A lot of work tradutor Turco
3,246 parallel translation
This thinking is a lot of work.
Bu düşünmek yordu beni.
We still have a lot of work to do before the recital.
Resitalden önce yapacak çok iş var.
Then we got a lot of work to do.
Güzel. Yapılacak çok iş var.
He put a lot of work into that.
Bayağı uğraşmış.
Then we celebrate, but right now we've got a lot of work to do.
Sonra da kutluyoruz, ancak şimdi yapılacak bir sürü işimiz var.
I have a lot of work to do here.
Burada yapacak dünya kadar işim var.
We still have a lot of work to do.
Hala yapacak çok işimiz var.
Maintenance is a lot of work.
Çok bakım işi var.
What do you mean a lot of work?
Hangi çok işten bahsediyorsun?
I have a lot of work to do.
Bir sürü yapacak işim var.
We have a lot of work left to do.
Yapacağımız bir çok iş var.
I put a lot of work and effort into that.
Ona bir sürü emek sarfettim.
Oh, hush, now. We have a lot of work to do.
Çok işimiz var.
I just got a lot of work to do now that the large-scale testing on my rig is almost done.
Ekipmanların geniş kapsamlı deneyi bittiği için yapacak çok işim var.
- You guys do a lot of work in Dubai? - Oh, please.
- Dubai'de çok işiniz oluyor mu?
We got a lot of work to do.
Yapacak çok işimiz var.
A lot of work went into this thing.
Bu şeye için bir sürü emek harcandı.
I have a lot of work to do before the reveal of the Harrods sneak peek tonight.
Bu akşamki Harrods sunumu üzerinde birçok işim var.
If that's an apology, it's gonna need a lot of work.
Eğer bu bir özürse, çok daha fazla çabalamalısın.
Now you could use a ramp, but that seems like a lot of work.
İsterseniz rampayı kullanabilirsiniz, ama bu biraz zahmetli görünüyor.
Seems like a lot of work when you could just unload a clip without denting your own ride.
Bu kadar uğraşıp, kendi arabasını çizmek yerine gidip sadece silahını boşaltabilirdi.
There's a lot of work.
Çok iş var.
We have a lot of work to do. Of course, take off my bald cap.
- Elbette, kel başlığımı çıkarayım.
But I suppose it must be a lot of work.
- Gerçi, eminim çok uğraş gerektiriyordur.
I mean, it's gonna take a lot of work, but I won't give up.
Bazı şeyleri düzeltmek zaman alacak tabii ama pes edecek değilim.
- I have a lot of work to do - after we close, so I don't think...
- Kapattıktan sonra yapmam gereken bir sürü işim var, bu yüzden gelemem.
Look, Ashley's put a lot of work into this, and it may not be you or even me, but given what my family's been through, can we just sit down with her for five minutes?
Bak, Ashley çok çaba harcadı. Sen veya benim için olmasa bile ailemin atlattığı bütün bunlardan sonra beş dakika onunla oturamaz mıyız?
I'm just in the middle of a lot of work right now.
Şu anda bir sürü işim var.
I think we've got a lot of work to do.
Sanırım burada yapacak çok işimiz var.
You guys have had a lot of work lately.
Son zamanlarda ikiniz de çok çalışıyordunuz.
Naomi, we have a lot of work to do.
Naomi, yapacak çok işimiz var.
You guys probably have a lot of work to do.
Büyük ihtimalle yapacak çok iş vardır.
I have a lot of work to do anyway!
Zaten yapacak bir sürü işim var!
It's a lot of work, but it's what I always wanted to do.
Yapacak çok iş var, ama hep yapmak istediğim buydu.
Granted, there's a lot of work ahead.
Önümüzde yapacak çok iş var.
Besides, Junior and Holly, that's a lot of work.
Hem Junior ve Holly'ye bakmak zahmetli.
Suddenly we had a lot of work in Gaza and the West Bank, and overseas, too,
Beklenmedik bir biçimde artık Batı Şeria ve Gazze'de ayrıca deniz aşırı ülkelerde de çok işimiz vardı.
I see a lot of this in the company where I work.
Ama ben çalıştığım şirkette böyle şeyleri çok görüyorum.
I used to do a lot of volunteer work, but lately I've slacked on it.
Ben de çok gönüllü çalışma yaptım ama son zamanlarda hep ektim.
Did a lot of good work at this desk.
Bu masada çok büyük işler başardın.
Well, you know, a little hard work and a lot of good timing.
Biraz çalışma, biraz da iyi zamanlama diyelim.
He put a lot of people out of work, he had tons of mistresses, he polluted this town.
Bir sürü kişiyi işten çıkardı, onlarca metres aldı, bu şehri kirletti.
You jack off to your own drawings of tits and pussies? That's a lot of work to get a nut off.
- Bir ömür sürer lan o.
Young man, all of us work a lot and get little rest.
Delikanlı, hepimiz çok çalışıyor ve az dinleniyoruz.
We do so much prep work and so much groundwork everything's on a deadline. It's a lot of fun.
Pek çok çalışma ve ön çalışma yapıyoruz her şeyin bir yetişme zamanı var.
I don't know, Jane. This looks like a whole lot of work.
Bilemiyorum Jane.
It took a lot of hard work to get a shot here.
Buraya gelebilmek için çok çalışmak gerekti.
The big lie we did, it not only got me a lot of mileage at work, but all of a sudden, my wife thinks I'm something special.
Söylediğimiz büyük yalan, yalnızca işimde büyük yarar sağlamadı karım birdenbire özel biri olduğumu düşünmeye başladı.
There was a Lot of arguing About How We Were going to do IT and how we were going to make it work.
Neyi nasıl yapacağımız üzerine ve nasıl üzerine çok fazla tartışma vardı.
I was doing a Lot of Fire work in Those days, and I HAD the Special Suits All this stuff and for full Envelop Fire, but a partial is basically, you know, a safe Pretty, Pretty Easy one to do.
O zamanlar çok sayıda ateş işi yapıyordum, ve özel giysilerim vardı hepsi büyük bir yangın için fakat küçük parçalı olan daha güvenli daha kolaydı yapmak için.
Some of those girls you work with seem like a whole lot of fun.
Birlikte çalıştığın kızlardan bazıları.. ... oldukça eğlenceli görünüyorlar.