A good person tradutor Turco
2,321 parallel translation
You know, people always say I'm such a good person, and they're all "Mahatma Katie," but I do, I try.
Herkes ne kadar iyi bir insan olduğumu söylüyor ve bana "Mahatma Katie" diyor ama ben çabalıyorum.
I didn't come here to tell you I'm a good person.
Buraya iyi biri olduğumu söylemeye gelmedim.
I'm a good person.
.. ben iyi biiryim
I'm just trying to be... A good person and live a good life.
Ben sadece iyi biri olup iyi bir hayat sürmek istiyorum.
You think I'm a good person.
İyi bir insan olduğumu sanıyorsun.
Sally is a good person.
Sally iyi birisi.
Okay, Silver is a good person and a good friend.
Silver iyi bir insan ve arkadaş.
Because I'm trying to be a good person, but you keep getting in my way.
Çünkü iyi bir insan olmaya çalışıyorum, fakat sen yoluma çıkıyorsun.
She was a good person.
O iyi bir insandı.
Look, I'm sorry about Tracy. He really is a good person.
Bakın, Tracy'nin dediklerinden ötürü çok üzgünüm.
Like, do you think he's a good person?
Yani, sence o iyi bir insan mı?
Of course I think he's a good person.
Tabi ki iyi bir adam olduğunu düşünüyorum.
It shows I'm a good person.
Benim iyi biri olduğumu gösteriyor.
She was a good person.
O çok iyi biriydi.
I'll even become a good person.
Hatta çok iyi biri olucam.
Not being able to refuse doesn't make you a good person.
Birisinin teklifini reddetmen seni kötü biri yapmaz.
The Rainmaker is the Dalai Lama of management consulting, Which is not to say that he's a good person, just a profoundly effective one.
Yağmur Yağdıran, yönetim danışmanlığının Dalai Lama'sıdır iyi biri olduğundan çok ; epey etkili biri olduğunu belirtmek için söylüyorum.
Yeah. Now, you, while not being a good person by any stretch, are at least a rational individual.
Şimdi zaman senin iyi bir insan olmanı sağlayamaz ama en azından, aklı başında bir birey yapabilir.
I'm not even a good person half the time.
Ben yarım saat bile iyi bir insan değilim.
She was a good person, but...
İyi bir insandı. Ama...
- We can tell you're a good person.
- İyi bir insan olduğunu söyleyebiliriz.
I'm a good person.
Ben iyi bir insanım.
That woman is not a good person.
O kadın iyi bir insan değil.
Ann's a good person.
Ann, iyi bir insan.
I said we did stuff like that, but she's still a good person.
Bu tür şeyleri yaptığımızı ama onun iyi biri olduğunu söyledim.
Charlotte's a good person.
Charlotte iyi birisi.
A good person doesn't intentionally do a bad job.
İyi bir insan kasten kötü bir şey yapmaz.
I just don't understand why I keep holding on to this idea that, underneath it all, he's a good person.
Özünde iyi biri olduğu fikrine neden takılıp kaldım bilmiyorum.
You're a good person. You're not like him.
Onun gibi değilsin.
You're a good person.
Sen iyi bir insansın.
You see, I'm a good person.
Gördüğün gibi ben iyi biriyim.
I'm a good person, Agent Gibbs ; ask Leon.
- Ben iyi biriyim Ajan Gibbs. Leon'a sorun.
We don't know if Hicks is a good person or a bad person.
Hicks iyi biri mi, kötü biri mi bilmiyoruz.
When I got to know what a good person he really is... I started remembering more and more about what happened that night.
Gerçekte ne kadar iyi biri olduğunu anlayınca o gece olanlarla ilgili giderek daha fazla şey hatırlamaya başladım.
My Ismail was such a good person.
İsmail'im çok iyi insandı.
She's a good person, and Martin couldn't hold a candle to her as a scientist.
O iyi birisi ve Martin bilim adamı olarak onu elinde tutmayı bile beceremedi.
I mean, she tells bar lies to get free drinks, but deep down, she is a good person.
Yani, bedava içki alabilmek için bar yalanları atıyor, ama ta derinlerde, o iyi bir insan.
Amy was a good person, but if you're here because you think I had something to do with that...
Amy iyi bir insandı ama eğer bu olayla bir ilgim olduğunu düşündüğünüz için buradaysanız...
I'm mostly, you know, a do-good person.
Ben aslında genellikle iyi biriyim.
It's a good thing you're the only other person that will see this machine work.
Muhtemelen, makinenin nasıl işlendiğini benden başka bilen tek kişi olman iyi bir şeydir.
You seem like a good person, so I'm gonna be honest.
Sen iyi bir insana benziyorsun Bu yüzden dürüst olacağım
I'm sorry, honey, but... sometimes it's good when you can't get online,'cause it gives you a chance to connect with a real person for a change.
Üzgünüm tatlım, ama internete bağlanamadığın bazı zamanlar iyidir. Çünkü sana değişiklik yaparak gerçek bir kişiye bağlanmanı sağlayacak şansı verir.
I'm a really good person.
Gerçekten iyi birisiyim.
Good, because I see you as a human working person, too.
Güzel, çünkü ben de seni çalışan bir insan olarak görüyorum.
You're a really good person. - I am?
- Öyle miyim?
Good. I would like you to follow, without being seen, a certain person of my acquaintance.
Güzel, tanıdığım birini takip etmeni istiyorum ama onun kesinlikle haberi olmayacak.
But you're a mess as a person, and that's gotta change so that you can become a good role model for the little girls of this town.
Ama bir insan olarak dağılmış haldesin bunu da değiştireceksin ve kasabadaki küçük kızlara iyi bir rol model olacaksın.
A person who attracts cats. Sounds good.
Kedilerin bir insana ilgi göstermesi anormal değildir.
Hey, you're a really good person.
Hey, gerçekten iyi birisin.
She's a good person.
O iyi biri.
- Tommy is a good person.
Tommy iyi bir insandır.
a good man 115
a good day 29
a good job 32
a good idea 40
a good friend 50
a good thing 26
a good guy 27
a good 105
a good one 144
person 199
a good day 29
a good job 32
a good idea 40
a good friend 50
a good thing 26
a good guy 27
a good 105
a good one 144
person 199
personal 201
personnel 34
personality 39
persons 27
personally 1142
person of interest 21
personal space 21
personal reasons 34
personal business 22
personal stuff 24
personnel 34
personality 39
persons 27
personally 1142
person of interest 21
personal space 21
personal reasons 34
personal business 22
personal stuff 24