Be happy tradutor Turco
19,288 parallel translation
Look at me. I know we can be happy again, together.
Bence yine birlikte mutlu olabiliriz.
You should be happy.
Mutlu olmalısın.
To be happy.
Mutlu olmak için.
It's possible he didn't frame me for Francis'death, but he'd certainly be happy to see me hang by the tale of a rat.
Francis'in ölümünden beni sorumlu tutmyor olabilir. Ama benim farenin kuyruğunda sallandığımı görmekten mutlu olacak gibiydi.
I wouldn't be happy about that if I was on his team.
Onun takımında olsam bundan pek memnun olmazdım.
We'd be happy to make some calls to make sure that you have a better experience next time around.
Gelecek sefer daha iyi bir deneyim yaşamanız için birkaç yeri aramaktan memnun oluruz.
He wants you to be happy.
Mutlu olmanı istiyor.
Promise me, my dear Anna, that if anything happens to me you will keep loving life... and be happy.
Söz ver, sevgili Anna'm, başıma bir şey gelecek olursa aşk dolu ve mutlu bir hayat sürdüreceksin.
Be happy, Anna.
Mutlu ol, Anna.
We should be happy our friends get to go home. Whoo! Hey, Mary, you wanna play?
Arkadaşlarımız eve gidebildiği için mutlu olmalıyız.
If you want to visit the exhibition... we will be happy to see you any other day.
Sergiyi ziyaret etmek istersen... başka bir gün seni görmekten mutluluk duyarız.
I want you to be happy to see me today.
Beni görmekten... tam da bugün mutluluk duyun istiyorum.
Your husband is alive, you should be happy!
Kocan yaşıyor, sevinmelisin!
Uh, but I'd be happy to, uh, you know, discuss bribe money... And skrilla.
Ama rüşvet parasını ve mangırı tartışmak isterim.
Oh, i'm sure you'll be happy with me gone.
Eminim ki ben gidince çok mutlu olursun.
They'll be happy with a roof over their head and a can of Spam.
Baslarinda bir cati olmasina ve hazir yiyeceklere sevineceklerdir.
I'll be happy to teach you.
Sana seve seve öğretirim.
They are not going to be happy to see me.
Beni gördüklerine pek sevinmeyeceklerdir.
Yeah. We are gonna make this work, and we are gonna be happy.
Her şeyin üstesinden geleceğiz ve çok mutlu olacağız.
And your grandparents will be happy to see you.
Hem büyükannenler seni gördüğüne çok sevinecek.
I'd be happy to go a few rounds with you on national television.
Seninle birlikte ulusal televizyonlara çıkmak hoşuma gider.
Everyone just wants you to be happy.
Herkes mutlu olmanı istiyor.
Aren't you entitled to be happy like every other man?
Diğer insanlar gibi sen de mutlu olmayı haketmiyor musun?
Don't be happy.
Hemen sevinme, şapşal.
You deserve to be happy the rest of your life, and no one wants that more for you than me.
Hayatının sonuna kadar mutlu olmayı hakediyorsun, ve bunu benden daha fazla isteyen biri yok.
Hey Bea, what's that thing they say about things you need to be happy?
Hey Bea, mutlu olman için söyledikleri şey neydi?
That has to be something to be happy about, doesn't it?
Bu bizi mutlu etmeli. Aynen!
I'll be happy to have my bath, but... you've nay hot water on.
Seve seve banyo yaparım ama hiç sıcak suyun yok.
- They seem to be happy.
- Mutlu görünüyorlar.
- Yeah, yeah. She'll be happy to see you.
- Sizi gördüğü için çok sevinecek.
What, can't be happy for my friend?
Ne? Arkadaşım için mutlu olamaz mıyım?
- Here, she'll be happy to see you.
Burada, seni gördüğüne sevinecek.
Now, I'd be happy to make a seat at the table for you.
Masamızda sana da yer ayırmaktan mutluluk duyarım.
All I've ever wanted is for you to be happy.
Tek istediğim senin mutluluğun.
Be happy -
Hadi iyisin.
They're gonna be really happy for you.
Senin adına çok sevinecekler.
You should be happy...
Mutlu olmalısın.
They'll be very happy that you have arrived.
Geldiğin için çok mutlu olacaklar.
If that inquiry was meant to be a joke, I'm just as happy
Bunu şaka amaçlı sorduysan, sessizlik içinde...
We are gonna be so happy together.
Birlikte çok mutlu olacağız.
They're gonna be so happy you're back.
Döndüğün için çok mutlu olacaklardır.
We'll be fine, and content, and happy, and together and united.
İyi, memnun ve mutlu olacağız. Birlik ve beraberlik içinde olacağız.
We would be so happy together for, like, 15 years.
15 yıl boyunca beraber çok mutlu olurduk be.
I don't know what you're saying, but I'm very happy to be here.
Ne dediğini anlamıyorum ama burada olmaktan çok mutluyum.
Don't be afraid to make us happy.
Bizi mutlu etmekten korkma.
He'll be so happy.
Çok mutlu olacak.
So he'll be happy.
- Mutlu olsun diye.
Hey, if you'd gone home after work like you were supposed to instead of to happy hour with a married man, you wouldn't be here for me to worry about, either.
İşten sonra evli bir adamla takılmak yerine gitmen gerektiği gibi evine gitseydin burada durup benim için endişelenmen de gerekmezdi.
Just happy to be together.
Sadece birlikte olduğumuz için mutluyduk.
You should be so happy and so sleepy right now.
Şu an çok mutlu ve uykulu olman gerek.
We'll show them how happy two people can be.
İki insanın nasıl mutlu olabileceğini gösteririz onlara.
be happy for me 16
happy birthday to me 40
happy anniversary 255
happy mother's day 31
happy to be here 18
happy halloween 164
happy birthday 2865
happy 1779
happy birthday to you 470
happy father's day 24
happy birthday to me 40
happy anniversary 255
happy mother's day 31
happy to be here 18
happy halloween 164
happy birthday 2865
happy 1779
happy birthday to you 470
happy father's day 24
happy valentine's day 135
happy day 44
happy easter 54
happy days 81
happy christmas 144
happy holidays 175
happy ending 39
happy thanksgiving 306
happy trails 36
happy holiday 32
happy day 44
happy easter 54
happy days 81
happy christmas 144
happy holidays 175
happy ending 39
happy thanksgiving 306
happy trails 36
happy holiday 32
happy to see you 20
happy family 66
happy new year 704
happy life 35
happy hour 26
happy to help 108
happy mardi gras 38
happy hunting 95
happy thoughts 29
happy now 166
happy family 66
happy new year 704
happy life 35
happy hour 26
happy to help 108
happy mardi gras 38
happy hunting 95
happy thoughts 29
happy now 166