But hey tradutor Turco
5,460 parallel translation
Personally, I don't think there's anything wrong with you, but hey, there's another game tomorrow.
Yanlış anlama kişisel olarak seninle hiç bir problemim yok. Yarın başka bir maç var.
But hey, even Adam and Eve couldn't stay in heaven forever.
Ama hey, hatta adam ve eve yapamadı. - sonsuza cennette kalmak.
I don't know about miracles or God... But hey, hey, hey, hey.
Mucizeler veya tanrı bilemiyorum ama...
But hey, the righteous got nothing to fear, right?
Ama haklının korkacak bir şeyi yoktur, değil mi?
But hey, man. You got hosed too, kinda.
Dostum, bu durum bir bakıma seni de vurdu.
- We're not gonna think about it. - Probably the sooner the better, but hey!
Hemen olursa güzel olur.
But hey.
Ama.
But hey, I did my best here.
Ama, hey! Burada elimden geleni yaptım.
But hey, it'll make it that much sweeter when you bag your first collar, right?
Ama ilk davanı kazanınca her şey çok daha tatlı olur değil mi?
But hey, stay away from her.
Ama. Ondan uzak dur.
'Might be a bit much to call him a criminal mastermind, but hey -'everyone's got to start somewhere.
Suç dehası demek için biraz fazla olabilir, hadi ama yani... Herkesin bir yerden başlaması lazım.
Hey, I'm really sorry that your ma's sick, but keep it down.
Annenizin hasta olduğuna üzüldüm ama sessiz olun.
But you did blow job paradox me? Hey.
- Ama bana oral seks paradoksu yaptın?
Hey, I know you saved us, but since we helped out a little And the kids did miss trick-or-treating,
Bizi kurtardığını biliyorum ama biraz yardım ettiğimizden dolayı çocuklar şeker ya da şaka olayını kaçırdı.
But we have to show people, hey, it can actually be better than this, and there is no physical law that we are breaking to make it better than this.
Ama biz insanlara bunun daha iyi olabileceğini göstermek zorundayız. Üstelik daha iyi olması için yıkmamız gereken bir fizik kuralı da yok.
Hey, you can say whatever you want, baby, but hips don't lie.
İstediğini söyleyebilirsin bebeğim ama kalçalar yalan söylemez.
Hey, you're preaching to the choir, but, you know, your father, family, apparently will kill me.
Onu biliyoruz zaten ama baban, sülalen beni gebertir.
[Kareem] Hey, so right here, we have a counter but, like, a super badass counter.
Kasa burada olacak. - Çok fena bir kasa.
so that if the proof is weak, the benefit of the doubt doesn't go to the defendant, where it belongs, under the presumption of innocence, but it goes to the government because, hey, there are these awful things lurking out there
Bir saptırma hitap ediyor Bunun duygusal yönü kanıtı zayıfsa, böylece şüphe parası Davalı gitmez, nerede altında, ait Masumiyet karinesi, ama gider Hükümet, çünkü
Hey, listen, maybe it's not my place to tell you this, but I think you're taking this whole thing a little personally, John.
Belki söylemek bana düşmez ama bence tüm bu şeyleri kişisel algılıyorsun, John.
Hey, uh, I gotta go make a call but I'll be right up, all right?
Bir arama yapmam lazım ama hemen geleceğim, tamam mı?
Hey, I know we don't normally do this, but can we just...
Biliyorum normalde bunu yapmayız, ama sadece...
Yeah, but I'm starving. Hey!
- Evet ama ölüyorum açlıktan.
Hey, Evan. Sorry to be a nudge, but you wouldn't happen to have that $ 20 you owe me for the NCAA tournament pool, would you?
Evan, sıkboğaz ettiğim için kusura bakma ama NCAA ofis içi iddiasından borcun olan 20 doları alabilir miyim acaba?
Hey, I don't want to overstep my bounds, but what the fuck? - Jesus!
Sınırlarımı çiğnemek istemem ama bu da neydi lan böyle?
Hey, but I gave you 20 bucks.
Sana 20 dolar verdim ya!
Hey, it's very unfortunate that we are in this predicament, but we are.
Böyle kötü bir vaziyette olmamız şanssız ama, öyleyiz işte.
Hey, I didn't get a chance to say it earlier, but good work today.
Daha önce söyleme fırsatım olmadı ama bugün iyi iş çıkardın.
Hey, thanks for the drink, but I gotta go.
İçkiler için teşekkür ederim ama gitmem gerek.
