A secret tradutor Turco
15,269 parallel translation
And I think that something is a secret way out of this dump.
Ve o sakladığı şeyin bu çöplükten kurtulmanın bir yolu olduğuna inanıyorum.
You've never heard of a secret council?
Gizli konseyi hiç duymadın mı?
There's a secret council, Alfred.
Gizli bir konsey var Alfred.
A secret council that runs everything in Gotham.
Gotham'da her şeyi yöneten gizli bir konsey.
So, if we're gonna start a secret office on the roof, we need equipment.
Çatıda gizli bir ofis başlatacaksak, ekipmanlara ihtiyacımız var.
A secret FBI meet up?
Gizli FBI toplantıları mı?
He's lined up Benson and Stein and the rest of the Board in a secret deal.
Benson ve Stein'la kurulunun geri kalanıyla gizlice anlaşmış.
It's a secret, mummy.
Bu bir sır, anne.
I'm walking around with a secret he should know.
Öğrenebileceği bir sırla beraber etrafında dolanıyorum.
You said that you keep a secret file on everybody at school. I need the one you got on Amanda Snodgrass, so...
Elinde, okuldaki herkesin gizli bir dosyasını tuttuğunu söylemiştin ya Amanda Snodgrass için olanından istiyorum ben de.
- It's a secret.
- Bir sır.
She has a room full of my childhood possessions in her house, behind a secret doorway in a bookcase.
Evinde çocukluğumdan kalma eşyalarla dolu bir odası var kitap dolabındaki gizli kapının arkasında.
Well, he said this room has access through a secret doorway in a bookshelf.
Dediğine göre odaya kitap dolabındaki gizli kapının arkasından ulaşılabilirmiş.
Fight fire with fire. So we got ourselves a secret weapon.
"Ateşe ateşle karşılık verin." O yüzden biz de kendi gizli silahımızı yarattık.
Our engagement will remain a secret.
Nişanlılığımız sır olarak kalacak.
You're keeping a secret to save his life and if it keeps the lad from running off in a blind fury only to meet his maker at the end of a rope,
Hayatını kurtarmak için sır tutuyorsun. Hele ki yalnızca bir ipin ucundaki failiyle karşılaşmak için delikanlının kör bir öfkeyle kaçıp gitmesini engelliyorsa.
That separation rests entirely on our existence remaining a secret.
Onlardan ayrı kalmamız sadece sır olarak kalmamızla mümkün.
Jack and the cache are to be moved aboard a secret caravan to a ship waiting somewhere off the southern coast.
Jack ve zula güney kıyısında bekleyen bir gemiye... gizlice götürülecek.
Jack and the cache are to be moved aboard a secret caravan.
Jack ve zula yurt dışına gizli bir karavan ile götürülecek.
A secret caravan to move Rackham to a secret transport, and no one knows about this but you.
Gizli bir karavan Rackham'ı gizli bir gemiye götürecek ve bunu sende başka kimse bilmiyor.
Or is that a secret?
Yoksa bu bir sır mı?
It's just you and your friends have, like, a secret history that I'm not a part of, with the nicknames and the undead lumberjack.
- Sadece, sen ve arkadaşların takma isimli ve ölü bir oduncu olan gizli bir geçmişe sahipmişsiniz.
Oh! Can you let you in on a secret?
- Size bir sır vereyim mi?
- I know I can keep a secret.
- Sır tutabilirim.
You've got a secret.
Bir sırrın var.
It's hard to imagine, in 2016, that Sanjay had to keep his lifestyle preferences a secret.
Yıl olmuş 2016 ama Sanjay'in hayat tercihlerini gizlemek zorunda kalması inanılmaz.
And you kept it a secret.
- Ama sen bunu gizledin.
You just gotta promise to keep it a bit of a secret.
Ama bunu sır olarak saklayacağına söz vermen gerek.
$ 245,000 dollars in a secret trap, federal wire tap on his phone, a terrorism task force, and a murder that "doesn't matter."
Gizli bölmesinden 245 bin dolar çıkıyor. Federaller telefonunu dinliyor. Terörizmle ilgili kurulan birim takip ediyor... ama adam'önemsiz'öyle mi?
Mrs. Parikh, can you keep a secret?
Bayan Parikh, sir tutabilir misiniz?
Can you keep a secret?
Sır tutabilir misin?
See, I was thinking, once all this is over and Will's back and you're not a secret anymore, my parents can get you an actual bed for the basement.
Diyorum ki, bu iş bitince Will dönünce, sen de artık bir sır olmayınca bizimkiler sana bodrumda bir yatak verir.
Can you keep a secret?
- Sır tutabilir misin?
Hey, this has gotta be a secret.
Hey, bu bir sır olacak.
- I know a secret spot.
- Gizli bir yer biliyorum.
I have a secret stalker account.
Gizli takip heasbım var.
I know how to keep a secret.
Sır tutulacağını biliyorum.
It's a game. A secret.
Bir oyun... bir giz.
The only thing I've accomplished so far is to keep our strategy a secret, but that ends when the defense starts.
Şimdiye kadar başardığım tek şey stratejimizi bir sır olarak tutmaktı ama savunma başlayınca bu da sona erecek.
I'm gonna stand you up now, and you're gonna give us a tour of your secret lab.
Şimdi kalkacaksın ve bize gizli laboratuvarını göstereceksin.
These technicians are part of a special division, top secret.
Bu teknisyenler, çok gizli bir özel birime dahildirler.
Yeah. Yeah. You know the secret of a really good intelligence operation?
Çok başarılı gizli operasyonların sırrı nedir biliyor musun?
The pirates, for as long as they draw breath, could and would for a profit compromise that secret.
Korsanlar nefes aldığı sürece bu sırrı ortaya çıkarmaktan fayda sağlayacaklar.
I held a number of potential routes secret before settling upon this one so that even if the secrets were compromised, anyone intending to hit us would be more than likely in possession of the wrong route.
Bu yola karar vermeden önce olasılıkları inceledim ve bu yüzden sırlar ortaya çıksa bile bize saldırmaya hazırlanan her kim olursa olsun..... muhtemelen yanlış yolda olacak.
And you believe there's a plot underway to attack this secret caravan... a plot that somehow involves Captain Flint, whom everyone saw sail into open water hours ago.
Bu gizli karavana bir saldırı düzenleneceğini düşünüyorsun bu olaya bir şekilde Kaptan Flint de dahil ki herkes onun saatler önce denize açıldığını gördü.
She probably went her entire career trying to keep that a carefully guarded secret.
Muhtemelen tüm kariyeri boyunca gitti. Bunu dikkatli bir şekilde saklı tutmaya çalışıyorum.
Gupta's a Marathi word. It means "secret."
"Gupta" Marathi dilinde "sır" demek.
- This is a top secret facility, Mr. Olsen.
Burası üst düzey gizlilikte bir merkez.
Like you know a juicy secret.
Çekici bir sırrın varmış gibi.
I'll tell you a little secret.
Sana bir sır söyleyeceğim.
We are here to shed light on what occurred on magazine hill, not to make public the internal functions of a government institution whose activities might be confidential, perhaps even secret.
Cephanelik Tepesi'nde olanlara ışık tutmak için buradayız, bir devlet kurumunun mahrem hatta belki de gizli iç işleyişini kamuya açıklamak için değil.
a secretary 18
secret 238
secrets 112
secretary 332
secretive 39
secretly 79
secret mission 16
secrets and lies 25
secretary of state 33
secret service 148
secret 238
secrets 112
secretary 332
secretive 39
secretly 79
secret mission 16
secrets and lies 25
secretary of state 33
secret service 148