A second ago tradutor Turco
359 parallel translation
It was there a second ago! Ten miles to the northwest.
Bu şey bir saniye önce oradaydı.
Oh, it was ticking just a second ago.
Oh, tam biraz önce tik tak yapıyordu.
Talking about you a second ago.
Bir saniye önce senden bahsediyorduk.
It's a little odd, sir, because... just a second ago you said Mr Winters had been shot in the back.
Şey, yeşim taşı konusunda bir şey bilmiyorum. Şey, ben de öyle. Fakat profesyonel bir hırsız bilebilir.
Damn, he was there a second ago.
Kahretsin, bir saniye önce oradaydı.
Your paper was blank a second ago.
Demin kâğıdın bomboştu.
I saw him a second ago.
Birkaç saniye önce gördüm kendisini.
The one that was here, just a second ago.
Demin burada duran kitabı.
He was just behind me a second ago.
- Bir saniye önce arkamdaydı.
no, no. just a second ago, he said my name- - marsha.
Hayır, hayır. Bir saniye önce adımı söyledi - - Marsha.
it was there a second ago.
- Bir iki saniye önce oradaydı.
She was just here a second ago.
Biraz önce burada ydı.
I could've sworn I left it here a second ago.
Bu şeyi burada bıraktığıma yemin edebilirim.
Did your wife just call a second ago?
- Az önce karınız aramadı mı?
HE WAS JUST HERE A SECOND AGO.
Az önce buradaydı.
Well, he was standing right over there a second ago.
Az önce şu tarafta duruyordu.
Just a second ago, there were four.
Bir saniye önce dört kişiydiler.
- He was right here a second ago.
- Bir saniye önce buradaydı.
You swore you would kill me a second ago.
Bir saniye önce beni öldüreceğine yemin ettin.
I didn't think I could feel worse than I did a second ago.
Kendimi daha kötü hissedeceğimi düşünmemiştim.
Just a second ago.
- Öyle mi dedi? - Adam duydum dedi ya.
A second ago, I knew who I was.
Bir saniye önce kim olduğumu biliyordum.
It seems like we were here just a second ago.
Sanki bir saniye önce de buradaymışız gibi geliyor.
- You were a second ago.
- Az önce öyleydin.
- Yeah, I fed it to Barney just a second ago.
- Evet, az önce makineye attım.
- Were you here a second ago?
- Az önce burada mıydın?
No, just a second ago, you said Little Joey
Hayır, az önce küçük Joey dedin.
Boy, a second ago you couldn't wait to get off this plane.
Oğlum bir saniye önce çıkmak için sabırsızlanıyorsun.
He Was Just There A Second Ago.
Biraz önce oradaydı.
It's a very weak signal, but I'd swear it wasn't there a second ago, sir.
Zayıf bir sinyal. Menzilini alamadık ama bir saniye önce orada değildi.
How do you think you know that person you were a second ago is the same person you are now?
Bir saniye önceki kişiyle şu anda olduğun kişinin aynı olduğunu nereden bilebilirsin ki?
A second ago, Eddie.
Bir saniye önceydi Eddie.
A second ago you said he was on the other line.
Az önce diğer hatta olduğunu söylediniz.
I wanted to do that, untill a second ago.
Bir saniye önce bunu yapmaya niyetlenmiştim.
A second ago I was on fire.
Bir dakika önce yanıyordum.
He was just here a second ago.
Bir saniye önce buradaydi.
I called a second ago.
Az önce aradım.
Well, it was there just a second ago.
Az önce oradaydı.
He was just here a second ago.
Kendisi de az önce buradaydı.
You spoke very clearly about it a second ago.
Az önce hastalığın hakkında çok açık konuştun.
- It just ran by here a second ago!
— Bir saniye önce buradan geçti.
That's all you ever meant to me... until a minute ago... when I couldn't fire that second shot.
Benim için tek anlamın buydu, bir dakika öncesine kadar. İkinci atışı yapamayıncaya kadar.
Two years ago I plucked him from a police beat on a second-rate paper in a third-rate city.
Bayan Shannon, görünüşe göre, hala benim senin evine bakan biri olduğumu düşünüyor. Şaşırmadım.
I had a shop up until two years ago in New York on Second Avenue.
2 yıl önceye kadar New York İkinci Cadde'de dükkanım vardı.
Linda, first of all, I'm not your answering service, second of all, somebody named Greg or Craig called you just a little while ago.
Linda, ben senin telesekreterin değilim ve seni biraz önce Greg ya da Craig adında biri aradı.
The happiest day of my life was three Sundays ago... when the Saints- - four and a half point favorites... only up by three- - kicked a meaningless field goal... at the last second to cover the spread.
Hayatımın en mutlu günü 3 Pazar önceydi... Saint`ler 4,5 puanla favoriyken... 2 nci çeyrekte... sahaya yayılarak... 3 tane anlamsız gol vuruşu yaptılar.
It didn't look like it a couple of minutes ago...,... but this is my second lucky day in a row.
Birkaç dakika öncekine benzemiyor ama bu sıradaki ikinci şanslı günüm.
I had the first verse a while ago but I just got that second one just a couple hours ago.
İlk kıtayı bir süre önce yazmıştım ama ikinci kıtayı yeni yazdım. Birkaç saat önce.
Now, second of all... Look, I just became a politician a few days ago.
Ve ikincisi ben sadece birkaç gün önce siyasetçi oldum.
The timing of the event is to the second... including the event that Dr. Jackson experienced a few hours ago!
Olayın zamanlaması saniyesi saniyesine... Dr. Jackson'ın birkaç saat önce yaşadığıyla tutuyor!
15 hours ago a joint fbi / ClA task force assembled to capture Jacob Steven Haley, second-in-command of the group known as New Spartans.
15 saat önce FBI-CIA işbirliği, Spartan olarak bilinen milis kuvvetlerinin ikinci adamı Jacob Steven Haley'i yakalamak için toplandı.