An assassin tradutor Turco
888 parallel translation
You would fight an assassin, Attilla?
Bir katille mi dövüşeceksin Attilla?
I'm a hunter not an assassin.
Ben avcıyım, katil değil.
First I want to know what you mean by breaking in here like an assassin... and causing this utterly ridiculous scene!
Haydut gibi zorla girip bu saçma sapan sahneye yol açman da ne demek oluyor önce bunu öğrenmek istiyorum!
That'd be quite a coup... bringing in your first story wrapped around an assassin.
İlk hikayeni bir suikast çerçevesinde şekillendirmen büyük bir başarı olur.
Surely you don't think I'm an assassin.
Elbette, benim bir suikastçı olduğumu düşünmüyorsun.
That you have acted as an assassin for the British government.
İngiliz hükümetinin, tetikçisi gibi davrandın.
I'm going to show you what you really are and were - an assassin.
Sana aslında ne olduğunu göstereceğim bir kiralık katil.
He is an assassin, a professional...
Profesyonel suikastçi.
The sensory nerve at the base of the skull is vulnerable to an assassin.
Kafatasının altındaki duyusal sinirler bir saldırıya duyarsızdır.
A spy warned me of an assassin with such tools, dressed like a beggar.
Casusum, dilenci kılığında ve böyle aletleri olan bir katil konusunda beni uyarmıştı.
An assassin tried to kill John the Baptist!
Bir suikastçı Vaftizci Yahya'yı öldürmeye kalktı.
Only hatred, and perhaps an assassin's dagger at your throat.
Yalnızca nefret olurdu, belki de gırtlağına dayanacak bir suikastçı hançeri.
Still, Jean Valjean is a robber and an assassin.
Ama bu, aynı Jean Valjean'ın hırsız ve katil olmasını engellemiyor.
Make me feel like an assassin or an idiot.
Benim bir suikastçı ya da aptal gibi hissetmeme neden oluyor.
- He's a-Well, an assassin.
- O bir cani yani.
But you don't deserve the favor of an assassin's bullet.
Ama sen bir katilin kurşunuyla yaptığı kıyağı haketmiyorsun.
A robber, an assassin.
Bir hırsız, bir katil.
To be given an assassin to whom i shall tell the method of my execution.
Bana bir cellat verilsin, idamımın yöntemini sadece ona söyleyeceğim.
You say the man has been built as an assassin.
Adamın suikastçi olarak hazırlandığını söylüyorsunuz.
From the beginning, death has come... to the Carrells like an assassin... but the least fortunate of all was my father.
Başından beri, ölüm Carrell'lere bir katil gibi gelmişti. Ama en şanssızı babamdı.
I, Perseus, son of Danae, legitimate king ofArgos, declare that the prince is an assassin and a usurper.
Ben, Perseus, Danae'nin oğlu, Argos'un yasal kralı. Prensin suikastçi ve gaspçı olduğunu beyan ediyorum.
Pothinus might send an assassin in Cleopatra's name.
Pothinus, Kleopatra'nın adına bir suikastçı göndermiş olabilir.
The passing of time... the beating of a heart... the footstep of an assassin.
Zamanın akışı kalbin atışı bir katilin ayak sesleri.
My dear, it was an accepter accepted thing in this age to hire an assassin
Canım, bu olağan bişey bu yıllarda suikastçi tutmak normal bişey
You heard me... You sent your men down to Kiryu determined my whereabouts, and then even sent an assassin.
Beni duydun Kiryu'dan aşağı gönderdiğin adamlar yerimi belirledi ve o anda bir suikastçi gönderdin.
An assassin, huh?
Bir katil, huh?
Because it faces Barodny Park, which is a perfect place for an assassin to operate from.
Çünkü Barodny Parkına bakıyor ve orası suikast yapmak için mükemmel bir yer.
Just a contact. Not an assassin.
Sadece bağlantı kuruyormuş, katil değilmiş.
An assassin attacks without warning, but this one hesitates.
Suikastçı uyarıda bulunmadan saldırır ama bu tereddüt ediyor.
You're not an assassin.
Sen cani değilsin.
He's an assassin... a member of the American intelligence organization known as OSS.
O bir katil... Amerikan istihbarat organizasyonda askeri strateji bürosunda görevli.
I'm trying to find work as an assassin.
Suikastçı olarak iş arıyorum.
- An assassin would say the latter.
- Bir suikastçı sonuncusunu söylerdi.
Where you wouldn't look for an assassin,
Suikastçi gönderemeyeceğin bir yerde.
I have an assassin to catch.
Yakalamam gereken bir suikastçi var
No! They call me an assassin and a thief!
Hayır Bana hırsız ve katil diyorlar!
They say that I'm an assassin.
Katil olduğumu söylüyorlar.
An assassin and a thief!
Katil ve hırsız!
They say that I'm an assassin and a thief!
Katil ve hırsız olduğumu söylüyorlar!
Only an assassin would do that.
sadece bir katil bunu isteyebilir.
We won't allow an assassin to go after Oyuki!
Suikâstçi birisinin Oyuki'mizin peşinden gitmesine izin vermeyeceğiz.
As an assassin, why else would I be seeking her?
Suikâstçi olduğuma göre başka hangi nedenle onu arayayım ki?
A stupid question to ask of one who makes a living as an assassin.
Hayatını suikâstçilik yaparak kazanan birisine sormak için çok kötü bir soruydu.
Perhaps it is the wish of an assassin?
Belki de bu, bir suikâstçinin dileği midir?
- He's an assassin.
- Cani.
From the moment you crossed the frontier, you became an unconscious assassin.
Sınırı geçtiğin anda, şuursuz bir suikastçi olmuştun.
Miss Novotny, your assassin Mr. Czaka... seems to have a perfect alibi...
Bayan Novotny, katiliniz Bay Czaka olay anında başka... bir yerde olduğunu gayet iyi kanıtlamış görünüyor...
And we all know that Brutus was an anarchistic, alcoholic assassin.
Hepimiz Brütüs'ün anarşist ve alkolik bir suikastçı olduğunu da biliyoruz.
I told them to build me an assassin.
Onlardan bir suikastçi yaratmalarını istedim.
Colonel Jacques Bouvar was killed by an unknown assassin.
Albay Jacques Bouvar bilinmeyen bir suikastçi tarafından öldürüldü.
This man... called thief and assassin
Bu adam, hırsız ve katil olarak anıldı.