English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ D ] / D'you know what

D'you know what tradutor Turco

4,173 parallel translation
And you know what? If it was more than a crazy hunch, there'd be a whole FBI team in here, not just one guy with a flashlight who thought we were asleep.
Ayrıca çılgınca bir önseziden öte bir şey olsaydı sadece bizim uyuduğumuzu sanan el feneriyle gelen bir adam değil koca bir FBI timi kapımızın önünde olurdu.
How'd you know what cab company to call?
Hangi taksi şirketini arayacağını nereden bildin?
How'd you know what he said?
- Ne dediğini nereden bildin?
I didn't know what you'd want.
Ne isteyebileceğini bilmiyordum.
Megan, you have to know I'd want what you want.
Megan, ben sadece sen istiyorsan onu istiyorum.
It's a good thing she was in that car with you,'cause she's the only person I know who could've done what she did.
Seninle beraber arabada olması iyi bir şeydi. Çünkü yaptığı şeyi yapabilecek, tanıdığım tek kişi o.
You'd best leave if you know what's good for you.
Kendi iyiliğin için, gitsen iyi olur.
So, you know what'd be nice?
Yani, ne güzel olurdu biliyor musunuz?
But you know what? If you're not comfortable with me leading this investigation, you're welcome to step outside and tell everyone why.
Ama eğer bu soruşturmayı benim yürütmemden rahatsız oluyorsanız dışarıya çıkıp herkese nedenini söylemekte serbestsiniz.
I think it'd be like... you know what?
Bence bu daha çok... ne var biliyormusun?
What about the one who called Marty Grossman at Stalkerazzi saying you picked him up the month before that? You know how many people out there look like me?
Dışarıda bana benzeyen kaç adam var, biliyor musun?
You can't take away that girl's shot at getting out. I don't know what you're talking about.
- Kızın dışarı çıkmaktaki şansını elinden alamazsın.
You know what I like about this particular brand of toilet paper- - hey, dad.
Bu marka tuvalet kağıdı ile ilgili en sevdiğim şey ne, biliyor musun? Baba.
Okay, you know what? Since you guys are such lovebirds, you can take whatever you'd like.
Siz ikiniz böyle sevgi kelebekleri olduğunuza göre, canınız ne istiyorsa alın.
It all goes different sizes because she has to decide what size she wants, cos some women are different, you know, you don't want to get...
Farklı ölçülere geliyor hangi ölçüyü istediğine karar vermek içinmiş zira bazı kadınlar farklıdır, bazen istediğini...
Do you know what you'd like to call yourselves?
Kendinize hangi ismi vermek isterdiniz?
I don't know what I'm doing. But if you're up for it, I'd like to spend some time with you.
Ama sen de istersen seninle biraz vakit geçirmek istiyorum.
I've been with cheating'men, so I know what it's like to give your heart to somebody you thought you knew only to find that you didn't know him at all.
Ben de aldatan erkeklerle ilişkiler yaşadım. Tanıdığını sandığın kişileri onları hiç tanımadığını anlayana kadar sevmek nasıldır bilirim.
You know what you do with a D.O.A., right?
Cesetle ne yapacağını biliyorsun değil mi?
Just let us know what's on your lunch menu, and any lighter fare you might have for when we're playing outside.
Bize öğle yemeği menüsünü söyle, yeter. Dışarıda oynarken yiyebileceğimiz bir şeyler var mı?
Look, I don't know what your plans are, but, um, of course I'd love for you to be a part of our lives as much as you can.
Bak, senin planlarını bilmiyorum ama, senin benim hayatımın bir parçasısın ve öyle kalacaksın.
Now, the thing is, I'd rather deal with guys that would break my knees before they broke my neck, if you know what I mean.
Olay şu ki, boynumdan önce bacaklarımı kıracak adamlarla çalışmayı tercih ederim. Demek istediğimi anlamışsındır.
You know what? There's one more thing I'd like to take a look at.
Aslında bakmak istediğim bir şey daha var.
You'd didn't know what he was going to do.
Ne yapacağını asla bilmezdiniz.
No, you know what? I promised I'd go to Sheila's.
Maalesef Sheila'lara gideceğime söz vermiştim.
You know what, we'd... we'd love to hear it, but we've got that, um... that...
Dinlemeyi çok isterdik ama bizim şeye gitmemiz lazım.
Look, I know what I'm doing, D.B. You of all people should understand that.
