A distraction tradutor Turco
1,324 parallel translation
Clearly it's already a distraction.
Belli ki zaten dikkati dağılmış.
Making me think the Jumper was sabotaged would've been enough of a distraction.
Bana Jumper'ın sabote edildiğini düşündürmek dikkatimi dağıtmak için yeterli olurdu.
Ms.Rinell, were you sent there to be a distraction?
Oraya adamın dikkatini dağıtmak için mi gönderildiniz?
As we said, she was the magician's assistant, just a distraction.
Senin de dediğin gibi, sadece sihirbazın asistanıydı, dikkat dağıtmak için.
My editor thought that buying this house would be a distraction from my pain.
Bu evi almanın acım için bir dikkat dağıtıcı olduğunu bilmem gerek.
We have organised a distraction, but we must hurry, they will not be long.
Bir oyalama organize ettik. Ama acele etmeliyiz. Fazla geç kalmazlar.
It needs you like a guy who can't get it up needs a distraction.
Pekala, bunu soran ben olacağım.
But just make sure that this new little trend doesn't become a distraction.
Yalnızca bu küçük şeyin aşırıya kaçmadığından emin olun.
Nugget and I will create a distraction.
Ben ve Nugget dikkatlerini başka yöne çekeceğiz.
Filo, create a distraction.
Filo, karışıklık yarat.
I will find a safe position over there and create a distraction with my stick.
Güvenli bir pozisyon alacağım, sonra değneğimle onu oyalayacağım.
They're gonna be looking for us. We'll need a distraction.
Dikkat dağıtmamız lazım.
- You use your fire and create a distraction.
- Ateşini kullanıp onların dikkatini dağıtacaksın.
He needs a distraction.
Dikkatini dağıtmak gerek.
That's a distraction.
Bu dikkat dağıtmak için.
Um, let's not let that become a distraction, you know, because... we got a lot of work to do.
Um, Lütfen dikkatimizi dağıtmayın, Çünkü yapacak çok işimiz var.
- These pills were a distraction.
- İlaç dikkatini dağıtacaktı.
Okay, so you guys make a distraction.
Siz onların dikkatini dağıtırsınız.
We'll create a distraction. You circle around, get the kids and get them out.
Biz dikkatini dağıtacağız. sen de etrafından dolaşıp çocukları kurtaar.
I'm not gonna bum you, but I think you could use a distraction.
Seni tokmaklayacak değilim dostum, ama biraz rahatlamak sana iyi gelebilir.
I'll create a distraction from outside and keep them busy while you lot infiltrate the facility from above.
Ben dışarıdan dikkatlerini dağıtıp onları oyalayacağım. Siz de üst kısımdan tesise sızacaksınız.
Monsieur Marcel believes that technology is a distraction.
Mösyö Marcel, teknolojinin insan zihnini bulandırdığına inanıyor.
Well, how about tipping, would that be a distraction? I'm kidding you.
Peki ya bahşiş vermek de zihin bulandırır mı?
I thought monsieur Marcel felt that technology was a distraction.
Mösyö Marcel teknolojinin zihinde bulanıklık yarattığına inanıyor sanıyordum.
His family lets him oversee the shop here in St. Louis as a distraction.
Ailesi oyalansın diye St. Louis'deki mağazaya bakmasına izin veriyor.
Vivian has become a distraction, and that's putting your quest in jeopardy.
Vivian, dikkatini dağıtıyor ve bu da görevini tehlikeye atıyor.
But first they needed a distraction.
Ama öncelikle dikkatleri dağıtacak bir şeye ihtiyaçları vardı.
Anything else is just... a distraction.
Diğerleri ise... sadece şaşkınlıktı.
Seems like the alarm was just a distraction.
Alarm, dikkat dağıtmak içinmiş.
This could all be a distraction, you know.
Tüm bunlar dikkat dağıtmak için olabilir, anlıyor musunuz?
He's an enemy of the group, and a distraction!
O grubun düşmanıydı ve dikkatimizi dağıtıyordu!
Yeah, but, you know, that can be a bit of a distraction.
Evet, ama biliyorsun bu biraz kural dışı oluyor.
My patients needed a distraction and Izzie needed real patients.
Hastalarımın dikkatini dağıtmam gerekiyordu. Izzie'nin de gerçek hastalara ihtiyacı vardı.
Okay. Well, I say we could both use a distraction, So I say we play boggle or watch a trashy movie.
Diyorum ki, dikkatimizi dağıtmak için ya Kelime Avı oynayalım ya da film izleyelim.
You're not a distraction.
Sen düzenimi bozmuyorsun.
He's a distraction.
Dikkatini dağıtıyor.
- And I'll make a distraction.
- Dikkatlerini dağıtacağım.
I am not gonna cause a distraction while you sneak in the side door.
Sen yan kapıdan içeri sızabilesin diye orada dikkat dağıtamam.
Well, that family of yours, they're a distraction, John an obstacle.
Ailen, onlar bir avuntu, John bir engel.
Thereís a difference between really using your attention wisely in a meaningful way, and our perpetual distraction.
Dikkatinizi akıllıca, anlamlı bir şekilde kullanmakla sürekli bir şeylerle oyalanmak arasında bir fark var.
Now, he does tend to leave brokenhearted girls sobbing at his locker, but for a temporary distraction, he's your man.
Şimdi, gerçi onun terkedilmiş kalbi kırık kızları ağına düşürmeye eğilimi vardır... 894 00 : 51 : 44,910 - - 00 : 51 : 48,030... fakat vakit geçirmek için biçilmiş kaftan.
You know, autonomy's a fine teaching device, Neela let's just make sure it doesn't lead to slowness or distraction.
Özerklik iyi bir öğretmenlik tekniğidir, Neela. Yavaşlatıcı ya da oyalayıcı bir şeye dönüşmesine izin verme.
A window distraction buys us a couple of seconds.
Dikkat dağıtmak bize birkaç saniye kazandırır.
A visiting production of Chekhov's The Cherry Orchard, a well-deserved distraction.
Chekhov'un Vişne Bahçesi vardı. Kafamı dağıtmayı hak etmiştim.
- that the blast in Utah was staged... - Oh. as a deliberate distraction
Dikkatleri, Menfez madenciliğinden başka yöne çekmek için deniyor.
Brother Sujamal, remember - a moment's distraction can change the duel's outcome.
Kardeşim Sujamal, unutma : Bir anlık dikkatsizlik düellonun sonucunu değiştirebilir.
A slight distraction can bring defeat... or death!
Ufak bir dikkatsizlik beraberinde yenilgiyi getirebilir... ya da ölümü!
Remember, a moment's distraction can prove fatal in battle and can bring...'... defeat or death.'I know!
Unutma, dövüş sırasında bir anlık dikkat dağılması...'... yenilgi veya ölüm getirebilir.'Biliyorum!
Bad distraction gives you a mouth full of whizz.
Kötü yönde dikkat dağıtma kötü tat bırakır.
It was a wonderful distraction, thank you.
Çok güzel bir eğlenceydi, teşekkür ederim.
- How about a little distraction?
Biraz kafanı dağıtmaya ne dersin? İyi olur, tamam.