Çalışın traduction Russe
19,386 traduction parallèle
Yeni yıl arifesini şampanyayı ve senin son derece korkunç gitar çalışını. Her ne kadar iyi olduğunu söylesem de hiç iyi çalamadın.
Новый год и шампанское... и твою ужасную, ужасную игру на гитаре которая, как я говорил, никогда не становилась лучше.
Değişimler için beni takip edin ve ayak uydurmaya çalışın.
Следите за мелодией и не отставайте.
Polislerin, kurduğumuz tuzağın tamamının sahte olduğunu anlamasını mı sağlamaya çalışıyor?
Это она пытается сделать так, чтобы копы узнали, что весь след, который мы создали - ложный?
Yoksa babacığın kim olduğunu kanıtlamaya mı çalışıyorsun?
Пытаетесь доказать, кто же папочка?
Ayın yarısında ben iş için uzaklardayken eski karım kıtalar arası uçuş yapan bir havayolu şirketinde çalışıyordu.
Знаешь, моя бывшая работала на этих дальнемагистральных рейсах, а я по полмесяца был в командировках.
Sadece böyle alışılmışın dışında çalışman beni şaşırttı
Я просто немного удивлена, как далеко вы зашли в своей импровизации.
Bak, burada idare edilmeye çalışıldığımın farkındayım.
Слушайте, я знаю, что вы пытаетесь меня усмирить.
.. çalıştığını biliyor. Yani Green Arrow'a ulaşmaya çalışıyor.
Окей, он пытается привлечь внимание Зеленой Стрелы.
- Evet ama biraz daha yavaş konuşmaya çalışmalısın.
- Да, но ты должен научиться говорить немного медленнее.
- Üzgünüm ama hepiniz Einstein'ı kurtarmakla meşgulken Sara da Laurel'ın katilini geçmişte öldürmeye çalışıyordu.
– Прости, но пока вы все спасали Эйнштейна, Сара выполняла свою секретную миссию - убить убийцу своей сестры в прошлом.
Ölüm yerleri, buluşma noktaları, organizasyonun hiyerarşisi. Çünkü eğer birlikte çalışırsak sizin hiç yapamadığınız şeyi yaparız. Amerika yı güvenli hale getiririz.
Тайники, места встреч, организационная структура, чтобы, работая вместе, мы смогли сделать то, что вы не сумели... обеспечить безопасность Америки.
Johnson ve ekibi, aramanın kaynağına ulaşmaya çalışıyor ama şu anda müzakeredeyiz.
Сейчас Джонсон и его команда отслеживают, откуда идет вызов, но прямо сейчас мы начнем переговоры.
Yani demeye çalıştığın New York'da yıllık $ 545,000 kazanacağım işimi arkamda bırakıp buraya 16 yaşındayken yaz kampında tanışıp iki ay çıktığım adam için taşındım.
То есть, ты хочешь сказать, что я переехала сюда из Нью-Йорка и бросила работу, на которой мне бы платили 545 тысяч в год, ради парня, с которым я встречалась два месяца в летнем лагере, когда мне было 16 лет?
35 dolar için kendisini bir adamın tohumuyla kirlettiğini mi söylemeye çalışıyorsun?
На том, что она продала за $ 35 незнакомцу, который раскладывал на нём свои причиндалы?
Kendimi Rebecca'nın deliliklerinden uzak tutmaya çalışıyorum.
Ты же знаешь, что я стараюсь себя отлучить от безумия Ребекки.
Gerçekten Rebecca'nın entrikalarından uzak durmaya çalışıyorum, deniyorum ama her sabah aynı özlem ve boşlukta uyanıyorum başlangıçta ikimizin yaşadıkları yüzünden sanırdım ama...
Понимаешь, я будто хочу бросить строить интриги с Ребеккой, правда хочу... Но просто... каждое утро я просыпаюсь с пустотой и тоской внутри. Сперва я думала, что это из-за того, что у нас с тобой нет секса, но...
Georgie ve ben mahzeden bir kaç haftadır dolanıyorduk, birinin kimse görmeden nasıl dışarı çıkacağını anlamaya çalışıyorduk.
