English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Russe / [ B ] / Bu o değil

Bu o değil traduction Russe

2,680 traduction parallèle
- Hayır, bu o değil.
Это не она.
Bu o değil.
- Финник, это не она.
Bu o değil ki.
Он не тот.
- Bu o değil mi?
Это он? Он?
- Yani demem o ki, bu bir bilim değil. - Daha çok eğlence için.
Другими словами, это не наука, это больше шоу.
Bu o mu? - Değil.
Это не то.
Muhtemelen fark etmedin ama bu aralar işlerimiz pek yoğun değil. O yüzden sadece bir tezgâhtar çalıştırabileceğim.
Ты наверно заметил, мы не так уж заняты, в последнее время, и поэтому, я могу оставить только одного продавца.
Bu, kızın erkeği öpüp de, en başından beri erkekten hoşlandığını anladığı o salak anlardan biri değil.
Это не один из тех моментов, когда девушка целует мальчика И понимает, что она была влюблена в него все время, ладно?
Bu kesinlikle o... değil.
Это явно не он.
Elinde değil. Bu işte iyi değilsin o kadar.
Ты просто ещё в этом новичок.
- Bu işte sadece ben olmak zorundayım. - İş o kadar basit değil.
Я буду действовать один.
Sonra da bir ormanda yürüyüşe çıkıyorsun, onun fotoğrafları etrafa saçılmış. Sadece bu da değil.. O, mevcut hazırda.
И затем ты гуляешь в лесу, где повсюду валяются его фотографии, и мало того, он сам появляется.
Sue'nun yaptiklari için bir özür degil bu ama o iyi bir kizdir.
Нет оправдания поступку Сью, но поверьте, она хорошая девочка.
Bu o türlü bir hikaye değil.
Это не такого толка история.
O kadar önemli değil bu.
Это не так уж страшно.
O zaman bu da önemli değil artık... genç Lockwood. - Tost.
- Тост
Bu o, öyle değil mi?
Это он?
Bu o kadar basit değil. Muhtemelen şu anda izleniyoruz..... her kelimemiz, her hareketimiz.
Скорее всего, за нами сейчас следят... за каждым словом, движением.
O diyor ki... Bu konunun doğru ya da yanlış olması değil.
Он говорит... он говорит, что дело не в том, что верно, а что нет.
Unutmamalısınız ki, o cinayetlerden bu adam sorumlu değil.
Вы должны помнить, что не этот человек в ответе за гибель людей.
Onu o manada... Görev bu, istek değil.
Это не значит, что... это мой долг, а не желание.
O zamana kadar bu saldırıyı geciktirmek daha mantıklı değil mi?
Тогда не будет ли разумнее отложить атаку до того момента?
O yüzden bu ocak ve şuradaki hâlâ işlevsel değil.
А вот эти две до сих пор не работают.
Ama, onun spermi olduğuna dair kesin bir bulgu olmadan tanıklar bu kez o kadar güçlü olmayacak değil mi?
Однако, если сперма не совпадает, то те свидетели.. .. становятся не такими уж надёжными, верно?
İşte bu yüzden o videolardaki orospuları seyretmeyi seviyorsun... çünkü senden bir talepleri olmuyor, öyle değil mi?
Вот, почему тебе нравится смотреть на всяких шлюх. Ведь они ничего не просят взамен, правда?
- Bu önemli değil. O gitti.
- Без разницы, ее нет.
Bu tablonun içinde eski eşin kırlentleri o kadar da ciddi bir sorun değil.
В общей схеме, то, что экс-жена раскладывает подушки, не такая уж и проблема.
O zamandan beri zaman ve uzay, hatta boyutlar arasında birbirlerine özlem duyuyorlardı, bu bir hayalet hikâyesi değil,... bu bir aşk hikâyesi.
С тех пор они стремились друг к другу через время и пространство, через измерения. Это история не о призраках, а... история о любви!
