Come to tradutor Turco
163,633 parallel translation
I come to your rodeo.
Rodeoya gelirim.
And we've come to Bunker Hill for a miracle.
Bunker Hill'e mucize aramaya geldik.
It probably won't come to this, but if the bacteria breaches that line, we may have no choice but to... take the leg.
Büyük olasılıkla iş o noktaya gelmeyecektir ama bakteri çizginin üzerine yayılırsa bacağını kesmekten başka çaremiz kalmayacak.
You are good, Maggie, to come to me when even my own daughter won't.
Iyisin, Maggie. Kendi kızım bile olmadığında bana gelmek.
Bid her come to me.
Onu bana teklif et.
If we can come to terms with Isabella of Castile, then none would dare to wake that sleeping giant, now, or in the future.
Castile Isabella ile görüşebilirsek o zaman Hiç kimse şu anda ya da gelecekte uyuyan bir devi uyandırmaya cesaret edemez.
I've come to hasten you to Beaulieu.
Seni Beaulieu'ya zorlatmaya geldim.
I should've... you should've come to live with me.
Ben... Bizimle yaşamalıydın.
It is for that reason that "out of the woods" has come to mean
Bu yüzden "ormanı atlatıp düzlüğe çıkmak" ifadesi
You can pretend the woman at the door is the Duchess of Winnipeg, and she's come to throw the Baudelaires a pony party at her chateau.
Winnipeg Düşesi'nin Baudelaireların şerefine şatosunda bir parti vermeye gelmiş olduğunu farz edin.
I was wondering who would come to me first.
İlk kim gelir diye merak ediyordum.
That the vessel which made him would come to unmake him.
Onu oluşturan bedeni bozmak için gelecekti.
I've come to know the exact knack of it.
Huyunu benden iyi bilen yok.
Come on. Have you spoken to your parents?
Çeviren : balsy
"Soon he will be ready to come against Henry."
Yakında, Henry'nin karşısına dikilmeye hazır olacak.
Come and sit next to your cousin so you can speak freely.
Gel de kuzeninin yanına otur. Rahat rahat konuşursunuz.
"Soon he will be ready to come against Henry."
"Yakında Henry'ye karşı hazır olacak"
The noblemen whom I wrote to did not come?
Yazdığım soylular gelmedi mi?
Come back to me.
Bana geri dön.
You've got to get better so you can come home too.
İyileşmen gerek. Böylece sende eve gelebilirsin.
What if he didn't come in here to steal a radio or some coins?
Ya buraya bir radyo ya da birkaç kuruş para çalmak için gelmediyse?
Come back to us.
Bize geri dön.
Come on, man, they doped you up and kicked you out of your own body to do who knows what.
Sana ilaç verdiler ve... kendi bedeninden çıkardılar kim bilir ne yaptılar?
We're all just praying for the Merge to come before we end up on our knees in a diner parking lot.
Hepimiz, bir lokantanın otoparkında dizlerimizin üzerinde ölmeden önce Birleşme'nin gerçekleşmesi için dua ediyoruz.
I'm giving each one of you one last chance to get your heads out of your asses and come with me.
Ama gitmeden önce aklınızı kıçınızdan çıkarıp benimle gelmeniz için sizlere son bir şans veriyorum.
We didn't come here to live with you.
- Sizinle yaşamaya gelmedik.
You are going to jail, and the children will come with me and we'll settle this once and for...
Hapsi boylayacaksın. Çocuklar benimle gelecek. Bu meseleyi...
They burnt down the town, and now you've come back to finish the job.
Kasabayı yakıp kül ettiler, siz de işi tamamlamaya geldiniz.
But they can't come inside, because that would be trespassing, and then they'd be put to work.
Ama içeri gelemezler. Bu izinsiz girmek olur ve çalıştırılmaları gerekir.
'Cause we didn't come all the way to 1922 just to...
Çünkü 1922 yılın gelme sebebimiz...
One day, you and your brother come running up to me, and you tell me that he said something dirty to you.
Bir gün kardeşinle koşarak bana gelip size küfrettiğini söylemiştiniz.
You come here to interrogate me too?
Sen de mi beni sorgulayacaksın?
- I didn't come here to kill the Witness.
Buraya Tanık'ı öldürmek için gelmedim.
I need you to come home, Cassie.
Eve gelmen gerekiyor Cassie.
I didn't come here to kill the Witness. I came here to kill his mother.
Buraya Tanık'ı öldürmek için değil Anne'yi öldürmek için geldim.
I didn't come here to kill the Witness.
Buraya Tanık'ı öldürmek için gelmedim.
Do I have to come down there and get the damn thing myself?
O lanet şeyi aşağı gelip benim mi almam gerekiyor?
Listen, we appreciate you wanting to come, but after last time... maybe we've asked enough of you.
Gelme isteğine minnettarız ama geçen seferden sonra belki de yeteri kadar istedik senden.
We'll come back to this moment. Armed and ready.
Silahlı ve hazır şekilde bu ana tekrar döneriz.
- Jones, I've come all this way to the end for you.
- Dr. Railly... - Jones bunca süredir seninle sonuna kadar gittim.
We'll come back to this moment, armed and ready.
Bu ana silahlı ve hazır olarak geri döneriz.
If you wanted to be free, you should have stayed where the white people come from.
Özgür olmak istiyorsanız soluk benizlilerin geldiği yerde kalmalıydınız.
That's a lovely invitation, but I think you'd prefer one of the other gentlemen who's about to come this way.
Çok ince bir davet ama siz, buraya gelmek üzere olan diğer beyleri tercih edersiniz.
You don't want anyone telling you what to do anymore, how to live your life... so come on, let's go.
Sana birilerinin neyi yapmanı, nasıl yaşamanı söylemesini istemiyorsan hadi, gidelim.
He said it's too many kids come through here to remember any one face.
Çok fazla gelen giden olduğundan hatırlayamadı.
You might remember me, I used to come here?
Beni hatırlıyor olabilirsin, eskiden buraya gelirdim hani?
- I had to come here.
- Buraya gelmek zorunda kaldım.
Major's memory is going to come back?
Major'ın hafızası geri mi gelecek?
You can bet it won't take long for Rachel to come a-knocking.
Rachel'ın gelip kapıya dayanması fazla sürmez.
I'd made up my mind that if you didn't come for me, I'd go down the tracks to that big wild cherry tree and climb up into it and stay all night.
Hatta beni almaya gelmeseydiniz rayların ilerisindeki o büyük kuş kirazı ağacına tırmanıp geceyi orada geçirecektim.
Anne with an E, it's time to come inside.
E harfiyle Anne artık içeri girme zamanı. Hadi artık kalk ayağa.