Мы с Джоржем были неподалёку от склепа несколько недель, пытаясь понять, как кто-то мог оттуда выбраться, чтобы никто не увидел.
Federaller ile birlikte çalışıyorsun Zane Cannon'ın ölümüyle ilgili.
Ты работаешь с властями, расследуешь смерть Зейна Кеннона.
Sanırım bulmaya çalıştığın sıfat "destansı"
Полагаю, прилагательное "легендарное" тут больше к месту.
Bunun ne kadar üzerimde baskı oluşturduğunun farkında mısın, Sürekli birbirimizden daha iyi olmaya çalışmak?
Ты осознаешь, как это все давит, что мы всегда стараемся превзойти друг друга?
Uyumaya çalışmalısın.
Тебе нужно поспать.
Hayatımın kaybolan parçalarını birleştirmeye çalışıyorum ama içimden bir ses senin onu bozmak üzere olduğunu söylüyor.
Я пытаюсь собрать кусочки моей сломанной жизни, и что-то говорит мне, что ты вот-вот прервешь это.
Benden nefret eden birinin hayatını kurtarmaya çalışıyorum.
Я пытаюсь спасти кое-кого, кто ненавидит меня.
Çünkü çalışırken berbattın..
Тебе крайне нужна практика.
Kim olup olmadığını sorgulamayı bırak ve Caroline Forbes'a aşık olan adam olarak davranmaya çalış.
Хватит ныть о том, кем ты не являешься, и попытайся быть собой, парнем, который влюблён в Кэролайн Форбс.
Şimdi sınırlarımı aşmak istemiyorum ama çalışmaya başlamışken hep merak ettiğim bir şey vardı.
Итак... не хочу особо наглеть, но раз уж вы в ударе, меня всегда интересовала одна вещь.
Arama kayıtlarını taratıp, adreslerini bulmaya çalışıyoruz.
Проверяем адреса по полицейской базе.
Hiç sabıkan yokken neden iki polisi öldürmeye çalışırsın ki?
Как можно перескочить от отсутствия приводов к попытке убийства двух копов?
Mooney'i bulmaya çalışmayacak mısın?
Ты не будешь пытаться найти Муни?
Bu amaçsız davada sizinle çalışmak benim kişisel hapsim. Sütyensiz gezip... "Infinite Jest" okuma kısıtlamasın da cabası
Работать над бессмыленными делами с вами... моя тюрьма, исключая возможность ходить без лифчика и наконец-то прочитать "Бесконечную шутку".
Savunma avukatı ile görüşeceğim sen de bu sırada sanığa git bak bakalım Michaela'yı satın almaya çalışmasın.
Я поговорю с прокурором. А ты убедись, что наш клиент не пытается снять Микаэлу.
Bu kadın personel toplantısında tüm çalışanların önünde günlüğümü okumuş birisi.
Эта женщина прочла мой дневник перед работниками на корпоративе.
Eminim savcılık ofisi kanıtı incelediğinde bu yersiz, gülünç suçlamalar düşürülecek. Böylece müvekkilim de babasının sıfırdan kurduğu şirketine gidip çalışmasına geri...
Как только прокурор проверит эти доказательства, я уверена, что эти абсурдные обвинения будут сняты, и мой клиент вернется к управлению компании, которую его отец создал с нуля...
Frank'in söylediğine göre, bu kadın Charles'in ilk davasında aile için çalışıyormuş.
Фрэнк сказал, она работала на их семью во время первого суда Чарльза.
Wes'in babasını Frank öldürdü, ama şimdi ise yine A.K. için çalışıyor, bu durumda Frank'i seviyor muyuz, sevmiyor muyuz?
Фрэнк убил папу Уэса, а теперь он опять работает на Э.К., так нам любить Фрэнка... Или нет?
- Sadece dürüst olmaya çalışıyorum. Hayır, haklısın.
Я просто хочу быть честным.
Bana umut vermeye ve dünyadakilerin, ne yaptığını düşünmemi engellemeye çalışıyorsun.
