Beauty tradutor Turco
11,898 parallel translation
She's a blazing beauty.
Bir içim su ya.
That's the beauty
Güzelliği burada işte.
- Beauty!
- Evet.
Abigail, my flame-haired beauty.
Abigail, benim alev saçlı güzelim.
And this is Mrs. Edwards, head of beauty and perfume at the store.
Ve bu da Bayan Edwards. Mağazanın güzellik ve parfüm şefi.
I'll be looking for proper grammar and whether you've aptly conveyed the tentacle's beauty.
Ben gramerinize bakacağım ve siz de dokunacın güzelliğini ifade edeceksiniz.
Why does the king ignore her when she's clearly the beauty of the court?
Buradaki en güzel kadınken kral neden onu görmezden geliyor?
The king cares not so much for beauty as character.
Kral güzellikten çok karaktere önem verir.
Also, Sire, the planning for a garden like this is not so different from the planning for war, a war fought for beauty against chaos.
Aslında, Efendim, böyle bir bahçeyi planlamak savaş planı yapmaktan farksızdır. Kaosa karşı yapılan düzen savaşı gibi.
as a land and as a people who know that true power comes not just from our army but from the inner beauty of our immortal soul.
ve öyle bir toprak ki insanlara gerçek gücün ordumuzdan değil ölümsüz ruhumuzdan geldiğini hatırlatan.
But God granted you such beauty, Mandy.
Ama Tanrı sana böyle bir güzellik bahşetmiş Mandy.
Oh, just a video of Bernadette in a beauty pageant.
Bernadette'in güzellik yarışması videosu yalnızca.
How could you not tell us you were in beauty pageants?
Güzellik yarışmasına katıldığını nasıl anlatmazsın?
A thing of beauty.
Efsane olay.
"Brienne the Beauty," they called me.
Güzel Brienne diyorlardı.
A beauty from beyond the Wall.
Duvarın ötesinden gelen güzellik.
So she never said you squandered her youth and beauty? Used up her childbearing years?
- Yani sana "gençliğimi ve güzelliğimi, çocuk sahibi olma dönemimi heba ettin" demedi mi?
She was a beauty queen, right? She was literally...
Güzellik kraliçesiydi, o tam anlamıyla...
Frank, you paid for half a dozen prosthetics, including this beauty here with silicone skin that goes for $ 60,000.
Frank, yarım düzine prostetiğin ödemesini yaptın, hatta bu 60,000 dolarlık silikon derili olanı da dahil.
I've had a few surgical procedures to enhance my natural beauty.
Doğal güzelliğime güzellik katmak için birkaç cerrahi prosedür geçirdim de.
How's my favorite... In addition to his 10 Papa's locations, he also owned a tire shop and a beauty salon.
On Papa's lokasyonunun yanında, bir de lastik dükkânıyla kuaförü vardı.
Pop had his tire store. Mom had her beauty parlor.
Babamın lastik dükkânı, annemin de kuaförü vardı.
I was suddenly struck by her beauty and the knowledge that... all beauty is temporary.
Birden onun güzelliğine çarpıldım ve tüm güzelliklerin geçici olduğunu düşündüm.
He doesn't see the strange beauty in what I do.
Yaptığım şeydeki şaşılası güzelliği görmüyor.
"In your light, I learn how to love. " In your beauty, how to make poems. You dance inside my chest, where no one sees you. "
"Sevmeyi senin ışığında öğrendim ben, şiirler yazmayı senin güzelliğinde, kalbimin içinde dans ediyorsun, kimsenin seni görmediği bir yerde."
- Whew! - Well, she ain't gonna win no beauty contests. Thank you.
- Görünüşe göre güzellik yarışması kazanacak hâlde değil.
You'll wonder about the old guy who drove you around, showing you so much beauty in the world.
Sana dünyadaki güzellikleri gösteren, bu adamın neler yaptığını merak edeceksin.
Why do people harp on about the beauty of the sunrise?
Neden insanlar devamlı güneşin doğuşunun güzelliğinden bahsediyor?
Wit as well as beauty.
Güzel olduğunuz kadar şakacısınız da.
It is rare to find beauty and humour in a woman.
Güzellik ve mizahın tek kadında toplanması nadir görülen bir olay.
Your beauty.
- Güzelliğine kıyasla.
I see beauty and truth.
Güzelliği, gerçeği görürüm.
You are a warmonger. A malevolent engineer, a destroyer of life and beauty.
Kötü kalpli bir mühendis, yaşamın ve güzelliğin katilisin sen.
- You beauty!
- Güzelim benim!
Henry Robertson has made over the nursing staff into a beauty contest worthy of the new hospital's stylish decorations and fancy pneumatic elevators.
Henry Robertson hemşirelerden yeni hastanenin gösterişli süslemelerine ve havalı asansörlerine uyacak biçimde güzellik yarışması düzenleyecek.
- Ah. - She's a real beauty.
- Gerçekten nadide parça.
Kick save and a beauty. Look at that.
Top ağlarda sayın seyirciler!
This little beauty produces the deepest bass signal that money can buy.
Bu küçük güzellik paranın alabileceği en bas sinyali üretiyor.
~ That's the beauty of it.
- Oyunun güzelliği de orada.
Yeah, we didn't mean to step on your beauty sleep.
Seni güzellik uykundan uyandırmak istememiştik.
A beautiful two-piece ensemble, in beautiful midnight blue, with sparkle and bling to match her beauty.
İki parça döpiyesten oluşuyor, gece yarısı mavisi rengiyle, ışıltı ve parıltısıyla onun güzelliğine uyum sağlıyor.
I am a real beauty... all cheekbones and attitude.
Ben gerçek bir güzelim tüm elmacık kemiklerim ve tutumum.
Such incroyable beauty.
Böylesine inanılmaz bir güzellik.
We all know that evil can cloak itself in beauty.
Kötülük kendini güzellikle gizleyebilir.
Even at the end, when Burt wins and the train's whaked and all that priceless shit is spread all over the place, that SS bastard still says it all belongs to him, because he's the only one who understands beauty.
Trenin işi bitip Burt başarsa bile tüm paha biçilemez eserler etrafa dağıldında o Nazi subayı hala eserlerin ona ait olduğunu söylüyordu. Çünkü eserlerin güzelliğini sadece o anlamıştı.
They will come from far and wide, to be captured by your eternal beauty.
Ebedi güzelliğin tarafından mest olmak için uzak diyarlardan gelecekler.
! The great tragedy is that you cannot see the magnificent beauty with which God has bestowed you.
Tanrı'nın size bahşettiği muhteşem güzellikle görememeniz büyük kayıp.
Hey, honey, you back there, or are you still getting your beauty sleep?
Hey, tatlım, sen arkadaki, hala güzellik uykunda mısın?
A witchy beauty about this place. Yes, isn't there?
- Burada büyüleyici bir güzellik var.
♪ if you got beauty, beauty, just raise'em up ♪
# Eğer güzelliğin varsa, sadece ortaya çıkar onu #
The beauty and travel mags.
- Güzellik ve seyahat dergileri.
beauty and the beast 71
beauty queen lemon 18
beautiful 3039
beautiful boy 45
beautiful day 103
beautiful eyes 27
beautiful morning 18
beautiful baby 17
beautiful mind 19
beautiful wife 24
beauty queen lemon 18
beautiful 3039
beautiful boy 45
beautiful day 103
beautiful eyes 27
beautiful morning 18
beautiful baby 17
beautiful mind 19
beautiful wife 24