Word of advice tradutor Turco
451 parallel translation
If I might offer you one small word of advice... give up starting things you're not prepared to finish.
Ufak bir tavsiye vermem gerekirse bitirmeye hazır olmadığınız işlere başlamaktan vazgeçin.
A word of advice : Cross the street if you see me coming, and quick.
Sana bir tavsiyede bulunayım, beni bir daha görürsen hemen kaç.
I'd like to give you a word of advice.
Size bir tavsiyede bulunmak isterim.
I wanted to give you a word of advice.
Sana bir nasihat vermek istiyorum.
May i be permitted as a friend to give you a word of advice, mr. Leyden?
Bir dost olarak size bir tavsiyede bulunabilir miyim, Bay Leyden?
- Do you want a word of advice?
- Bir tavsiye ister misin?
From me to you, a word of advice...
Benden sana bir tavsiye.
When you saw Lambert on the street, you made him the personification... of every handout, every word of advice, and in a rage you shot him.
Lambert'i caddede gördüğünde, onun her sadakasını, her öğüdünü kişileştirdin ve öfke içinde onu vurdun.
"You made him the personification... of every handout, every word of advice, and in a rage you shot him."
"Onun her sadakasını, her öğüdünü kişileştirdin ve öfke içinde onu vurdun."
If you'll take a word of advice from an old friend... you'd better not talk like that to everybody.
Ve eski bir dostun olarak sana bir tavsiyede bulunmak istiyorum. Böyle şeyleri herkesle konuşmasan iyi edersin.
I would like a word of advice from you.
Sizden bana tavsiyede bulunmanızı istiyorum.
- But if I may give you a word of advice...
- Ama istersen sana bir tavsiye vereyim...
Biscuit... let me give you a word of advice, my boy.
Bisküvi... sana bir tavsiye vereyim, evlat!
Surely I can give him a word of advice.
Ona birkaç tavsiyede bulunacağım.
One word of advice, Mr. Pontmercy.
Bir tavsiye Mösyö Pontmercy.
Do you mind if I give you a word of advice Joe?
Sana bir tavsiye vermemin sakıncası var mı Joe?
Frankly, I'd love to be able to offer a word of advice.
Doğrusu tavsiye anlamında bir şeyler söylemek isterdim.
Can I give you just one word one word of advice?
Sana kısa bir tavsiyede bulunabilir miyim?
But might I be permitted to give you a word of advice.
Ama sana birkaç konuda öğüt vermeme izin ver.
A word of advice.
Bir tavsiye vereceğim.
A word of advice, young man :
Sana bir tavsiye genç adam :
A word of advice.
- Bir tavsiye.
A word of advice.
Tavsiyem olsun.
One last word of advice, young lady.
Sana son bir tavsiyem var, genç bayan.
I have a deep regard for your opinions and your enthusiasm but let me, as an old man, give one word of advice at parting :
İstek ve görüşlerinize büyük bir saygı duyuyorum. Fakat izin verin bana, yaşlı bir adam olarak bir parça öğüt vereyim.
A word of advice, doc.
Benden size tavsiye doktor.
Madam... will you permit an entire stranger... to serve you... with a word of advice and warning... which self-interest prevents others from saying?
Hanımefendi... beni hiç tanımıyorsunuz, ama size yardım etmeme... izin verirseniz... bir tavsiyede ve uyarıda bulunacağım. Başkaları menfaatleri nedeniyle bunları söyleyemez.
''When you go to get a word Of advice from the fat little pastor
" Küçük şişman papaza, öğüt almaya gidersin
Oh, mes petite! A word of advice.
Size bir tavsiye :
A word of advice, young man.
Sana bir tavsiye, genç adam.
- May I give you a word of advice?
- Sana bir nasihat vereyim mi?
- Can I give you a word of advice?
- Bir tavsiyede bulunabilir miyim? - Nedir?
A word of advice.
Sana bir tavsiye.
A word of advice.
Sana bir öğüt.
- A word of advice, Nigel.
- Bir nasihat, Nigel.
And he sends the same to you Mr. Wilson and a word of advice...
O da size teşekkürlerini bildiriyor Bay Wilson. Ve de bir tavisye :
May I give you a word of advice?
Sana bir öneride bulunayım mı?
But, Rayner, let me give you a word of advice.
Fakat, Rayner, sana bir şey söylememe izin ver.
Mr. Martone, a word of advice :
Bay Martone, size bir öğüt vereyim :
Want a word of advice?
Bir tavsiye ister misiniz?
A word of advice, which of course you may ignore, but... it is honestly intended... and a request...
İki şey söyleyeceğim, ilki bir öğüt, ki bunu dikkate almayabilirsiniz... ama samimiyetle söylenmiştir... ve bir rica...
Here's a word of advice, cutie.
Sana bir tavsiyem olacak cici kız.
Only one word of advice.
Tek bir tavsiyem var.
My final word of advice is this, Francis.
Sana son tavsiyem şu Francis.
One little word of advice, okay?
Küçük bir tavsiye, olur mu?
- Helen, word of advice...
- Bir tavsiye Helen...
Let me give you a word of advice :
Sana bir tavsiyem var.
Word of advice :
Bir tavsiye :
Let me give you a word of advice, okay?
Sana bir tavsiye vereyim :
- Let me give you a word of advice, Lili.
Sana bir tavsiye vereyim, Lili.
And, Jimmy, a word of advice now that you've retired from the field :
Ve Jimmy, benden bir öğüt. Artık sahada olmayacaksın.