Hey, not to sound gay or anything, but I always thought he was just the shit.
Eşcinselmişim gibi algılanmasın ama onun hep müthiş olduğunu düşünmüştüm.
Hey, it was weird all that shit you blasted Dan with last night in front of everybody, but you know, classic Lawless.
Dan'e herkesin önünde söylediklerin garipti, ama klasik Lawless tavrı.
But she serves one man - and only sells her artistry. - Hey!
Ama bir adama hizmet edip sanatını icra eden kişidir.
Hey, I'm so starved I could eat the south end of a northbound goat, but it ain't ready.
Bunun hepsini yiyecek kadar acıktım ama henüz hazır değil.
Hey, you sass me all you want with that highbrow blather, but I am paying you one hell of a compliment.
Ukalâ zırvalıklarınla istediğin kadar dalga geçebilirsin ama şu an sana iltifat ediyorum.
But when are you going to dump that smelly pooch? Hey, don't call her a smelly pooch!
- Bu kokuşmuş köpeği ne zaman atacaksın?
But, hey... that's her story to tell.
Ama elbette... bunu anlatmak ona kalmış.
Hey, sorry to call you so fast... but you said it was urgent.
Hey, çok çabuk aradığım için kusura bakma ama acil olduğunu söyledin.
Just give me a minute. Yeah, yeah, yeah. But, hey, listen to me.
Tabii, tabii, tabii ama beni dinle.
Hey. I know I've been giving you a hard time, but I was just really rooting for you.
Seni biraz zorladığımı biliyorum ama zamanında seni bayağı destekliyordum.
Hey, I love your tech. But come back tomorrow without Kool-Aid, or don't come back at all.
Programını sevdim ama yarın ya Kool-Aid olmadan gelirsin ya da hiç gelmezsin.
"Hey, who's the person who warned you about him " in not just one, not just two, "but five emails, one of which had an emoticon of a wagging finger?"
- "Seni bir değil, iki değil hatta birisi içinde parmak sallayan emoji olan 5 tane e-mail ile uyaran kimdi?"
But, hey, for a million bucks...
Ama bir milyon dolar için...
Hey, you're one fast motherfucker, but I still got a sniper out there.
Hey, bir hızlı orospu, ama yine de ı orada bir keskin nişancı var.
But, hey, we could get knocked over by a bus tomorrow, right?
Ama yarın otobüsün teki tarafından ezilebiliriz, değil mi?
Hey, but don't worry.
Ama endişelenme.
Oh, hey, Jules, I know you and Ellie are the best of friends, but you've always taken time to make me feel special.
Jules, Ellie'yle çok yakın arkadaş olduğunuzu biliyorum ama her zaman beni mutlu hissettirmek için zaman harcamışsındır.
But, hey, hey, listen.
Bak ne diyeceğim.
Hey, it was a good offer, but I need to be here, you know?
İyi bir teklifti ama burada olmam gerekiyor.
I don't care what you are or how you do what you do, but I believe you're here for a reason, hey...
Ne olduğun ya da ne yaptığın umurumda değil. Ama bence burada olmanın bir sebebi var.
"Hey, Grog, you think fire's a big deal, but check this out!"
"Grog, baksana, ateş önemli bir şey sanıyorsun ama bir de şuna bak!"
Hey, listen, I don't know what else these MCC goons got up their sleeve, but I want you to know I got full confidence in you.
Bu MCC kiralık katilleri başka ne saklıyor bilmiyorum ama sana güvenimin tam olduğunu bilmeni istiyorum.
hey dude 28
hey there 1086
hey baby 62
hey hey 176
heya 47
hey guys 296
hey kids 18
heywood 27
hey babe 22
hey bro 19
hey there 1086
hey baby 62
hey hey 176
heya 47
hey guys 296
hey kids 18
heywood 27
hey babe 22
hey bro 19
hey boy 31
hey buddy 69
hey girl 22
hey honey 17
hey yo 27
hey brother 21
hey hey hey 71
hey mister 21
hey now 100
hey you 308
hey buddy 69
hey girl 22
hey honey 17
hey yo 27
hey brother 21
hey hey hey 71
hey mister 21
hey now 100
hey you 308
hey mom 30
hey boss 24
hey dad 54
hey wait 48
hey listen 52
hey kid 60
hey yourself 27
hey man 189
hey boys 18
hey you guys 22
hey boss 24
hey dad 54
hey wait 48
hey listen 52
hey kid 60
hey yourself 27
hey man 189
hey boys 18
hey you guys 22