English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Russe / [ N ] / Ne gerçeği

Ne gerçeği traduction Russe

429 traduction parallèle
Ve akıllı ol Polis Şefi'ne gerçeği anlat.
И... будь умницей. Скажи комиссару всю правду.
Ne gerçeği?
Какую истину?
ne gerçeği?
Задумывается о чем?
- Ne gerçeği?
Какой же факт?
Ne gerçeği?
Правду?
Ne gerçeği?
Какая правда?
Ne olduğunu bilseydin, gerçeği bilseydin...
Если бы ты знал, что действительно случилось!
Ne gerçeği?
Какую правду?
İşin gerçeği Keyes, o anda ne balıkları ne kaskoyu, ne de bay Dietrichson ve kızı Lola'yı düşünüyordum.
Но признаюсь, меня в тот момент не интересовали ни рыбки,.. ... ни страховки, ни мистер Дитрихсон, ни его дочь.
Ne kadar kırıcı ve saldırgan olabildiğini, ve buna rağmen yine de gerçeği söylediğini düşün.
Он сделает его злобным и едким, не сказав ни одного слова неправды.
Gerçeği söylemek kolay değil. Ama Almanya'nın selameti için acısı ve utancı ne kadar büyük olursa olsun..... biz suçlu olduğumuzu bilenler itirafta bulunmalıyız.
Тяжело говорить правду, но если Германия и может рассчитывать хоть на какое-то прощение, единственный способ для тех, кто знает, в чем именно их вина, - признать ее несмотря на неизбежные боль и унижение.
Kafamdaki çığlık giderek yok oldu... ve şu üzücü gerçeği anladım, ne yarın, ne cuma : ne de başka bir gün ya da gece... onu öldüremeyecektim.
Крик звучал всё глуше и глуше и я осознавал печальную истину, что ни завтра, ни в пятницу ни в какой другой день, или ночью мне не заставить себя её убить.
En yakınındakine en basit gerçeği anlatamadıktan sonra... yabancılara ne anlatabilirsin?
Что ты можешь показывать другим, если ты даже не можешь сказать самую простую правду самым близким тебе людям?
- Ne? - Söylemiş olduğu gerçeği.
Что?
- Ne söylüyor size? - Gerçeği.
Что он вам говорит?
Ona annesi hakkındaki gerçeği ne zaman söyleyeceksin?
Когда ты собираешься рассказать ей всю правду?
Gerçeği söylemek gerekirse ne olduğunu bilmiyorum.
[Цокает языком ] По правде говоря - [ Вздыхает] Я не знаю, что это.
- Ona ne anlattın? - Gerçeği. Hangi gerçeği?
Я с вами сегодня совершенно выбился из сил.
Mesele onları etkilemek. Hakkımızdaki gerçeği mutlaka öğreneceklerdir. Ben ne yapmak gerektiğini biliyorum.
Все продчмано : я "ссорюсь с папой" и переселяюсь к мчжч.
Gerçeği söylemek gerekirse ne olduğunu bilmiyorum.
Если начистоту, я не пойму, кто он такой.
Daha ne kadar zaman ondan gerçeği saklayacaksınız?
Как долго ты будешь держать его в неизвестности?
Ne gerçeği?
Какую?
- Ne kitabı? "Halka Gerçeği Çarpıtma Kitabı"
- "Искажение истины ассоциацией"
Daha fazla ne isteyebilirsin ki? Gerçeği!
Истины.
Ama ne kadar hoş görsem de şu gerçeği göz ardı edemem : Çok önemli görünen bir kanıtı göz ardı ettin.
А пока могу констатировать лишь одно - вы не сообщили мне факт чрезвычайной важности.
Bana gerçeği ne zaman söylemeyi planlıyordun?
Когда ты собирался сказать мне правду?
Birisi sana gerçeği söyleseydi sen ne hissederdin?
Тебе бы понравилось, если бы кто-то сказал о тебе правду?
En azından öyle umut ediyorum. Onunla tanıştım ve bu kasabanın ne kadar güzel bir yer olduğunu anlattı. İnşa ettiği harika evi ve gerçeği söylemek gerekirse ben onun karısıyım.
Мы познакомились, и он рассказал мне об этом замечательном городке, о потрясающем доме, который он построил... и, по правде говоря, я его жена.
