Doing nothing tradutor Turco
2,073 parallel translation
You've been up there a month, doing nothing, not moving.
Neredeyse bir aydır oradasın, hiçbir şey yapmıyorsun, kımıldamıyorsun bile.
Why is everyone round here fucking blind? - I'm doing nothing...
Neden buradaki herkes kör amına koyayım?
And that means that the city's paying for all these contractors, workers to stand around doing nothing.
Bu da devletin müteahhitlere boş duran adamları için para vermesi demek oluyor.
I can't just stand around doing nothing.
Bu benim de meselem. Sadece kenarda oturup seyredemem olanları.
Doing nothing might have sent a stronger message.
Hiçbir şey yapmayarak ona daha sert bir cevap verebilirdin.
I'm sitting here, I'm not doing nothing.
Burada hiçbir şey yapmadan oturuyorum.
Oh come on, nobody's doing nothing, what the hell?
Hiç kimse bir şey yapmıyor, bu da ne demek?
Nothing. And the reason why I am doing nothing is lying in a hospital bed, uptown.
Hiçbir şey yapmama nedenim, şehirde hastane yatağında yatıyor.
Everyone's defending this nation at full split... ... and I am doing nothing here.
Herkes burayı tüm gücü ile savunuyor ve benim elimden hiçbir şey gelmiyor.
What if she dies while we're standing here doing nothing?
Ya biz burada öylece dikilirken ölürse?
You're doing nothing?
Hiçbir şey yapmıyor musun?
Mr. Ambassador. As China's ally, why is the US doing nothing at a time like this?
Bay Büyükelçi neden Amerika böyle bir durumda hiçbirşey yapmıyor?
That's about as long as I can stand doing nothing.
Hiçbir şey yapmadan ancak bu kadar dayanabiliyorum.
I am doing nothing of the sort!
Ben hiçbir zaman öyle birşey yapmam.
You guys are doing nothing for the stereotype.
Klişe olmamak için hiçbir şey yapmıyorsunuz.
You know, where you're doing stuff, and I'm just at home doing nothing.
Sen burada uğraşırken.. .. ben evde boş boş oturuyorum.
Not to mention the thousands of dollars you are wasting Standing here doing nothing.
Burada dikilip hiçbir şey yapmadan geçirdiğin zamanda boşa harcanan binlerce dolardan bahsetmiyorum bile.
they're doing nothing.
Hiçbir şey yapmıyorlar.
Where do you get the idea you can sit around all day doing nothing?
Tüm gün hiçbir şey yapmadan boş boş oturacağın düşüncesini nereden çıkarıyorsun ki?
Do you think I sit around doing nothing?
Hiçbir şey yapmadan boş boş oturduğumu mu düşünüyorsun?
But after the announcement, the only thing that scares the hell out of me now is doing nothing.
Ama bildiriden sonra, beni korkutan tek şey hiçbir bok yapmamak oluverdi.
By doing nothing.
Hiçbir yol izlemeyin.
Wait until after the ceremony? We can't just sit around doing nothing!
Törenin sonrasında derken... böyle pervasızca şeyler söylemenin zamanı mı?
I'm just so busy doing nothing.
Hiçbirşey yapmaktan çok meşgulüm.
It's kind of doing nothing for my hip area and making a mess of my boobs.
Basenlerime bir etkisi yok ve göğüslerimi berbat gösteriyor.
We were doing nothing, and he was a very sweet boy, which you might have known if you bothered to get to know him.
Hiçbir şey yapmıyorduk ve Ricky çok iyi bir çocuktu. Eğer onu tanımaya çalışsaydın, bunu bilirdin.
We'll just sit here? Doing nothing?
Hiçbir şey yapmadan burada mı oturacağız?
You know, sitting here all by ourselves doing nothing.
Kendi başımıza burada oturmak. Hiçbir şey yapmamak.
So, I was thinking about taking some time off from... well, doing nothing.
Biraz izin kullanmayı düşünüyordum olmayan işimden.
None of my colleagues abroad understand that we're doing nothing
- Hayır, Kahn haklı. Yurt dışındaki hiçbir meslektaşım neden bir şey yapmadığımızı anlayamıyor.
