Bu da doğru traduction Russe
729 traduction parallèle
Bu da doğru, işgal altındaki Fransa'ya dönmesi dışında.
И это тоже, разве что назад в оккупированную Францию.
Evet bu da doğru.
Да, все верно.
Hayır, bu da doğru değil.
Мария, взгляни на меня.
Bu da doğru.
И это тоже верно.
Bu da doğru, öyle değil mi?
Это верно или нет?
Gergin olmana sevindim bu da doğru yolda olduğumuzu gösterir.
Я рад, что вы нервничаете потому что это значит, что мы на правильном пути.
Bu da doğru.
Это верно.
Bu da doğru, kamyonet dışında.
Именно, исключая автостоп.
- Bu da doğru.
- Тоже верно.
Yani, olsa da, aslında neticede, tamam, doğru bu.
В общем, что тут поделаешь, что поделаешь, верно? Ладно.
Bu doğru. Burayı hak eden biri varsa o da sensin dostum.
Если кто и заслужил это, то именно вы.
Senin hayatın bu. Ve senin için doğru olan da bu.
Это твоя жизнь, и для тебя это правильно.
Bu doğru, gaz pedalı da hala kayıp.
Это правильно, и тоже самое с регулятором подачи топлива.
Söylediklerimin ya da yaptıklarımın bir önemi yok, doğru olan bu!
Неважно, что я сказала или сделала.
Doğru, kendi özgür iradesi var, ama bu da belli kurallara dayalı.
Что да, то да. Вольному воля.
Bu doğru değil. Satın alıp sonra da İspanyol istimlak alanlarıyla takas etmişler.
Это неправда, Джет, они выкупали испанские земельные гранты.
Ve savcılığın iddiası da zaten bu darbeyi vuranın mahkum Leonard Vole olduğudur. Bu doğru değil!
И задача обвинения - доказать, это удар был нанесен подсудимым Леонардом Воулом.
- Bu da doğru.
Верно.
Aslında doğru olan da bu..
Ведь по логике...
Babanin da Carver gibi ayyas oldugunu söylemissin, dogru mu bu?
В интервью ты сказал, что твоей отец был пьяницей, как Карвер.
Bu da demektir ki, alt beyin zarı boşluğuna doğru gidiyoruz.
Мы можем пройти подпаутинное пространство.
Doğru ya da yanlış, bu bir olgu.
Правда или ложь?
Kaptan, zamanımızı en doğru şekilde kullanmamızı öneririm. Bu da iletişimcilerimizi, tekrar birleştirmek olacaktır.
Капитан, я полагаю, что время лучше всего использовать для сборки наших коммуникаторов.
Bu doğru değil. Kimsenin bildiği falan da yok.
Все знают, что это было шуткой.
Bu davada da kullanılan... doğru kurala göre :
Верное заключение... и заключение по которому было вынесено решение гласит :
Pinchcliffe, kuzeye 37 mil uzaklıkta, birazı batıya birazı da yukarı doğru uzanan bir yerdir. Bu kasaba, kendine ait bir peynir fabrikası, kampı, yerel gazetesi ve televizyon istasyonuyla masmavi göğün altında uzanır.
- ¬ 37 мил € х к северу, немного на восток и наверх находитс €'локлипа, небольша € горна € долина под небосводом, автономи € со своими паровой сыроварней и кемпингом, местной газетой,
Eh, bu o kadar da doğru değil Bay McMurphy.
Думаю, что вы не правы, мистер МакМэрфи.
Bu durum, Hal'in tasarlanma amacına ters düşüyor. Hal, çarpıtmadan ya da gizlemeden bilgiyi en doğru biçimde iletmek için yaratıldı.
Ситуация вступила в конфликт с основной целью проекта Хола точная обработка информации без искажения или сокрытия.
işte bu yüzden, kaç kişinin size doğru ya da yanlış olduğunuzu söylemesinin bir önemi yok, onların onaylamasına muhtaç değilsiniz
И суть в том что независимо от того, сколько людей скажут Вам, что Вы неправы или правы, Вы не нуждаетесь в их одобрении.
Zavallı beynine biraz oksijen gönder. O da biraz mutlu olsun. Bu doğru kararları vermene yardımcı olur.
Дай кислороду добраться до твоих мозгов, чтобы они лучше работали и помогали тебе принимать верные решения.
Eğer burada ya da başka yerde bu iş doğru yapılırsa, orduya gerek kalmaz.
"Если что-то где-то происходит по уму, то это наверняка не армейских рук дело".
Öne doğru düşmüş. Bu da örtüdeki kanı açıklıyor.
Судя по пятну крови на скатерти, упала вперёд.