Dışarıda ne olduğuyla ilgili gerçeği bana söyleyene kadar geçer not vermeyeceğim.
Барт, я даже не буду ее читать, пока ты не расскажешь мне, что там произошло.
Çünkü sen gerçeği biliyorsun ben de artık biliyorum ki, ne kadar acı verse de bu gerçeğe sırtını dönmeyeceksin.
А я теперь знаю, что ты осилишь любую роль, даже печальную.
Burada önemli olanın ne olduğuna geri dönmek için Bayan Arbiter, sanık Curzon Dax olarak işlediği bütün suçları hatırlıyabilir ve bu duruşmadaki hiç bir şey bu gerçeği değiştiremez.
Теперь вернемся к тому, что действительно важно для нас, мадам судья. Обвиняемая может помнить все преступления, совершенные Курзоном Даксом, и ничто на этом слушании не может изменить этот факт.
O halde işin gerçeği ne?
И что чем он занимается?
Böyle bir durumda, oğlum ne acı çekerdi ama! Ama gerçeği söylemek gerekirse, orada öldürülecek olsa Fransa Kralı, İşkoçya'ya karşı anında iyi bir müttefik olurdu.
Мой сын пострадает от этого, но по правде, если она будет убита, то окажется, что будущий король Франции станет полезным союзником против шотландцев.
Gerçeği kabullenmen için ne yapmak gerekir acaba?
Что нужно сделать, чтобы ты смирилась с ней?
Gidiyorsun ya da onlara senin hakkındaki gerçeği anlatırım. Ne?
Ты едешь или я расскажу им правду о тебе.
Evet artık ikimiz de gerçeği bildiğimize göre bu konuda ne yapacaksın?
Что ж теперь, когда мы оба знаем правду что ты будешь делать?
İşin gerçeği ne?
Это правда?
Yani, eğer Richard'a gerçeği anlatmak doğru bir şeyse... Neden Georgia'ya da anlatmayayım? Aradaki fark ne ki?
Если было правильно сказать Ричарду правду, почему тогда Джорджия...
Hey bana gerçeği söyle, Beni arabada o şekilde gördüğünde... aklından ne geçti? Benim delinin teki olduğumu mu düşündün?
Скажите откровенно, когда вы увидели, как я себя веду, вы что подумали?
Ben sunucunuz Mike Michaelson... "Truman Gerçeği" ne hoş geldiniz gittikçe büyüyen şovun tartışma yeri.
С вами Майкл Майклсон, и добро пожаловать на правдивое шоу, мы высказываем наше мнение о происходящем в шоу.
Yani ne yapmalıyım? Sandy ile Highland Park'ta acid taktık. Gerçeği reddetmek gibi...
Закинулся кислотой с Сэнди в Хайлэнд парке... и продолжал игнорировать правду.
Gerçeği öğrenmek istiyorum, Manning, ne oldu orada?
Слушай, Мэннинг, я хочу знать правду : что там произошло?
Kuveyt'ten Basra Körfezi'ne giden kuzey yolu acımasız gerçeği gözler önüne serdi.
Дорога на север из Кувейта в иракский порт Басра демонстрирует суровую реальность
Hatırlıyor musunuz ne olursa olsun, gerçeği öğrenmek isteyip istemediğinizi, sormuştum?
Помните, когда я спросил вас, xотите ли вы знать правду кaкoй бы oнa нu былa?
- Peki, bana gerçeği söyle, ne kadar berbat ettim?
Тогда скажи правду, насколько плохо я выглядел? - У тебя все хорошо получилось.
Ne yapmamız gerekirse gereksin, gerçeği senden söküp alacağız!
Мы найдем способ выбить из тебя правду!
Bana gerçeği söylemeye hazır mısın? - Ne?
- Так ты готова сказать мне правду?
Bu ayna ne bilgelik, ne de gerçeği verir.
Это зеркало не даст ни знаний ни правды.
- Bu ne? Gerçeği mi istiyorsun?
Ты хочешь знать правду?
Ne gerçeği?
О чём, об инопланетянах?
- Derdim ne mi? Gerçeği bulmak için kurulmuş bir bölümde çalışıyorsun ama yaptığın tek şey gerçeği gömmek.
Вы занимаете кабинет, в котором... преданно ищут правду и теперь вы заняты похоронами этого, вот проблема.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]