- No, you are doing nothing.
- Hayır, hiç birşey yapmıyorsun.
- Uh-uh. No more hanging around doing nothing without a job.
Etrafta işsiz aylak aylak dolaşmıyorum.
Could you stop doing that? It's... Nothing's going to happen.
Kes şunu, hiçbir işe yaramıyor.
Look, apparently, they're just doing some preliminary testing, information-gathering, nothing too crazy.
Bakın, görünen o ki sadece bir ön deney yapıyorlar bilgi toplama çılgınca bir şey değil.
- Hey, what are you doing? - Uh, nothing!
- Hey, ne yapıyorsun?
Nothing will stop me doing what I have to do.
Yapmam gerekeni yapmama hiç bir şey engel olamaz.
I don't know nothing about his plans or his future plans or what he's doing.
Planları, gelecek planları ya da neler yaptığına dair hiçbir fikrim yok.
And once he crosses, there's nothing but woods to hide whatever he's doing.
Ve bir kere geçince de ormanın içinde istediği gibi gizlenebilir.
I really hope we're not doing all this for nothing, and I hope no book was sold.
Umarım bütün bunları boşuna yapmıyoruzdur ve kitaplar hala bir aradadır.
There's nothing wrong with what you're doing.
Yaptığın şeyde bir sorun yok.
Then these fantastic one-on-ones with this robotic coach that tells you what you're doing wrong every single day, nothing like Coach Taylor.
Sonra bir bir başlar... Robotumsu koç sana her gün neyi yanlış yaptığını söyler. Koç Taylor gibi değil.
Well, then you should know that nothing says "I'm a woman" - like doing it with me.
O halde şunu bilmelisin ki, benimle bir iş yaparken kimse "ben kadınım" diyemez.
Well, he didn't think he was doing his job right if he wasn't being threatened. But nothing recently, no.
Tehdit almıyor olsaydı işini doğru yapmadığını düşünürdü.
But, Sid, you saw the show before Stan took it over. You have to admit that it was nothing but incompetent vegan pussies doing absolutely nothing and trying to turn it into drama.
Ancak, Stan programı ele geçirmeden önce, programın bir şey yapıyormuş gibi yapıp, hiçbir şey yapamayan bunu da dramaya dönüştüren amcıklarla dolu olduğunu söylüyorsun.
There's nothing doing.
Henüz açık değiliz.
What are you doing? Nothing.
Ne yapıyorsun?
- Nothing. I'm doing my lips.
"Hımm" bir şey değil, ruj sürüyorum.
Doing little, or nothing at all, will result in even greater deficits, even greater job loss, even greater loss of income, and even greater loss of confidence.
Hiçbir şey yapmamak veya azıcık yapmak daha büyük kayıplara neden olacak, daha çok iş, hatta gelir ve hatta daha çok güven kaybedilecek.
What do you think they're doing? Nothing, nothing!
- Ne yaptıklarını düşünüyorsun?
- They're doing it right now, but nothing can be guaranteed.
- Tamir edilemez mi? - Şu anda deniyorlar. Ama garantisi yok.
I was off planet, doing my job while your Federation did nothing and allowed my people to burn while their planet broke in half.
Federasyonunuz hiçbir şey yapmadığında gezegen dışında işimi yapıyordum. Gezegenim ikiye ayrılırken insanlarımın yanıp kül olmasına izin verdiniz.
nothing 25771
nothing to see here 87
nothing else matters 82
nothing to hide 21
nothing much 304
nothing more 611
nothing at all 597
nothing happened 754
nothing yet 509
nothing changes 92
nothing to see here 87
nothing else matters 82
nothing to hide 21
nothing much 304
nothing more 611
nothing at all 597
nothing happened 754
nothing yet 509
nothing changes 92
nothing's changed 230
nothing to worry about 339
nothing happens 85
nothing so far 85
nothing fancy 88
nothing serious 268
nothing has changed 127
nothing will happen 77
nothing here 109
nothing important 86
nothing to worry about 339
nothing happens 85
nothing so far 85
nothing fancy 88
nothing serious 268
nothing has changed 127
nothing will happen 77
nothing here 109
nothing important 86