All you can eat tradutor Turco
521 parallel translation
- A third and all you can eat.
- Üçüncü ve tüm yemek olabilir.
All you can eat.
Hepsini yiyebilirsin.
$ 5 a week and all you can eat.
Haftada 5 dolar ve istediğin kadar çöp.
And for the gentleman? - All you can eat!
Açık büfe.
Eat all you can. Be a glutton.
Yiyebildiğiniz kadar yiyin.
Eat a lot, you can eat all of it
Çok ye, hepsini yiyebilirsin.
You can eat all you want there.
Orada her istediğini yiyebilirsin.
We're going to open the doors of Skull... and ask you all to come in and eat and drink the finest food and liquor... that money can buy.
Skull Çiftligi'nin kapilarini açip... paranin satin alabilecegi en iyi yiyecek ve içecekleri sunmak üzere... sizi davet edecegiz.
Dad sent me for you so we can all eat together.
Babam seni bulmamı istedi, beraber yemek yiyecekmişiz.
Groundhog, blue potatoes and all the alkali salt you can eat!
4 yıl boyunca bir tek Kızılderili bile bu topraklara yaklaşmaya cesaret edemedi.
Yeah, they say it's the most important meal you can eat in the morning. - But I don't eat breakfast all the time.
Günün en önemli öğünü ama ben yemiyorum.
- You'll get all the barbecue you can eat.
- Sınırsız et var.
A nice roof under your feet, rain a-face at night... all the grass you can eat.
Ayaklarının altında bir çatı, geceleri yüzünde yağmur yediğin ot önünde yemediğin arkanda.
I mean you can't eat raw meat all the time.
Demek istedim ki, hep çiğ et yemedin, ha?
But even if we never have anything to eat at all you can't afford all those other things.
Hiçbir şey yemesek bile o ilaçları alamayız.
Grab all you can to eat.
Kahvaltının sırası değil.
You can eat shit for all I care, Miss Sandstone... or eat anything that you like or do anything that you like.
Bu söylediklerimin üzerine gidip bok yiyebilirsiniz, Bayan Sandstone... ya da hoşunuza giden bir şey yiyebilir veya ne isterseniz yapabilirsiniz.
And then you can eat and eat and eat... all the eggs you ever want.
Ve orada istediğin kadar.. yumurtayı yiyebilirsin.
- Can you get me something to eat? All right.
- Bana yiyecek bir şeyler getirebilir misin?
You can eat all you like and lead a pleasant life.
Sevdiğin herşeyi yiyebileceksin ve iyi bir hayatın olacak.
"Yeah, you can tell yourself to watch TV all day, go to lunch with friends, eat what you want or go to big parties or movies with Dad."
Ben annemim. Ben Annabel'im. Selam, anne.
'Hey, y'all think you can stay outta trouble'long enough to get something to eat?
Mola verecek vaktiniz var mı? Bir şeyler yiyelim mi?
Yes, I brought the chocolate chip ice cream home and you can't have it until you eat all your dinner- -
Evet, dondurmayı getirdim ve yemeğini bitirmeden yiyemezsin.
Hope I didn't hit anybody. But over here, at Camp North Star this morning, we're gonna be having a delicious gruel breakfast, and don't forget to ask for seconds, because it's all the gruel you can eat.
Umarım kimseyi vurmamışımdır....... ama bizler, bu sabah Kuzey Yıldızı Kampında enfes bir kahvaltı yapacağız ve sakın kahvaltı saatini kaçırmayın çünkü yiyebileceğiniz sadece son kırıntılar burada.
You can't eat and drink like an animal... and put up with this all day, I'm telling you.
Bir hayvan gibi yiyip, içip... ondan sonra bunlara katlanamazsın. Sana söylüyorum.
All he ever gave us was promises, and you can't eat those.
Sadece vaatte bulunuyor, vaatleri yiyemezsiniz.
Yeah, the jazz is all the Twinkies you can eat... and Woody Woodpecker cartoons 24 hours a day.
Evet, eğlence, istediğin kadar pasta yemek ve günde 24 saat Woody Woodpecker çizgi filmleri izlemektir.
You can't eat like this all the time.
Hep böyle yiyemezsin.
Well, now you can eat all you want... because at Thornton Melon's Tall and Fat stores... we've got you covered.
Artık her istediğinizi yiyebilirsiniz. Çünkü Thornton Melon'un "Uzun ve Şişman" dükkanlarında sizi giydiriyoruz.
Marty, I'm Sorry I'm Late, But It Was All-You-Can-Eat Night Down At The Pit, And I Couldn't Resist The Opportunity To Pig Out.
Marty, geciktiğim için üzgünüm ama Pit'te Açık Büfe gecesiydi ben de dayanamadım, şişene kadar yedim.
Eat all you can. Now's your chance.
Yiyebildiğiniz kadar yiyin.
- All right you can go in the other room and eat.
- Tamam git yemeğini öbür odada ye.
Listen, if you want to earn money for your food... you can clear all the tables you see in here... you'll work a little and then you'll eat.
Dinle, yemek için para kazanmak istiyorsan... burada gördüğün tabakaları yıkayabilirsin... biraz çalışır ve sonra yemek yersin.
Can't you find something to eat in all that time?
O kadar zaman içinde yiyecek bir şey bulamıyor musun?
All-you-can-eat barbecue rib night at the Sizzler?
Sizzler'de açık büfe pirzola gecesi mi var?
You can all come eat with us if you want to.
Şenlik yapacağız. İsterseniz gelip, yiyebilirsiniz.
You've had all the meat you can eat.
Yeterince et yediniz herhalde.
You all can eat here at Carrion Towers if you like. I can find better stuff than this at the market.
Siz hepiniz eğer isterseniz bu kokuşmuş yerde yiyebilirsiniz.
I mean, all winter you can eat whatever you want,
Yani bütün kış boyunca ne istersen yiyebilirsin...
It's not only the best food you'll ever have, but you can eat all you want.
Şimdiye dek yediğin en iyi yemekler olmasıyla birlikte, dileğince yiyebilirsin de.
As long as you're here, you can eat all you want.
Burada olduğun sürece dilediğini yiyebilirsin.
Well, Mr. All-You-Can-Eat, let's stuff. Come on.
Mideleri dolduralım öyleyse "Bay Her Şeyi Yiyebilirsin".
Take it, then you can eat all the sweets you want.
Denemelisin, sonra istediğin kadar tatlı yiyebilirsin.
All the chicken wings you can eat.
- Tüm tavuk kanatlarını yiyebilirsin.
I'll give you 100 and all the food you can eat for as long as you stay.
Sana yüz mark ve kaldığın süre boyunca yiyebildiğin kadar yemek veririm.
They're starting an all-you-can-eat buffet at the men's shelter?
Harika bir haberim var! Erkekler sığınağında yiyebildiğin kadar açık büfe uygulaması mı başlatmışlar?
Tonight my class is having... an all-you-can-eat spaghetti dinner.
Bu akşam bizim sınıf... yiyebildiğin kadar ye makarna yemeği veriyor.
And get this : - It's all-you-can-eat!
- yiyebildiğin kadar ye!
Then come for all-you-can-eat seafood at The Frying Dutchman.
O zaman açık büfe, deniz mahsullerinin olduğu Kızaran Hollandalı'ya gelin.
Oh! No all-you-can-eat seafood.
Açık büfe yok artık.
All you can eat!
Pekala.