Bu silahı kullanan tek bir Votan ırkı var ve o da Indogene ırkı değil.
Только одна раса использует его, И это не индогены, не так ли Бен?
Adı Helen Blaine ve o sadece senin asistanın değil aynı zaman da bir insan, bu yüzden bu konuda sana bir şey söylemediğim müddetçe, onunla böyle konuşamazsın.
Ее имя Хелен Блейн, и она не только ваш ассистент, она человек, и вы не можете так говорить с ней, по крайней мере, пока я не высказался.
Oh, şey, isim konusunda kötüyümdür, o yüzden bu benim hatam değil.
Я. У меня плохо с именами, я не виновата.
O değil de doktor bu sabah ne dedi?
Эй, что сказал врач сегодня утром?
Ve bu kahrolası iş değil.O aileden.
И это не твоё чёртово дело. Она - семья.
Hal'ın dediği gibi, "O para değil, bu para."
Как говорил Хал, "это не деньги, но это деньги".
Aslında bu benim için o kadar da zor değil.
Вообще-то, это не так уж и плохо.
- Ki bu o kadar da alışılmadık değil.
- Что вообще-то не так странно.
Yani bu görevin bir karmaşa hâline gelmesinin sorumlusu o değil mi?
Значит, он не ответственнен за провал операции?
Önerebileceğim bir şey değil. Ama sizi tedaviye uygun seviyeye getirebilirsek ki bu riskin düşmesi demek, o zaman sorun olmaz.
Но как только мы вернём вас в необходимое состояние, используя медикаменты, снижающие риск, тогда - пожалуйста.
O anlarda, bu insanların etten kemikten değil, ışıktan havadan ve renkten ibaret olduğunu biliyoruz.
Они свет, воздух и цвет.
- Ne tür bir bir manyak olduğumu biliyorum ve bu o tür bir manyaklık değil. Bu nöbetler halinde olabilir.
- Я знаю своё безумие и я совсем не такой.
O halde bu resmi bir görüşme değil.
Значит это не допрос?
Bu olur, değil mi? Sadece, o helikopterin bizi almadan gitmesine müsaade etme. Acele et.
просто не дай ему улететь без нас поспеши
Şu anda o muhalif politika ki bu kendi başına bir politik duruştur, değil mi?
Сейчас он против политики, что само по себе является политической позицией, верно?
O değil de doktor bu sabah ne dedi?
Слышь, че там докторша сказала сегодня утром?
Şimdi Yaşamanın Zamanı! Lloyd! Bir Saat İçinde Bir Randevum Var, O Yüzden Biraz Acele Edebilir miyiz? Argo ) Ne Kadar Aptal Olduğunu Biliyorsun, Değil mi? İşte Bu Gerçekten Harika...
Эй, мистер Великолепный!
Bu, bir kimseyi suçlamakla ilgili değil o zamanlar söyleyemediklerimi şimdi söylemem gerektiğiyle ilgili.
Я не хочу кого-то обвинять мне просто нужно сказать сейчас то, что я не могла сказать тогда.
Styx konserindeydik o zamanlar hard rock yapıyorlardı bu garip robot olayını değil.
У них раньше был настоящий рок, а не эти странные штуки с роботами.
Anlıyorum. Bu sizin için çok zor. Ama bu o kadar basit değil.
Ясно, тебе будет трудно понять, но всё не так просто.
Sonunda insanoğlu o kadar zeki ve becerikli oldu ki bu duyguların değerine olan bakışlarını da kaybettiler. Sadece olumsuz hislere değil, aynı şekilde olumlulara da.
В конце концов, человечество стало таким умным и успешным, что потеряло способность ценить любые эмоции, не только негативные, но и положительные.
- Bu mümkün değil. Bu zamanda o kadar güçlü bir şey mevcut değil.
В этом времени пока не придумали ничего достаточно мощного.
Bu o zavallıyla evlenmenle yeterli değil.
Тебе мало того, что ты снюхаласЬ с этим... жалким неудачником.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]