Ain't that the truth tradutor Turco
157 parallel translation
Warden, you know that it ain't the truth.
Müdür Bey, onun doğru olmadığını biliyorsun.
Uh, ain't that the truth, boys?
Öyle değil mi çocuklar?
A-seeing how you weren't there. Well, the Book says so. And there ain't nothing written in the Book that ain't the truth.
Kitap öyle diyor ve kitapta gerçek olmayan hiçbir şey yazılmamıştır.
Ain't that the truth now.
Bir gün o da olacak.
Ain't that the truth?
Doğru değil mi?
Ain't that the truth?
Gerçek bu, değil mi?
Doggone it, if that ain't the truth.
Doğru değilse adam değilim.
Ain't that the truth, man?
Doğru değil mi, dostum?
Ain't that the awfful, bloody truth?
Bunun da gerçek olması kötü değil mi?
But that ain't the whole truth.
Ama tüm gerçek bundan ibaret değil.
Ain't that the truth, boys?
Bu doğru değil mi çocuklar?
Ain't that the truth.
İşte tüm gerçek bu.
Ain't that the truth?
Gerçek değil mi?
Ain't that the truth.
Doğru değil mi?
Ain't that the truth?
Bu doğru değil mi?
Ain't that the truth.
- Gerçek bu değil mi?
- Ain't that the truth.
- Onlar gerçek değil mi.
Ain't that the truth, baby?
Doğru değil mi bebek.
Ain't that the truth?
Öyleydi, değil mi?
- Ain't that the truth!
- Gerçek bu değil mi?
Ain't that the truth?
Bak bu çok doğru.
Ain't that the truth?
- Doğru. - Ben Norma ile birlikteydim.
Ain't that the truth, Ruth.
Doğru olmasa da, dürüst.
Ain't that always the truth.
Bu her zaman için doğru değil mi?
Ain't that the truth, boy.
Bu doğru değil, evlat.
Ain't that the truth?
Gerçek bu değil mi?
- Ain't that the truth?
- Gerçekten de doğru değil mi?
Ain't that the fuckin'truth.
Bu lanet olası bir gerçek.
Ain't that the truth.
Bu doğru değil mi?
- Ain't that the sad truth.
- Ne acı bir gerçek değil mi.
- Ain't that the truth.
- Değil mi?
- Ain't that the truth.
- Bu doğru değil.
Well, ain't that the truth.
Olabilir.
Ain't that the truth?
Hep öyle olmuyor mu?
But that shit ain't the truth.
Ama gerçek bu değil.
- Ain't that the truth!
- Hakikat bu değil!
Ain't that the truth?
Bu gerçek mi?
Ain't that the truth?
Haklısınız.
- ain't that the truth.
- Gerçek bu değil mi?
- Ain't that the fuckin'truth!
- Bu konuda kesinlikle haklısın.
Ain't that the truth?
Gerçek de bu değil mi?
Ain't that the truth?
İşte bu doğru!
Ain't that the truth!
Doğru değil mi ya!
That's cool. The truth is... I ain't got nothing better to do...
Bana paranın yerini söylemesen de olur.
- Ain't that the truth?
- Gerçekten de öyle.
# It ain't all good # # And that's the truth #
- Merhaba Louise.
- Ain't that the truth.
Doğru değil mi?
But that patch thing ain't ever gonna happen for you because the truth is, nobody in this town even knows you exist!
Ama kokart mokart alamazsın çünkü kimse senin yaşadığını bile bilmiyor!
Ain't that the goddamn truth.
Gerçek te bu değil mi.
Ain't that the truth? Look, son, I'm trying to be on your side.
Bak evlat, ben senin tarafında olmaya çalışıyorum.
Ain't that the truth?
Doğru söze ne denir.
ain't that a bitch 25
ain't that something 29
ain't that right 243
the truth is out there 16
the truth will set you free 17
the truth 1031
the truth hurts 29
the truth is 1715
the truth will come out 23
the truth of the matter is 23
ain't that something 29
ain't that right 243
the truth is out there 16
the truth will set you free 17
the truth 1031
the truth hurts 29
the truth is 1715
the truth will come out 23
the truth of the matter is 23
the truth is that 24
the truth about what 27
the truth was 16
ain't 24
ain't we 70
ain't no 17
ain't he 136
ain't it 576
ain't you 305
ain't they 72
the truth about what 27
the truth was 16
ain't 24
ain't we 70
ain't no 17
ain't he 136
ain't it 576
ain't you 305
ain't they 72