A good thing tradutor Turco
8,038 parallel translation
Maybe it's a good thing you did destroy that phone, Ray.
Belki de o telefonu yok etmekle doğru olanı yapmışsındır Ray.
One thing she knows for sure, Noah Solloway is a good thing, and she doesn't want to lose that. Plausible?
Emin olduğu tek şey, Noah Solloway'in iyi bir şey olduğu ve bunu kaybetmek istemediği.
That's a good thing.
Bu iyi bir şey.
Maybe her being 14 is a good thing.
Belki de 14 yillik olmasi iyi bir seydir.
How could it be a good thing?
Bu nasil iyi olabilir?
Now, is that a good thing?
Bu iyi bir şey mi? Bilmiyorum.
- Marvel superhero. Well, is that a good thing or a bad thing?
Bu iyi bir şey mi, kötü bir şey mi?
It's a good thing for you I already had breakfast.
Kahvaltımı çoktan yapmış olmam senin için iyi.
That's a good thing. Everything is progressing as it should.
-.. her şey olması gerektiği gibi ilerliyor.
That unborn child controlled all of us. So ask yourself, Robert, is that child a good thing? Is that a child of God?
Doğmamış çocuk hepimizi kontrol etti... bir düşün Robert bu çocuk iyi bir şey mi... bu çocuk Tanrı'nın mı yoksa başka bir şeyin mi?
And you think that's a good thing? What?
- Sence bu iyi bir şey mi?
- Well, it's a good thing you're a doctor.
- Doktor olman iyi olmuş.
I do think we can agree that a little controversy can be a good thing.
Bence daha az münakaşa ederek iyi bir şey yapabiliriz.
It's a good thing I'm not a scientist.
Ne güzel ki, ben bir bilim adamı değilim.
That's a good thing, taking care of single people.
- Yalnız insanları kollamak iyi bir şey.
- That's a good thing?
- Bu iyi bir şey mi?
You know, soon we'll all be chipped. It could be a good thing.
Biliyorsun, yakında hepimize çip takacaklar.
You say that like it's a good thing.
- Bunu iyi bir şeymiş gibi söylüyorsun.
Then it's a good thing you can fly.
- Uçabiliyor olman güzel.
Well, it's a good thing for you that I'm both.
İyi ki ikisi de bende var.
Knowing your history, it didn't seem like a good thing to lead with.
Başınıza gelenleri bildiğimden, konuya bu şekilde girmek uygun olmayacaktı.
But I think unexpected is a good thing in my life right now.
Ama şu an hayatımdaki ani gelişmeler iyi bence.
Screwed up a good thing because I was afraid my past was gonna get in the way.
Geçmişimden korktuğum için iyi bir şeyi mahvetmişimdir hep.
Darling, that is a good thing.
Tatlım, bu iyi bir şey.
It's a good thing you brought me rather than Aubrey.
Aubrey yerine beni getirdiğin iyi olmuş.
No, trust me, not working for your son is a good thing.
Hayır, inan bana. Oğlun için çalışmak zorunda olmamak en hayırlısı olacak.
Supposed to be an antioxidant, which, I guess, is a good thing.
Antioksidan olması lazımdı bence bu iyi bir şey.
You made him pay for what he did, and that's a good thing.
Yaptıklarının bedelini ödedi, bu iyi bir şey.
Put it this way, it's a good thing the people he operates on are dead already.
Bu açıdan bakılırsa incelediği insanların çoktan ölmüş olmaları iyi bir şey.
Oh, no, no, it's a good thing.
Oh, yo, hayır, bu iyi birşey.
That's a good thing.
- Bu iyi bir şey.
It's a good thing you didn't walk in on this morning.
Bu sabah gelmemiş olman iyi oldu.
It's a good thing you didn't choose a life of crime.
Suç dolu bir yaşam seçmemen güzel bir şey.
If she can get him to talk, then that's got to be a good thing, right?
Onu konuşturabilirse bu iyi olur, değil mi?
Anything that can help us understand Jennifer better is a good thing, right?
Jennifer'ı daha iyi anlamamızı sağlayacak herhangi bir şey iyidir, değil mi?
Hector, this is not a good thing. I told you.
Hector, bu iyi bir şey değil.
It's a good thing if you're off-duty.
Görevden alınman ise gayet iyi bir şey.
What? That's a good thing, right?
- Ne... bu iyi değil mi?
It would be a good thing if somebody saw him. Yeah.
- Biri onu gördüyse bu iyi bir şey olabilir.
It's a good thing we can secure the future for these children.
Amacımız sadece bu çocuklar güzel bir gelecek sağlamak.
Okay, listen, I'm just floating this, but have you ever thought that it might be a good thing Marge dumped you?
Tamam dinle, bu benim fikrim ama Marge'nin seni evden atmasının iyi bir şey olduğu aklına geldi mi hiç?
If it's not, then she has quite literally dropped off the face of the earth, and I'm still deciding if that's a good thing or a bad thing.
Eğer o değilse yer yarılıp da içine girmiş demektir. Bu iyi mi yoksa kötü mü hâlâ karar vermeye çalışıyorum.
Oh, that's a really good idea, grandma, but it's not really a fun thing.
Bu gerçekten iyi bir fikir büyükanne ama pek eğlenceli bir yer olmayacak.
I'm not feeling so good. It's a stomach thing.
Pek iyi değilim, midem rahatsız.
A good family business is not the same thing as a good family, Mr. Donovan.
İyi bir aile işletmesiyle iyi bir aile aynı şey değildir Bay Donovan.
You only gotta show'em a thing but once, and they do it as good as any white man.
Bir kere gösterdin mi beyaz adam kadar iyi yapıyorlar.
I know this thing's gonna sink, but I'm having a good time.
Bu geminin batacağını bilsem de harika vakit geçiriyorum.
Well, I did, but, uh, you do know there is such a thing as good bacteria, right?
Yıkadım ama bazı bakterilerin yararlı olduğunu biliyorsun değil mi?
Well, that's a good thing, right?
- Bu iyi bir şey, değil mi?
Liv : The good thing about being forced to listen to hours of a relationship show? It cuts down on the awkward silence after you've just done
İlişki şovunu saatlerce dinlemek zorunda kalmanın en iyi yanı muhtemelen kendi ilişkimi onarılamaz bir şekilde bozduktan sonraki sessizliği bir şekilde doldurmasıdır.
I don't know if that's a good or bad thing.
- Bu iyi mi kötü mü bilmiyorum.
a good man 115
a good day 29
a good person 24
a good idea 40
a good job 32
a good 105
a good friend 50
a good guy 27
a good one 144
good things 43
a good day 29
a good person 24
a good idea 40
a good job 32
a good 105
a good friend 50
a good guy 27
a good one 144
good things 43
good thing 87
things 422
thing 1205
thingy 49
things happen 87
things change 215
things will get better 22
things fall apart 17
things like 24
things to do 42
things 422
thing 1205
thingy 49
things happen 87
things change 215
things will get better 22
things fall apart 17
things like 24
things to do 42
things will change 18
things have changed 201
things could be worse 16
things are looking up 44
things are going well 18
things are great 27
things are changing 33
things are different 35
things are good 60
things like this 16
things have changed 201
things could be worse 16
things are looking up 44
things are going well 18
things are great 27
things are changing 33
things are different 35
things are good 60
things like this 16