Death tradutor Turco
74,298 parallel translation
It's a death sentence all the same.
Ölümün her türlüsü aynıdır.
It's life or death, that's it.
Ya yaşarsın ya ölürsün, bu kadar.
Though the fact that there are endless ways humans will tempt death for their own amusement
Her ne kadar sonsuz yollar olsa da insanların eğlence için ölümle baş başa gelmeleri...
I want to cause her death so you can blame me for it... because then you will finally stop trying to save me... and I will be free of you forever.
Beni suçlaman için onun ölümüne neden olmak istiyorum çünkü sonra beni kurtarmak için uğraşmayı bırakacaksın... ve ben sonsuza kadar özgür olacağım.
Death.
Ölümden.
I saw the moment of Enzo's death.
Enzo'nun ölüm anını gördüm.
My true self sprang forth at the moment of my death.
Öldüğüm anda gerçek benliğim ortaya çıktı.
I want you to remember the moment of Enzo's death.
Enzo'nun ölüm anını hatırlamanı istiyorum.
So if you can't tell me this guy's death meant something,
Eğer bu adamın ölümü bir şey ifade etmiyorsa,
I've been wondering what happened to Enzo's spirit since the moment of his death, and, finally, I have my answer.
Enzo öldüğü andan itibaren ruhuna ne olduğunu merak ediyordum. ve sonunda olayı çözdüm.
Your death is inevitable.
Ölümün kaçınılmazdı.
On death's literal doorstep.
Ölümün tam ucunda.
Even before that, death followed me around wherever I went.
Bundan önce bile gittiğim her yere ölümüde götürdüm.
And do you, Caroline, take this man to be your lawfully wedded husband, to have and to hold, in sickness and in health, till death do you part?
Ve sen Caroline, kanunen bu adamı varlıkta ve yoklukta hastalıkta ve sağlıkta, ölüm sizi ayırana kadar kocan olarak kabul ediyor musun?
You're gonna walk out of these tunnels, and you are not gonna stop until my death breaks the compulsion because I am the big brother.
Bu tünellerden yürüyerek çıkacaksın, ve benim ölümüm patlamayı durdurana kadar yürümeye devam edeceksin. Çünkü senin ağabeyin benim.
In death comes peace.
Huzur ölümle birlikte gelir.
She just gave this death stare.
Hep katil gibi bakardı.
Since I finally got time of death right, I was able to ping. Kleinberg's cell to Van Nuys Airport, where I got this.
Ölüm zamanını belirleyebildiğim için Kleinberg'in telefonunu Van Nuys havalimanındayken tespit edebildim ve bunu buldum.
- and beat you to death with it. - What are you talking about?
- Sen neden bahsediyorsun?
The brain only lasts three minutes after death.
Öldükten sonra beyin üç dakika dayanır.
You have broken our most sacred oath, and the penalty is... Death.
En büyük yeminlerimizden birini bozdun ve bunun cezası ölümdür.
Death by money?
Para ile ölüm.
So cause of death was suffocation. Officially.
Resmi ölüm nedeni boğulma.
Her life aboard that ship was so unbearable, she felt death would be a relief.
Gemideki hayatı o kadar dayanılmazmış ki ölümü bir kurtuluş olarak görmüş.
And go to his death.
Sonra da ölüme giderler.
I know there's an ugly, rancid, spiteful reason why you sent my son, your grandson, to his death.
Oğlumu, torununu ölüme yollamanın çirkin, kokuşmuş, hain bir nedeni olmalı.
Hoped he'd starve to death.
Açlıktan ölmesini umdum.
And if what she said is true... if this is what you really are... what you'll do to the world, all that pain, all that death, I can't let that happen.
Eğer onun dedikleri gerçekse eğer gerçekten öyle biri olacaksan yaptığın şeyler dünyaya acı ve ölüm getirecekse buna izin veremem.
And it beats the hell out of certain death.
Ve kesin ölümün yerine seçilir.
Ugh. Smells like death.
Ölü gibi kokuyor.
Dean, that's the second hunter death we've heard about in two weeks. I know.
Dean bu iki haftada duyduğumuz ikinci avcı ölümü.
Kelly's now in the clutches of the Winchesters'love slave, Castiel, who's no doubt dragging her to a gruesome death.
Kelly şimdi Winchesterların aşk kölesi Castiel ile birlikte ve onu ölümüne götürdüğünden şüphemiz yok.
Mm. As opposed to the fun-packed death you have planned.
Buna karşılık senin öldürmeni eğlenceli bir tarafı var.
All ended with me narrowly escaping death by hiding in a rat.
Sonunda benim ölümden bir fareye saklanarak kaçmamla bitti.
- You can't let Rachel's death... - Don't.
- Rachel'ın ölümünü- - - yapma.
I'm sleeping in my daughter's box room while she works herself to death.
Kızım ölümüne çalışırken ben de onun evinde uyuyorum.
If what you're trying to do is hold Mr. Miller to account for Danny's death...
Yapmak istediğin şey Bay Miller'ı Danny'nin ölümünden sorumlu tutmaksa...
In reality, Osbert's been given a fate far, far worse than death.
Aslında Osbert'e ölümden çok ama çok daha kötü bir kader biçildi.
You should let go of your pride. It will be the death of you.
Gururunu bırakmalısın yoksa ecelin olacak.
Pull and give him the peace of death! Pull!
Çek ve ona ölümün huzurunu ver!
Lord, you cannot blame Ragnar for the Abbot's death.
Abbot'ın ölümünden Ragnar'ı suçlayamazsınız lordum.
Uhtred, revenge will not bring you peace, only death.
Uhtred intikam huzur değil yalnızca ölüm getirir.
The rightful King of Wessex helping to avenge the death of a big hairy Viking.
Wessex'in meşru kralı tehlikeli bir Viking'in ölümünün intikamını almaya yardım ediyor.
Death. Loss.
Kayıplar...
- No! - Live on in death.
- Ölümle yaşamaya devam edeceksin.
This is Doctor Yelburton... she used to work here, but now she works in Khatri's lab of death.
Bu Doktor Yelburton. Burada çalışırdı ama artık Khatri'nin ölüm laboratuvarında çalışıyor.
If anything goes wrong during tonight's performance, your sister will be dropped to her death.
Akşamki sahnede herhangi bir sıkıntı olursa kardeşiniz düşüp ölecek. Gidelim mi?
Drop the pip-squeak to her death.
At o fareyi aşağı.
"For in that sleep of death what dreams may come."
"O ebedî uykuda ne rüyalar göreceğim, kim bilir."
- Did you determine the cause of death?
- Ölüm sebebini belirleyebildiniz mi?
I don't know, a hello kitty backpack or the death of an enemy?
Ya da bir düşmanının ölmesi.