Söylediklerine göre, Şanghay'da, birçok insanın yakalanmasında Japonlara yardım etmiş. Bu doğru olsa bile, onu yapmaya zorlamışlardır.
Они также ездили в офис, чтобы арестовать отца, но он сбежал, только поранил ногу.
Doğru, ama sen kutlamasan da benim kutlayacağım bir yıldönümü bu.
Нет, это правда. Но это годовщина, которую я всегда буду отмечать, даже если ты не будешь. А ты не будешь...
Aynı şey, her türden siyasi gruplarda da var siyasi aktivistler ön yargı karşıtı gruplar özel ilgi grupları size doğru siyasi terimleri önerirler bazı şeyleri söyleme biçimlerini. Ve bu da feministlerin geldiği yer.
... политические активисты и группы цензоров, равно как и группы по спец.интересам, будут выдвигать предложения и вносить коррективы в полит-словаре, по поводу того - что и как ты должен говорить, и вот здесь-то на сцене появляются феминистки!
Bu evliliğin yapılmasına itirazı olan varsa,... şimdi konuşsun, ya da sonsuza dek sussun. Çok doğru!
И ежели есмь всякий, кому ведомы препятствия к заключению сего союза, да скажет сейчас, или молчит вовеки.
Bütün bildiği bir gösterinin olmadığı ki bu da tam olarak doğru sayılmaz, çünkü bir balon uçurduk ama onu daha havalanamadan vurup patlattılar.
Вот он и видит, что спектакль то не тот потому что воздушный шарик должен быть в небе а в него стрельнули, тока он оторвался от земли.
Hiç bir yeri sıska ya da bir deri bir kemik değil Bu doğru
Он такой умный, наш Гастон.
İçeri girdikten sonra annesi ona öldüğümü söylemiş... aslında bu, doğru da sayılır.
После того как я вошел внутрь, ее мама сказала ей, что я был мертв Что, в некотором смысле, я был.
Bu gerçekten bir arayış ya da zorlu bir yolculuk ya da bizi Vietnam Savaşı'nın türlü yönlerine doğru götüren bir şeydi.
Это оказалось настоящим приключением, или путешествием, или чем-то еще, что провело нас через дебри Вьетнамской войны.
Bu kısmen doğru olsa da... ülkemize yönelik güveni sarstığınızın farkında mısınız?
Он не под присягой, поэтому не может быть обвинен во лжи. Даже, если ваши доказательства правдивы, вы понимаете, что подтачиваете репутацию страны?
- bu doğru değil, başkalarıda gelecek - oh, lütfen haklısın, ben en iyisiyim.
- Это неправда. Придут и другие. - О, умоляю!
Doğru. Uçağa da bu sayede biniyorlar.
Такие и проходят в самолёт.
Bu da gösteriyordu ki onun önerisi doğru hareket olabilirdi.
Это указало мне, что его предложение может быть верным образом действия.
Ama bu doğru olsaydı, başka hasarlar da almış olurduk.
Но если это предположение верно, то у нас могут быть и другие повреждения.
Ama sırf ahlaki rahatsızlığınız yüzünden, bu savaşın uzamasına, her iki taraftan da binlercesinin ölmesine izin vermek... doğru mu diye size sormak zorundayım?
Но... я должен спросить Вас : правильно ли рисковать продолжением войны... допускать бессмысленную гибель тысяч с обеих сторон... лишь только потому, что мы ощущаем некоторый моральный дискомфорт?
Bu doğru, ama komşularınızı da düşünmek zorundasınız.
Это так, но... вы должны подумать о своих соседях.
Başka türden işlere de yöneldim ama onları da sürekli cinsellikle bağdaştırıyordum. Bu yüzden pornografiye yönelmek çok doğru bir karardı.
У меня были другие профессии, но я всегда их сексуализировала... так что придя в порнобизнес я почувствовала себя на своем месте.
Ve doğru olan da bu.
Все справедливо.
Bu gece doğru ya da yanlışla ilgili değil.
Сегодня шла речь не о честной или грязной игре.
Evet bu doğru. Bir sonraki şarkımda da senden bahsedeceğim.
Точно, а ты попадешь в мою новую песню.
bu da ne 2329
bu da senin 34
bu da ne demek 442
bu da değil 27
bu da 414
bu daha iyi 394
bu da demek oluyor ki 33
bu daha kötü 16
bu da ne demek oluyor 285
bu da senin için 26
bu da senin 34
bu da ne demek 442
bu da değil 27
bu da 414
bu daha iyi 394
bu da demek oluyor ki 33
bu daha kötü 16
bu da ne demek oluyor 285
bu da senin için 26