Ты пытаешься меня обнадёжить, отвлечь от мыслей о том, что происходит на планете.
Phoebe'nin öldüğü gece bu araba West Hartford, Connecticut'ta bir lokantanın arkasından çalınmış.
В ночь смерти Фиби от ресторана в Коннектикуте была угнала машина.
Görünüşe göre, o davada çalışırken ona epey bir telefon çağrısı yapmışsın.
Оказывается, вы ей часто названивали, когда она работала над этим делом.
Hangi tür sahte kanın daha çok fotojenik olduğuna karar vermeye çalışıyordu.
Он пытался определить, какой тип поддельной крови наиболее фотогеничен.
Eskiden birlikte çalışıyorduk, ama yakın falan değildik.
Мы работали вместе, но не были близки или что-то типа того.
İçeri attırdığın adam... şuan şehirde çalışıyor.
Парень, которого ты вытащила... работает в городе.
Hayatını kurtarmaya çalışıyordum.
Пытаясь спасти твою жизнь.
Bu kart ne işe yarar nasıl çalışır anladığınız anda oradan çıkın.
Как только узнаете, для чего и как используют эту карту, уходите.
FTL çalışır hale gelince, sıçrayacağız, ve seni en yakın uzay istasyonuna bırakacağız.
Как только мы починим гипер-двигатель, сразу прыгнем, а вас высадим на ближайшей космической станции.
Özerk Gezegenler Birliğinden gelen doğrulanmamış haberler, Ferrous Corporation veya onların adına çalışan ajanların, yapmış olabiliceğine parmak basıyor.
Однако, непроверенные слухи из Лиги Независимых Планет указывают в качестве виновника "Рудную корпорацию", либо агентов, действующих от их имени.
Uzay istasyonunun data merkezi halen çalışıyor, bu yüzden bu gerçekliği ve kendilerinin diğer versiyonlarını... araştırmaya devam ediyorlar.
Хаб данных на станции продолжает работать. Так что остальные изучают эту реальность и своих двойников.
Bensonhurst'tan başka bir yere ayrılmayan bir katilin neden Flushing'te peşpeşe iki bomba patlattığını bulmaya çalışıyorum.
Я раздумывал, почему убийца настолько зацикленный на Бенсонхерсте, подорвал два устройства подряд во Флашинге.
O ve Nathan Resor gerçekten Flushing civarında bomba gizlemediler sadece miraslarını şişirmeye çalışıyordu.
Ну, на самом деле они с Нейтаном Рисором не прятали бомбы по Флашингу, он просто хочет защитить своё наследие.
Bize yalan söylemeye çalışıyorsun çünkü hala ailenin payını almak için beklediğini sanıyorsun.
Ты пытаешься нам врать, потому что до сих пор думаешь что твоя семья в доле.
Sen derinlerde sürünüp Randy'yi unutmaya çalışırken benim bütün şehirde dört dönüp tatlı barını hazırlamam gerekiyordu.
Мне пришлось скакать по городу, чтобы подготовить открытие сладкого бара, в то время как ты скатывалась в бездну * из-за Рэнди. * Rolling in the deep - песня Адель.
çalışıyorum 310
çalışma 18
çalışıyor 250
çalışmak 46
çalışıyorsun 24
çalış 161
çalıştım 51
çalışıyordum 70
çalışmıyor 158
çalıştı 29
çalışma 18
çalışıyor 250
çalışmak 46
çalışıyorsun 24
çalış 161
çalıştım 51
çalışıyordum 70
çalışmıyor 158
çalıştı 29
çalışıyor musun 55
çalışıyoruz 40
çalışacağım 46
çalıştır 90
çalışkan 20
çalışmaya 17
çalışırım 44
çalışmaya devam 20
çalışmıyorum 33
çalışıyor musunuz 18
çalışıyoruz 40
çalışacağım 46
çalıştır 90
çalışkan 20
çalışmaya 17
çalışırım 44
çalışmaya devam 20
çalışmıyorum 33
çalışıyor musunuz 18