Chap tradutor Turco
1,904 parallel translation
Fine physical specimens, but they just can't seem to hold down a chap.
Hepsi çekici kadınlar, ama bir erkeği ellerinde tutmayı beceremiyorlar.
You'll look after the new chap. - Me?
Yeni arkadaşına göz kulak ol.
Now, see that chap in Housing?
Şurada Mesken Bölümü'ndeki arkadaşı görüyor musunuz?
- He was the chap who found her.
- Cesedi bulan adamla mı?
Are you saying she sent it all to this chap in New York?
Tüm parasını şu New York'luya yolladığını mı söylüyorsun?
Nick's a nice enough chap, and sure, he and Stuart were pals and, co-habited for a while.
Nick fena biri değil ve ve tabii o ve... Stuart arkadaşlardı ve şey bir süre aynı evi paylaştılar.
- Crazy chap.
- Deli bu adam.
We remember this chap, don't we?
Bu arkadaşı hatırlıyoruz.
Pardon me, officer, would you fellows mind dragging that twisted looking chap over here a little closer to the car, please?
Pardon, memur bey, rica etsem şu burkulmuş elemanı biraz arabanın yakınına getirebilir misiniz?
Let that chap come!
Şerefsiz it!
Handsome chap, hmm?
Yakışıklı adammış?
Sorry, old chap, you have to let them go.
Afedersin eski dost, geçmenize izin veremem.
After a day of personal torment, I stagger homeward, chap-fallen, in search of comfort in the bosom of my family.
kederli ve ailesinin bağrında huzur arar bir şekilde dönüyorum.
I ordered it from that nice chap dressed as Joan Crawford.
Joan Crawford gibi giyinmiş hoş bir adamdan istedim.
Poor chap's brown bread.
Zavallı adam ölmüş.
So I went down to have a look and lo and behold there was this chap lying starkers in the middle of it.
Aşağıya gittim ve çemberin içine girdim tam ortasında çıplak bir adam yatıyordu.
Did you see that policeman chap's face when he started sounding off about flying saucers?
Uçan dairelerden bahsetmeye başlayınca polis beyin suratı ne şekil aldı, gördün mü?
Have you found the Irish chap?
- İrlandalı adamı buldunuz mu?
Poor chap, he really did need a doctor.
Zavallı adamın gerçekten doktora ihtiyacı vardı.
And if you're... still in London... then cheerio, old chap.
Eğer hala Londra'daysan görüşürüz yaşlı dostum.
So, what do you say, old chap?
Peki ne diyorsunuz üstadım?
You ask me, I think there might be some young chap in the orchestra pit she's got her eye on.
Bana sorarsanız, bence orkestra yerindeki bazı genç delikanlıları gözetliyor.
That chap said he'd buy me a drink, and next thing I knew, he dragged me off the street.
O adam bana içki almak istediğini söyledi ve sonra bildiğim beni sokakta sürüklediği.
She threw the chap over, Miss, for my sake.
Bir adama benim hatırım için yumruk attı, hanımefendi.
The friendly chap who just left... I get a vague feeling of having met him.
İçimde, az önce çıkan adamla daha önce karşılaşmışım gibi bir his var.
Well done, old chap!
Aferin eski dostum!
It would be rewriting history, old chap.
Tarih yeniden yazılırdı.
He's a very good chap.
Çok iyi bir insandır.
Chap Stick.
Yapıştırıcı.
A strange chap, that German...
Tuhaf bir arkadaş şu Alman.
It's, er, a bit of a mammoth task for, erm,... a young chap like yourself.
Bu senin gibi genç biri için oldukça büyük bir iş.
D'you want... I mean... The chap's... barely standing.
Başlamak üzere.
You're a bit lazy, Hitler. A chap like Ernst, up at the crack of dawn, working.
Sen biraz tembelsin Hitler Japonlar, şafakla birlikte ayaklanıyorlar.
Anyway... well done, old chap.
Her neyse, aferin yaşlı kurt İyi iş çıkardın
You silly little chap.
Seni salak küçük adam.
I was sitting in a shell hole, surrounded by the enemy, with not much left of the chap on my right.
Bir topçu siperinde etrafım düşmanla çevrili halde oturuyordum. Çok fazla kalmamakla birlikte adamlarım da sağımda.
The chap to the left was no better off.
Solumdaki adamlar da daha iyi değildi.
The chap was back in action in under two minutes and the enemy ran like buggery when they smelt him coming.
Asker iki dakika sonra savaşa geri döndü. Ve düşman çil yavrusu gibi dağıldı onun kokusunu duyduğunda.
You lousy chap!
Adi herif seni!
You lousy chap, you just wait.
Adi herif, görürsün sen.
A chap in the Foreign Office, Ralph Wigram.
Dışişleri Bürosundaki bir arkadaştan. Ralph Wigram.
Hashida, you shitting chap!
Hashida, seni pislik!
Well, he wouldn't survive it, this along-run chap.
Sanırım o ibneleri yaşatmazdım.
Who is this chap?
Kim bu çatlak?
- He's the same chap, isn't he?
O aynı adam. O değil mi?
Where have you been, chap?
Nerelerdeydin ahbap?
Dan was an absolutely excellent chap, a great friend of mine.
Dan çok iyi bir çocuktu benim de çok iyi arkadaşımdı.
A chap called Dennis Carter called.
Dennis Carter adında bir adam aradı.
Do you hold a key to it? Nothing to do with me, dear chap.
- Sizde orasının anahtarı var mı?
Easy, old chap.
Sakin ol eski dostum.
Sorry about that, old chap.
Bu konuda üzgünüm yaşlı kurt
chapter 254
chappy 21
chapel 17
chapman 194
chappie 141
chapter three 19
chaps 160
chapter two 25
chapter one 81
chaplain 52
chappy 21
chapel 17
chapman 194
chappie 141
chapter three 19
chaps 160
chapter two 25
chapter one 81
chaplain 52