Death threats tradutor Turco
307 parallel translation
"with blatant death threats."
-... yol açtığını kabul ediyorum. "
They're death threats.
Bu ölüm tehdididir.
That morning, you were warned of death threats against the senator.
O sabah, senatöre karşı ölüm tehditleri hakkında uyarıldınız.
I think the jury received death threats.
Bence jüri ölüm tehditleri almıştır.
I do respond to death threats.
Ama ölüm tehdidine cevap veriyorum.
Have you received death threats?
- Ölüm tehdidi aldınız mı?
Warnings, death threats...
Uyarılar, ölüm tehditleri...
Authorities report scores of death threats against the police, plus threats of bombings along the parade route.
Yetkililer, polis teşkilatına karşı birçok ölüm tehdidi ve geçit töreni güzergâhında bombalı saldırı tehdidi aldıklarını söyledi.
We've been getting death threats.
Ölüm tehditleri alıyoruz.
Manuel... had lately received death threats
Manuel ölmeden önce... tehditler alıyordu.
And these death threats?
Ya o ölüm tehditleri?
Forget the crazy death threats, if she doesn't sing she's dead anyway.
Tehditleri bırak, şarkı söylemezse zaten ölür.
Max Shady's been faxing death threats to you all morning.
Max Shady bütün gün sana ölüm tehditleri içeren faks gönderip durdu.
That is one of the many death threats that Max Shady faxed to you the day that he was released from prison.
Max Shady'nin size gönderdiği çok sayıda ölüm tehdidinden bir tânesi. Hapishaneden salıverildiği gün size göndermeye başladı.
- You mean death threats?
- Ölüm tehditleri mi?
As usual... don't think this is out of the ordinary... there have been death threats.
Doğal olarak, ki bunun anormal bir şey olduğunu düşünmeni istemem, ölüm tehditleri söz konusu.
Death threats to you?
Sizi mi tehdit ediyorlar?
I'm afraid death threats against me... are a daily, even boring occurrence.
Üzgünüm benim hakkımda neredeyse her gün ölüm tehdidi çıkıyor, artık sıkmaya bile başladı.
I mean death threats against you.
Demek istediğim sana yönelik tehditler söz konusu.
Remember, this time, death threats don't get photos.
Unutma, bu sefer, ölüm tehditleri savuranlar fotoğraf almayacak.
They don't want you to hear about the 20 death threats he received this year.
Bu konuyla ilgili 20 ölüm olayı olduğunu bilmenizi istemiyorlar.
Aren't you nervous telling me all this after receiving all those death threats?
Tüm bu ölüm tehditlerinden sonra bana bunları anlattığın için tırsmıyor musun?
- Have there ever been any death threats?
- Hiç ölüm tehdidi almış mıydı?
I have had nine death threats!
Dokuz ölüm tehdidi aldım!
I've had death threats in every town I've been in.
Bulunduğum her şehirde ölüm tehdidi aldım.
There've been a lot of death threats.
Çok ölüm tehdidi alırım.
Death threats.
Ölüm tehditleri.
The protesters, death threats, the media trying to sneak into the building.
Protestocular, ölüm tehditleri. Basın binaya girmeye çalışıyor.
Enough so that Scobie received death threats.
Bu yüzden ölüm tehditleri alıyormuş.
almost death threats.
Neredeyse ölüm tehditleri. Hatta kimi öyleydi de.
There were some death threats.
Warner'sa dedi ki ;
I know Palmer gets a lot of death threats, but this one has weight.
Evet. Palmer'ın birçok ölüm tehdidi aldığını biliyorum, ama bu seferki biraz ciddi.
We've been getting death threats ever since my husband announced his candidacy.
Kocam adaylığını açıkladığından beri ölüm tehditleri alıyoruz.
We'll need to see these death threats.
O tehdit mektuplarını görmemiz gerekiyor.
They didn't think the death threats should be taken seriously.
Ölüm tehditlerini ciddiye almamışlar.
I believe Suzanna and Julia have received death threats as well.
Bence Suzanna ve Julia da ölüm tehditi almışlar.
After you told us about the death threats, security guards are under strict instructions
Bize ölüm tehditlerinden bahsettiğinizden beri güvenlik görevlilerine kesin emirler verildi.
Had the General received any death threats recently? Was he afraid?
General son zamanlarda tehdit alıyor muydu?
Dobby is used to death threats, sir.
Dobby ölüm tehditlerine alışık, efendim.
Eight death threats, three requests to open air raid shelters, seven and six in postal orders and... a cigar... probably poisoned.
7-8 ölüm tehdidi, 3 hava saldırısı sığınaklarının açılması talebi... ve bir sigara... muhtemelen zehirli.
Jimmy, those people issue death threats if their laundry's folded wrong. Ma!
Bunlar işleri ters gidince hemen tehdit silahına başvurur.
Even death threats now.
Artık ölüm tehditleri bile geliyordu.
Anger, tears, venomous death threats.
Öfke, gözyaşı ve nefret dolu ölüm tehditleri.
Responding to D'Argo's death threats.
D'Argo'nun ölüm tehditlerine yanıt veriyorum.
Late night phone calls, death threats.
Geç saatlerde telefon çağrıları, ölüm tehditleri.
Since then, the church has been vandalized... and he has received death threats.
O zamandan sonra kiliseye zarar verdiler rahibi ölümle tehdit ettiler.
You better talk to your brother before you start making death threats.
Ölüm tehdidi yapmadan önce kardeşinle konuşsan iyi edersin.
I'm not gonna make any death threats.
Jack, İsa saçmalığı yok.
More death threats.
Daha çok ölüm tehdidi.
Matt noonan. Depressive, death fixation, constant threats of suicide.
"Depresif, ölüm takıntısı sürekli intihar eğilimi".
- He was, but kept getting death threats.
- Oradaydı.
threats 79
death 1004
deaths 27
death row 19
death penalty 21
death experience 79
death situation 19
death experiences 28
death 1004
deaths 27
death row 19
death penalty 21
death experience 79
death situation 19
death experiences 28