A word of advice tradutor Turco
281 parallel translation
A word of advice : Cross the street if you see me coming, and quick.
Sana bir tavsiyede bulunayım, beni bir daha görürsen hemen kaç.
I'd like to give you a word of advice.
Size bir tavsiyede bulunmak isterim.
I wanted to give you a word of advice.
Sana bir nasihat vermek istiyorum.
May i be permitted as a friend to give you a word of advice, mr. Leyden?
Bir dost olarak size bir tavsiyede bulunabilir miyim, Bay Leyden?
- Do you want a word of advice?
- Bir tavsiye ister misin?
From me to you, a word of advice...
Benden sana bir tavsiye.
If you'll take a word of advice from an old friend... you'd better not talk like that to everybody.
Ve eski bir dostun olarak sana bir tavsiyede bulunmak istiyorum. Böyle şeyleri herkesle konuşmasan iyi edersin.
I would like a word of advice from you.
Sizden bana tavsiyede bulunmanızı istiyorum.
- But if I may give you a word of advice...
- Ama istersen sana bir tavsiye vereyim...
Biscuit... let me give you a word of advice, my boy.
Bisküvi... sana bir tavsiye vereyim, evlat!
Surely I can give him a word of advice.
Ona birkaç tavsiyede bulunacağım.
Do you mind if I give you a word of advice Joe?
Sana bir tavsiye vermemin sakıncası var mı Joe?
Frankly, I'd love to be able to offer a word of advice.
Doğrusu tavsiye anlamında bir şeyler söylemek isterdim.
But might I be permitted to give you a word of advice.
Ama sana birkaç konuda öğüt vermeme izin ver.
A word of advice.
Bir tavsiye vereceğim.
A word of advice, young man :
Sana bir tavsiye genç adam :
A word of advice.
- Bir tavsiye.
A word of advice.
Tavsiyem olsun.
A word of advice, doc.
Benden size tavsiye doktor.
Madam... will you permit an entire stranger... to serve you... with a word of advice and warning... which self-interest prevents others from saying?
Hanımefendi... beni hiç tanımıyorsunuz, ama size yardım etmeme... izin verirseniz... bir tavsiyede ve uyarıda bulunacağım. Başkaları menfaatleri nedeniyle bunları söyleyemez.
''When you go to get a word Of advice from the fat little pastor
" Küçük şişman papaza, öğüt almaya gidersin
Oh, mes petite! A word of advice.
Size bir tavsiye :
A word of advice, young man.
Sana bir tavsiye, genç adam.
- May I give you a word of advice?
- Sana bir nasihat vereyim mi?
- Can I give you a word of advice?
- Bir tavsiyede bulunabilir miyim? - Nedir?
A word of advice.
Sana bir tavsiye.
A word of advice.
Sana bir öğüt.
- A word of advice, Nigel.
- Bir nasihat, Nigel.
And he sends the same to you Mr. Wilson and a word of advice...
O da size teşekkürlerini bildiriyor Bay Wilson. Ve de bir tavisye :
May I give you a word of advice?
Sana bir öneride bulunayım mı?
But, Rayner, let me give you a word of advice.
Fakat, Rayner, sana bir şey söylememe izin ver.
Mr. Martone, a word of advice :
Bay Martone, size bir öğüt vereyim :
Want a word of advice?
Bir tavsiye ister misiniz?
A word of advice, which of course you may ignore, but... it is honestly intended... and a request...
İki şey söyleyeceğim, ilki bir öğüt, ki bunu dikkate almayabilirsiniz... ama samimiyetle söylenmiştir... ve bir rica...
Here's a word of advice, cutie.
Sana bir tavsiyem olacak cici kız.
Let me give you a word of advice :
Sana bir tavsiyem var.
Let me give you a word of advice, okay?
Sana bir tavsiye vereyim :
A word of advice.
Sana küçük bir nasihat, arkadaşım :
It seems unfair, I agree, but a word of advice.
Haksız göründüğünü kabul ediyorum, ama benden sana tavsiye.
A word of advice.
Size bir tavsiye.
A word of advice, mac.
Bir tavsiye.
I have a word of advice.
Bir tavsiyem olacak.
A word of advice for you
Sana bir tavsiye.
A word of advice, Mr. NeeIix.
Bir tavsiye Bay Neelix.
When you saw Lambert on the street, you made him the personification... of every handout, every word of advice, and in a rage you shot him.
Lambert'i caddede gördüğünde, onun her sadakasını, her öğüdünü kişileştirdin ve öfke içinde onu vurdun.
"You made him the personification... of every handout, every word of advice, and in a rage you shot him."
"Onun her sadakasını, her öğüdünü kişileştirdin ve öfke içinde onu vurdun."
- Let me give you a word of advice, Lili.
Sana bir tavsiye vereyim, Lili.
I have a deep regard for your opinions and your enthusiasm but let me, as an old man, give one word of advice at parting :
İstek ve görüşlerinize büyük bir saygı duyuyorum. Fakat izin verin bana, yaşlı bir adam olarak bir parça öğüt vereyim.
And, Jimmy, a word of advice now that you've retired from the field :
Ve Jimmy, benden bir öğüt. Artık sahada olmayacaksın.
I got two pieces of advice for you, small fry... never believe a word anyone says... and never rob a store with a loaded gun.
Sana iki nasihatim var, ufaklık kimsenin lafına kanma ve dolu bir silahla asla mağaza soyma.
A word of advice.
Bu bir öneri.