Couldn't i tradutor Turco
48,368 parallel translation
I didn't know, so, I couldn't stop it.
Bilmiyordum, durduramadım.
Around the time when I was working, I couldn't recall if I got it there.
Çalıştığım zamanlarda, orada olup olmadığımı bile hatırlayamıyordum.
I couldn't even tell you if I got it before I left.
Stüdyodan çıkmadan size orada olduğumu bile söyleyemezdim.
We were fighting and I went to bed, and I couldn't sleep.
Kavga ettik ve ben de yatağa gittim ama uyuyamadım.
I couldn't find a lover that could satisfy me to save my life for years.
Yıllarca hayatımı kurtaracak, beni tatmin edecek bir sevgili bulamadım.
But I couldn't understand how could he beat his boy?
Ama kendi oğlunu nasıl dövebilir, işte bunu anlamıyordum.
And I couldn't figure out what it was.
Önce ne olduğunu anlamadım.
I just couldn't see myself being an extension of somebody else's life.
Başka birinin hayatının bir uzantısı gibi görmek istemedim kendimi.
There was--I couldn't tell her I love her.
Onu sevdiğimi ona söyleyemedim.
You know, I couldn't get the knife out.
Bıçağı çekip çıkaramadım.
I couldn't make it right.
Düzeltemedim.
I just couldn't sleep last night.
Dün gece uyuyamadım.
I turned the water on just now, and I thought about it all, the whole thing, taking clothes off, dealing with hair, and I just... I couldn't do it.
Demin suyu açtım, baştan sona her şeyi düşündüm, soyunmayı, saçla uğraşmayı ve yapamadım.
I'm sorry we couldn't afford to give you that limo.
Limuzin tutmaya gücümüz yetmediği için üzgünüm.
I couldn't do that to them.
Bunu onlara yapamazdım.
I couldn't watch.
İzleyemedim.
I couldn't move.
Kımıldayamadım.
I couldn't get up and leave or scream.
Ayağa kalkamadım, gidemedim, bağıramadım.
The whole night... with Marcus and everything... I couldn't believe you were on his list and not mine.
Gece boyunca sen Marcus'layken benim yerime onun listesinde olduğuna inanamadım.
I couldn't wait to get out.
Kurtulmayı iple çekiyordum.
And I couldn't... read it because... it's starting to make sense to me... why she did what she did.
Ve okuyamadım çünkü Hannah'nın bunu neden yaptığını anlamaya başladım.
I couldn't reach my phone for a while.
Bir süre telefonuma ulaşamadım.
I couldn't wait to start fresh... to tear the rest of the pages from my journal and forget it all.
günlüğümün kalan sayfalarını yırtıp her şeyi unutmaya can atıyordum.
And I couldn't escape my past.
Ve geçmişimden kaçamıyordum.
But another part of me couldn't help but wonder what... or who... I might be missing out on.
Ama diğer yanım, neyi ya da kimi kaçırabileceğimi merak ediyordu.
But I couldn't get my feet to move.
Ama yerimden kımıldayamadım.
I stood on the front porch and I just... I couldn't get a word out.
Verandada öylece durdum ve ağzımdan tek kelime çıkmadı.
I couldn't.
Söyleyemedim.
I couldn't take knowing I'd made it worse.
Onu daha da kötüleştirdiğimi bilmeye dayanamıyordum.
And I couldn't take knowing it would never get any better.
Asla iyiye gitmeyeceğini bilmeye de dayanamıyordum.
I couldn't...
Yapamadım.
I couldn't tell her.
Ona söyleyemedim.
I couldn't hold her.
Ona sarılamadım.
You asked earlier about Hannah's case, but I couldn't talk.
Hannah'nın davasını sormuştun ama konuşamamıştım.
Last year, I couldn't afford new shoes for basketball.
Geçen yıl basketbol için yeni ayakkabı almaya param yetmedi.
Yeah, I couldn't sleep.
Evet, uyuyamadım.
But I couldn't.
Ama yapamadım.
Because I couldn't stop thinking about you.
Çünkü seni aklımdan çıkaramadım.
I honestly couldn't say I wouldn't have done what you did.
Senin yaptıklarını yapmayacağımı gönül rahatlığıyla söyleyemem açıkçası.
I couldn't say why.
Nedenini bilemem.
I couldn't lose anyone.
Kimseyi kaybedemezdim.
I couldn't lose any of them.
Onlardan birini kaybedemezdim.
I couldn't lose you.
Seni kaybedemezdim.
I couldn't kill them.
Onları öldüremezdim.
I couldn't save him.
Ben onu kurtaramadım ama.
And I couldn't figure this one out.
Şunu da bir türlü çözemiyordum.
Living there, feeling like we had made it, I couldn't pick that up.
Orada yaşayıp, nihayet başarmışız gibi hissedilirken ben bu durumu bir türlü kavrayamıyordum.
I just... I couldn't.
Artık katlanamazdım.
Th-That's the guy I couldn't think of this morning.
Bu sabah hatirlayamadigim isim buydu.
I couldn't let you out even if you hadn't killed two men.
İki kişiyi öldürmemiş olsan bile çıkmana izin veremezdim.
I know but couldn't you fix it?
Biliyorum ama onu halledemez misin?
couldn't it 66
i don't care how long it takes 27
i mean 97485
i lost my mind 16
i know 63170
ines 33
i love my sister 16
i love you 17750
it's fine 7136
i don 542
i don't care how long it takes 27
i mean 97485
i lost my mind 16
i know 63170
ines 33
i love my sister 16
i love you 17750
it's fine 7136
i don 542
irene 487
i'm fine 13072
i am 12154
i do 17590
i just 13298
i don't think so 6892
it is 11007
it's not fair 795
ivan 848
in fact 10253
i'm fine 13072
i am 12154
i do 17590
i just 13298
i don't think so 6892
it is 11007
it's not fair 795
ivan 848
in fact 10253
i'm too old for this shit 16
irma 94
imbecile 102
iris 595
india 252
internet 115
i did 11059
is it 9219
it's friday 105
idea 68
irma 94
imbecile 102
iris 595
india 252
internet 115
i did 11059
is it 9219
it's friday 105
idea 68