English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ C ] / Couldn't be

Couldn't be tradutor Turco

6,737 parallel translation
Couldn't be more exciting if she made up the whole thing.
Hepsini uydursa bundan heyecanlısı olamaz.
I... I couldn't... I said you used to be my husband and you were his mum's dad and... and I said...
Ben de eskiden kocamdı, ayrıca senin annenin babasıydı dedim.
How come we couldn't be friends, Blair?
- Neden arkadaş olamadık Blair?
Although, we were planning on taking the kids to Spain for the summer- - it'd be a shame if Joffrey couldn't meet his grandparents and his cousins, la grande familia.
Joffrey gidip dedesi, babaannesi ve kuzenleriyle tanışamazsa üzülürüm. La gran familia.
It couldn't really be my dad, could it?
Gerçekten babam olamaz, değil mi?
I'm sorry we couldn't be together all this time.
Bunca zaman birlikte olamadığımız için üzgünüm. Biliyorum.
That could be the one that gets the baby, couldn't it?
Bu sefer bebeği yapmış olabilirler, değil mi?
I-I just couldn't do it. Mr. Gaines said it was a formality, that the execution would be stayed again, but...
Bay Gaines formalite olduğunu, yürütmenin yine duracağını söyledi.
I couldn't... be a clown anymore.
Bir daha palyaço olamadım.
I just couldn't be more sorry.
Gerçekten çok üzgünüm.
But she couldn't possibly be allowed to breed.
Ama doğum yapmasına muhtemelen izin verilmezdi.
So why were his students spread so far apart on their solo outings that their screams for help couldn't be heard?
O halde, neden öğrencileri... yalnız kalırken o kadar uzağa gitsin... çığlıkları bile duyulmasın?
Says that you farmed out all your dirty work to the Brotherhood of Doubt because you thought they couldn't be traced back to you or your network.
Tüm kirli işlerini Şüphe Kardeşliği'ne yüklediğini çünkü senin ya da çetenin izini bulamayacaklarını düşündüğünü söylüyor.
I am looking in at some of the injured soldiers who couldn't be here today.
Burada olamayan bazı yaralı askerlere bakacağım.
Watching Luke speak eloquently, I couldn't believe how sexy a speech could be.
Luke'un güçlü ve etkili konuşmasını izlerken bu konuşmanın daha ne kadar seksi olabileceğini düşünmemiştim.
I couldn't be more weirded out for the both of you.
İkinizin adına çok içim kalktı.
And then the teacher came over and told me to be quiet, and said I was punished and I couldn't play anymore.
Sonra öğretmen geldi, sessiz olmamı söyledi. Cezalı olduğumu ve bir daha binemeyeceğimi söyledi.
Look, I don't want to overstep the mark and I'm sorry if I've got the wrong end of the stick, but last night, when you said, "I'm with my husband," it occurred to me that maybe you couldn't speak, and maybe that was your way of telling me, and I wouldn't be doing my job properly if I didn't ask...
Bak, ben haddimi aşmak hiç istemem ve konuyu çok yanlış anladıysam da özür dilerim ama dün akşam, "Eşimin yanındayım." dediğinde sanki bana onun yüzünden konuşamıyormuşsun da bana belli etmeye çalışıyormuşsun gibi geldi.
I couldn't be prouder.
Bundan daha gururlu olamazdım gerçekten!
Why couldn't you just be like a normal bloke and ask me out for a drink or something?
Neden normal bir adam gibi olup beni dışarı çıkarmıyorsun?
I couldn't give a toss about you.
Sen benim umrumda değilsin be.
These boys on screen today couldn't find a clit in a forest of clits.
Bugün ekranlara çıkan çocuklar am ormanında am bulamazlar be.
I couldn't be happier.
Hiç bu kadar mutlu olmamıştım.
I was told that an operative needed a security team in the field, but that couldn't possibly be you, could it?
Bana bir ajanın sahada güvenlik ekibine ihtiyacı olduğu söylendi ama bunun sen olma ihtimali yoktur değil mi?
It couldn't be this easy.
Bu kadar kolay olamaz.
I couldn't believe he wanted to be with me.
Benimle birlikte olmak istediğine inanamadım.
There's no reason you and I couldn't be something real.
Ortada birlikte olmamıza engel olacak bir sebep de yok.
Unfortunately, he couldn't be here tonight.
Malesef kendisi bu gece burada değil.
Unfortunately, he couldn't be here tonight.
Malesef bu gece burada değil.
You know, you couldn't be happier if I told you that I had magically turned all the lettuce in the world into beer.
Dünyadaki bütün marulları bir büyüyle biraya dönüştürdüğümü söylesem bu kadar sevinmezdin.
So he couldn't be eliminated as a suspect.
Böylece şüpheli olmamış.
The cripple couldn't have pushed that machine on her. It's got to be the bloke.
- Sakat olan da makineyi itimez.
You want today to be the day life on Earth stopped because you couldn't make an unfair decision?
Sen adil olmayan bir karar veremedin diye, dünyadaki yaşamın durmasını mı istersin?
I couldn't be sure, and I would never forgive myself if something happened to her because of my selfish desire for a father.
Çektiğim bencilce babalık özlemi yüzünden kızıma bir şey olursa kendimi asla affetmem.
I wouldn't be here if I couldn't.
- Kanıtlayamayacak olsam burada olmazdım.
Couldn't even be bothered to tell one Indian tribe from another.
Bir yerli kabilesini diğerinden ayırmaya tenezzül bile etmemişlerdi.
Red hulk : You couldn't lead your way out of a paper bag!
Liderlik mi, senin kendine hayrın yok be.
You would wind up with an army so cute it couldn't be attacked.
Saldırılamayacak kadar şirin bir orduyla karşılaşabilirdin.
Couldn't be better.
Daha iyi olamazdı.
Couldn't have guessed that Stuart's sister was gonna be shot.
Stuart'ın kardeşinin vurulacağını tahmin edemedin.
And, being a cop, he couldn't afford to be slow.
Ve, bir polis olarak, yavaş olmayı göze alamazmış.
I am. Mr Bates and I need to inspect our house, so the timing couldn't be better.
Bay Bates'le evi inceleyecektik, yani zamanlama daha iyi olamazdı.
Unlike Hot Tub Time Machine, this couldn't be more simple.
"Hot Tub Time Machine" in aksine bu çok basit.
( Chuckles ) And he couldn't be more into you.
Sana daha fazla aşık olamazdı.
You couldn't be beathan's bo Aye.
- Beathan'ın oğlu olamazsın! - Evet.
Well, Eric, your big brother couldn't protect you from getting fired before, and I don't see how this is gonna be any different, and by the way, that's yesterday's paper.
Pekala Eric, ağabeyin daha önce seni kovulmaktan kurtaramadı bunun da bir farkı olacağını sanmıyorum bu arada o dünkü gazeteydi.
The fact that he had a girlfriend didn't mean I couldn't still be his friend.
Kız arkadaşı olması demek hala onun arkadaşı olamayacağım anlamına gelmiyordu.
And he couldn't be more into you.
Sana daha fazla aşık olamazdı.
I couldn't be less shocked.
Hiçbir şey bu az şaşırtamazdı.
It hit me when I was 14, the unfairness that I couldn't be a pro baseball player or a secret agent.
Ben 14 yaşındayken fark etmiştim. Profesyonel beyzbol oyuncusu ya da gizli ajan olamayacak olmamın insafsızlığı.
And if you think you're going after the person who did this solo, You couldn't possibly be more wrong.
Ve bunu yapan kişinin peşinden tek başına gideceğini düşünüyorsan çok yanılıyorsun.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]