещё тогда его запах показался мне необычным.
Ona baktım ve... Anlamıştım.
Я посмотрел на него и.. понял
Bunca şeyden sonra sonsuza dek beraber olamazdık, kesinlikle anlamıştım.
что отныне мы с неи уже не сможем всегда быть вместе.
Aslında, onu ilk gördüğümde değişik biri olduğunu anlamıştım.
Я передаю ему слово Я всегда вспоминаю первый раз, когда я увидел его Я подумал "Он талантлив, Я не могу его пропустить"
Birden evimde iki tane kırık kalbin olduğunu anlamıştım.
Внезапно меня осенило : в моей темнице было два разбитых сердца.
Öleceğimi anlamıştım, çünkü eğer gaza basarsam, arabalarına çarpacaktım.
Я знал, что он меня застрелит, потому что он знал, если я нажму на газ, То уйду от погони.
Todd'da anahtar olmayınca, bizim yaptırdığımızı anlamıştım çünkü bu elmasları saymaya vaktimizin olmadığı anlamına geliyordu.
Когда Тод сказал, что у него нет ключа, я понял, что уверен в успехе, потому что это означало, что у него не было возможности посчитать алмазы.
İşte o zaman anlamıştım.
И вот тогда я все понял.
O olmadığını anlamıştım zaten.
По фигуре вроде бы непохожа?
Tehlikeli bireylerin yeteneklerini ortadan kaldırmak için güvenli bir yol bulmanın anlamını kavrayacağını sanmıştım.
Вы, как никто другой должны понимать насколько важно - найти безопасный способ избавлять опасных людей от их способностей.
Bunun düşük bir ihtimal olduğunu anlamıştım.
Продуманный ход.
Bu, sarı arkadaşımın etkisini göstermeye başladığı anlamına geliyor. Dostlarımın ne kadar hızlı çalıştıklarını görüyor musun?
Значит, жёлтый приятель уже закрепился.
Ve ben ağladığımda sen gülüyorsun, benim anladığım şeyi anlamıyorsun ve ben bugüne kadar suflelerimi hiç yakmamıştım.
Да, и ты иногда смеешься, когда я плачу, и говоришь "А?", когда я говорю умные вещи, и еще - никогда в Жизни до сегодняшнего вечера у меня не подгорало шоколадное суфле, и это само по себе, Господи,
Anlamıştım, sen bir cadısın.
Да, я такая.
Arno, sen olduğunu anlamıştım.
Арно, я спрашивал себя...
Jack, 2 yıllık ilişkimiz sonunda beni hiç tanımadığını benim de onu tanımadığımı anlamıştı.
Джек осознал что после двух лет он не знает меня вообще, и я не знаю его.
Anlamıyorum. - Onu unutmaya başlamıştım!
- Я начинаю забывать её!
Aranan kişinin, Lex'in güvenlik takımından biri olması gerektiğini anlamıştı.
Он догадался, что это кто-то из охраны Лекса.
İşte o anda Carla, Hemşire Roberts'ın hâlâ aklımızda olduğunu anlamıştı.
И тогда Карла поняла, что сестра Робертс все еще в нших головах.
Size ne söylemeye çalıştığımızı anlamıyor musunuz?
Вы что, не понимает, что вам говорят?
Niyetini bir kilometre öteden anlamıştım.
Предупреждаю, буду играть в полную силу.
Cenaze törenine geldiğin gün karım da anlamıştı.
А затем, в тот день на похоронах она тоже поняла.
anlamadım 1209
anlamıyorum 2163
anlamı 137
anlamadın 43
anlamıyorsun 843
anlamında 18
anlamıyor musun 942
anlamı nedir 18
anlamı ne 66
anlamsız 76
anlamıyorum 2163
anlamı 137
anlamadın 43
anlamıyorsun 843
anlamında 18
anlamıyor musun 942
anlamı nedir 18
anlamı ne 66
anlamsız 76