A word tradutor Turco
25,671 parallel translation
I couldn't understand a word he said.
Söylediklerinin tek kelimesini bile anlayamadım.
Can you put in a word for me with the director?
- Yönetmene benden bahseder misin?
A word.
Konuşalım.
There's a word for when you lose your parents. It's "orphan."
Ailenizi kaybettiğinizde sizi tanımlayacak bir kelime vardır.
And there is a word for when you lose your spouse. It's "widow" or "widower."
Hayat arkadaşınızı kaybettiğinizde kullanılan kelime de "dul" dur.
There's a word for what you just did, Stan. Entrapment.
Şu yaptığın şeyin bir adı var Stan tuzak derler buna.
No, Tucker, please, don't say a word.
Olmaz Tucker, lütfen tek kelime etme.
Can I get a word with you for a moment?
Seninle biraz konuşabilir miyiz?
You can't trust a word that he says.
Onun dediği tek bir kelimeye bile güvenilmez.
Uh, Milly? A word?
Milly, konuşabilir miyiz?
I need a word.
Konuşmamız lazım.
This is not a word I use, but cute.
Bu kullandığım bir kelime değil ama şirin işte.
I'd like to have a word with you.
Seninle konuşmak istiyorum.
No, not a word.
- Hayır, tek kelime dahi etmedim.
Could I have a word, Dr. Leveau?
Biraz konuşabilir miyiz, Dr. Leveau?
You mean that I can't get a word in edgewise?
Bir şey söylemeye fırsatım olamamasını mı kastediyorsun?
And why on Earth would I believe a word you say?
Peki, senin ağzından çıkanlara neden inanacağım?
And because you were trained to sit tight and not say a word, then you'll probably be kicked loose by dawn because that's where our current administration makes all of us act.
Ve çeneni kapalı tutup tek kelime etmemen konusunda eğitildiğin için de muhtemelen şafak sökene kadar dayak yiyip, hırpalanacaksın. Güvenlik birimleri harekete geçmemiz konusunda gerekli adımları atmış durumda.
Not a word.
Tek kelime etmedi.
I better go have a word with the doctor.
Doktorla konuşmalıyım.
Can I have a word?
Biraz konuşabilir miyiz?
Charles, can I have a-a word alone with Delphine?
Charles, Delphine'le biraz yalnız konuşabilir miyim?
So, jurisdiction, you understand, is no more than a word to me.
O yüzden, "yetki", sizin de anlayacağınız üzere benim için bir kelimeden fazlası değil.
I need a word.
Konuşmamız gerek.
Every day, I come home from school, waiting for this bird to say a word.
Her gün, okuldan eve dönüp o kuşun konuşmasını beklerdim.
Not a word.
Tek bir kelime bile.
So she runs from her family, disappears without a word.
şimdi, kız ailesinden kaçıyor, tek kelime etmeden kayboluyor.
I was hoping I could have a word with you, if that's OK?
Müsaitseniz sizinle bir şey konuşmak istiyorum.
No-one here believes a word you say.
Kimse söylediklerine inanmıyor artık.
And at one point during those discussions, he said to a number of his aides, you know, I have some concerns because once word of this gets out, and eventually he knew it would get out,
Bu toplantılardan birinde bazı çekincelerini dile getirdi. "Biliyor musunuz, bazı endişelerim var."
Would your father still be willing to put in a good word for me at Condé Nast?
Baban benim için Condé Nast'le konuşmaya hâlâ gönüllü müdür? - Tabii ki.
We work best in a hive, buzzing around each other, making word honey.
Kovan şeklinde iyi çalışıyoruz, etrafta vızıldayıp söz balı üretiyoruz.
Now I'm a guy who snipes at his girl and uses the word "oops."
Artık sevgilisine laf sokup "Tüh" diyen biriyim.
Your review of The Jungle Book took a 20,000-word detour into the history of African colonialism.
Doyle, Orman Çocuğu eleştirin 20 bin kelimelik bir sapmayla Afrika sömürgecilik tarihine giriyordu.
So you'd put a good word in for me, then?
Kullanabileceğim daha iyi kelimelerin var mı?
I want a safety word.
Güvenli kelime belirlemek istiyorum.
But there is no word for when you lose a child.
Ama çocuğunu kaybetmenin karşılığı bir kelime yoktur.
- Thane's always been a man of his word.
Thane hep sözünün bir adam oldu.
ROMAN : So you're saying she's a... [Russian word]
Yani diyorsun ki, o bir...
And if it brightens your work experience, maybe you'll put in a good word with Millicent for me.
İş deneyimini arttırabildiysem Millicent'a benimle ilgili bir iki güzel söz söyleyebilirsin belki.
I left word for a sister who lives there.
Orada yaşayan kardeşine mesaj gönderdim.
You know, an hour ago, I was throwing back tequila, celebrating the three lines I got into a 10,000-word speech.
Bir saat önce tekila içiyor, 10.000 kelimelik konuşmadaki 3 satırlık yerimi kutluyordum.
I'm a man of my word, Henry.
Ben sözünün eri bir adamım Henry.
Bravery... is just a fancy word for stupid.
Cesurluk sadece aptallar için süslü bir kelimedir.
You do know that the second you step foot in your new clinic and use one word of our protocol or attempt to treat any of our patients or publish a book using any of our research, we will come after you, Nancy,
Yeni kliniğine adım atıp bizim protokolümüzü kullandığın an ya da hastalarımızı tedavi etmeye yeltendiğinde ya da herhangi bir araştırmamızı kullanarak kitap yayınlandığında peşinden geleceğimizi biliyorsun Nancy.
NOW, IF YOU COUNT THE LETTERS IN EACH WORD, YOU GET A HEXADECIMAL CODE WHICH CAN THEN BE TRANSLATED INTO CHARACTERS.
Her kelimedeki harfleri sayarsak karakterlere çevirilebilecek on altılık kod elde ediyoruz.
This, for lack of a better word, is life. Okay.
Daha iyi bir kelime bulamadığımdan söylüyorum hayat, burada.
I'm about to use a really terrible word.
Çok kötü kelimeler kullanmak üzereyim.
I was hoping we could have a private word.
Özel konuşabilmeyi umuyordum.
Send word once you've arrived in Edinburgh.
Edinburg'a vardığında bana haber gönder.
How can you take the word of a madman over mine?
Deli bir adamın sözlerine benden daha fazla nasıl inanırsın?
a word to the wise 16
a word of advice 85
a word with you 29
word 592
words 313
wordy 22
words to live by 22
word travels fast 36
word up 25
words like 23
a word of advice 85
a word with you 29
word 592
words 313
wordy 22
words to live by 22
word travels fast 36
word up 25
words like 23