English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ D ] / Do they

Do they tradutor Turco

64,523 parallel translation
What do they say is wrong with you?
Neyin varmış?
What time do they say the attack takes place?
Saldırının ne zaman olacağını söylüyorlar?
What do they have to hide?
Neyi saklamak zorunda ki?
Do they?
Öyle mi?
Do they have the Americans?
Amerikalılar ellerinde miymiş?
Do they have any meaning to you?
Sizin için bir anlamları var mı?
Who are you hiding from, and why do they want you dead?
Kimden saklanıyorsun ve neden ölmeni istiyorlar?
If the adults are the ones who mess things up, then why do they get to tell us how it's gonna be?
İşleri berbat edenler yetişkinlerse neden onların dediği olmak zorunda?
You know, they do this Brazil nut thing now.
Brezilya cevizinden de yapıyorlar.
When they come to the door, point the gun at'em so they don't do anything.
Kapıyı açtıklarında onları silahla durduracaksın.
Meredith, do what they say.
Karşı koyma, Meredith.
No matter how liberated, women'll do what they always do when they're cornered :
Ne kadar özgür olsalar da kadınlar köşeye sıkışınca her zaman yaptıkları şeyi yaparlar.
They moved aside with class after their spin on the carousel was over, and that's something you refuse to do.
Artık sıralarının geçtiğini anlayınca zarif bir şekilde köşelerine çekilmeyi bildiler. Ama sen bunu yapmayı reddediyorsun.
Hell, they still do.
Hâlâ da söylüyorlar.
They do!
Gerçekten öyle!
And they so often do.
Ve bunu da sık sık yapıyorlar.
They are gonna do your Charlotte picture.
Charlotte'ta oynamayı kabul edeceklerdir.
And you know what? They're gonna do it for less.
Hatta daha az ücrete.
I don't care what they do in private, but staying up partying like teenagers can only detract from the quality of their work and, by extension, mine.
Özellerinde ne yaptıkları umurumda değil. Ama ergenler gibi geç saatlere kadar eğlenmek ancak işlerinin kalitesini düşürür, dolayısıyla benimkini de.
- They can't do that. Academy Award-winning actress, - joins her old pal, Bette Davis.
- İki Oscar ödüllü bir başka oyuncu olan Bayan de Havilland eski dostu Bette Davis'le bir araya geliyor.
How do you know they're still together?
Hala beraber olduklarını nasıl biliyorsun?
Solomon said Bray was ranting about the CIA, about how they tried to have him scrubbed and sent his own team to do the job.
Solomon, Bray'in CIA hakkında atıp tuttuğunu söyledi. Onu temizlemek istediklerini, ve bunun için kendi ekibini göndermeleri falan.
- They do want us to find them.
- Onları bulmamızı istiyorlar.
After you've seen what people do in war, they'll offer you every drug there is except the one you need to make it go away.
Savaşta insanların neler yaptığını gördükten sonra Sana iyi gelecek ilaç dışında her ilacı önerirler.
I knew that they would do whatever it takes to get their hands on the blueprints for the kr-20.
Kesinlikle. KR-20'nin planlarını ele geçirmek için her şeyi yapacaklarını biliyordum.
Do you really think they're going to let you bring me in?
Gerçekten beni içeri tıkmana izin vereceklerini mi düşünüyorsun?
Because that's what they do.
Çünkü yaptıkları şey bu.
- They do.
Hayır.
That's the question, and the answer is no, they do not.
Soru bu. ve cevabım hayır, almadılar.
Do you know where they're keeping him?
Onu nerede tuttuklarını biliyor musun?
If they do, maybe we can get to Rocha through Burton.
Yapmışlarsa, belki Burton üzerinden Rocha'ya ulaşabiliriz.
Maintaining a decent character is hugely important, they do look at that.
İyi bir karaktere sahip olmak çok önemli, bunlara da bakacaklar.
The same reason they do everything.
Her şeyi yaptıkları aynı sebepten ötürü.
Though they never do.
Ama asla gitmezler.
But they want what they want, and they're willing to do whatever it takes.
Ama onların, istediklerini almak için yapmayacakları şey yok.
- You do that, they'll kill her.
- FBI'a gitmeliyiz. - O zaman onu öldürürler.
They sure do.
Kesinlikle öyleler.
Do exactly as they say.
Onun dediklerini yap.
It's important that they do not alert the press.
Basına haber vermemeleri önemli.
The thing is, I do believe they were chosen, just not in the same way you believe in.
Ben de seçildiklerine inanıyorum, ama senin inandığın şekilde değil.
Of course they do.
Elbette vardır.
Of course they do. We should get on this right away.
Derhal bu işe yoğunlaşmalıyız.
Is this what y'all do all the time, just lock somebody in a room and don't listen to a damn thing they say?
Birisini odaya kilitleyip dediği hiçbir şeyi dinlemiyor musunuz?
They-They do have some strange ways about them, it's true.
Bazı gariplikleri var, evet. Hayır.
- It's all right. They have to do it.
Yapmak zorundalar.
And sometimes people actually do know what they want without you having to tell them.
Ve bazen senin söylemene gerek kalmadan insanlar ne istediklerini gerçekten bilirler.
- They can't do anything until you notarize those settlement charges. I know, Beth.
- Biliyorum Beth.
No one is gonna find this car, and even if they do,
Kimse arabayı bulamaz.
I had no idea that's what they were gonna do.
Böyle yapacaklarını bilmiyordum.
So they're gonna do a thorough search... and if they don't find anything, we should be fine.
Detaylı bir arama yapacaklar. Bir şey bulmazlarsa sorun yok demektir.
- Of course I know that they do.
Tabii ki biliyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]