Bak, ne yaptığımı biliyorum D.B. Hepiniz bunu anlamalısınız.
You know what, um, I don't want you to take this the wrong way, I need you to get out.
Bunu yanlış anlamanı istemiyorum, dışarı çıkar mısın?
Depends on who you know, what palms get greased.
Bu kimi tanıdığınıza ve hangi ellerin kirlendiğine göre değişir.
D'you know what I think the problem is?
Bence bizim problemimiz ne, biliyor musun?
I'd hurry up if I were you, you know what juries can be like.
- O zaman acele et, jürileri biliyorsun.
I thought maybe you'd know what it meant.
Ne anlama geldiğini biliyor olabileceğini düşündüm.
Maybe if you stopped running around, trying to get everybody to like you, they'd take you serious enough to let you know what's really going on.
Belki de etrafta dolanmayı kesip herkese kendini sevdirmeyi deneyi bıraksan onlar da neler olduğunu söyleyecek kadar seni ciddiye alırlar.
I think you don't want me to know about Carrion, and you'd rather get fired than tell me what it does.
Bence Carrion hakkında bir şeyler bilmemi istemiyorsun ve ne işe yaradığını söylemektense kovulmayı tercih edersin.
I didn't know what to say to her... except, "I'd tell you to ask your father, but he's at the movies."
Ona "Babana sormalısın ama o da şimdi sinemada." demek dışında ne diyeceğimi bilmiyordum.
Yeah Fin I know your voice. What do you want?
- Sesini tanıdım Fin.
If you're ready to tell me what I already know- - that you killed Frank Dempster, that you and your buddies stole 200 Verzia 8 phones- - I'll get a D.A. in here and cut you a deal.
Eğer bana zaten bildiklerimi söylemeye hazırsan yani Frank Dempster'ı öldürdüğünü ve arkadaşlarınla birlikte 200 Verzia 8 telefonu çaldığınızı buraya bir bölge savcısı çağırıp sana bir anlaşma sağlayabilirim.
I cannot identify, and I was hoping you'd know what it was.
- Hodgins....... esmer şeker, sirke- - bu ne olduğunu belirleyemediğm bir karışım ve bunun ne olduğunu bildiğini umuyordum.
You know, all this pain and suffering could have been avoided if you'd just done what I asked you to do... gone to London, started training to be an olympian, but you turned your back on me,
Biliyorsun ki, tüm bu acı ve ızdırap eğer senden istediğim şeyi yapmış olsaydın, önlenmiş olabilirdi... Londra'ya gitmiş, bir olimpiyatçı olarak antrenmanlarına başlamış olsaydın, ama sen bana sırtını döndün,
Then we'd like you to speak, do what you did today, you know.
Ayrıca senin konuşma yapmanı istiyoruz. Bugün yaptığın gibi.
I had to see the show. I know I'm breaking probably every rule, but have to ask, what'd you think?
Herhalde bütün kuralları ihlal ediyorum, biliyorum, ama sormam lazım.
I'd like to know what you feel about that.
Bu konuda ne düşündüğünü bilmek isterim.
I'd far rather know what you were thinking.
Aslında şu an ne düşündüğünü daha çok merak ediyorum.
I don't know what I'd have done if I hadn't met you when I moved to London.
Londra'ya taşındıktan sonra sizinle tanışmamış olsam ne yapardım bilmiyorum.
You can't take your I.D. And run it through- - well, you know what old school means.
Kimliğini gösteremezsen geçemiyorsun eski usülün ne olduğunu hepiniz biliyorsunuz.
You know, I want to be able to walk down the hall and have people say "hey, Riles, how'd the deposition go?" or "what case are you working on?" or "cute skirt."
Tek istediğim, koridorda yürüyeyim ve herkes bana "selam Riles, tanık ifadesi nasıldı?" ya da "hangi dava üzerinde çalışıyorsun?" veya "eteğin güzelmiş" desin.
You know what'd be the most efficient? What?
- Ne daha etkili olurdu, biliyor musun?
You don't know what it's like out here.
Dışarısı nasıl bilmiyorsun.
What d'you do that for? I couldn't look like we didn't know what we were doing, could I?
Ne yaptığımızı bilmiyormuşuz gibi gözükemedim değil mi?
What d'you know about sailing?
- Denizcilikten ne anlarsın sen?
Uh, thought I'd come by to see what this you know, gnarly bastard looks like.
Bu suratsız piçin neye benzediğini görmeye gelebilirim diye düşündüm.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]