For all we know tradutor Turco
1,833 parallel translation
A biography is nothing, an account of the facts written by, well, just for all we know, some academic hack.
Bir biyografinin önemi yoktur, sadece bazı yazar bozuntuları tarafından yazıldığını bildiğimiz gerçek olayların bir hesap dökümü.
For all we know, they are a group of young revelers the style of live fast, die slow have fun in the sun and have parties as a rock star moving through the desert methadone one of its planes, plastic and modified with much technology.
Hepimiz biliriz, Bunlar Genç eğlence düşkünlerinin bir grubu. Canlı hızlının stili, yavaş yavaş ölürsün. Güneşte eğlence ıssız metadon boyunca hareket eden Ve bir kaya yıldızı dığı gibi partilere sahip oldu.
For all we know Jackson is still alive and let's not pretend otherwise unless we evidence to the contrary.
Her şeyde Jackson'nın hala hayatta olduğunu bildiğimizi ve aksini iddia etmeyelim Iş süreci aksini kanıtlar.
For all we know, Dad will have a nervous breakdown.
Belki de babamız krize girer.
For all we know, they have a translation device nn their ship or something.
Gemilerinde tercüme cihazı falan bile olabilir.
For all we know, it's a ploy she used to gain access to the U.N. security files, Hassan's itinerary.
Bu kadının BM dosyalarına ve Hassan'ın tur rehberine ulaşmak için oynadığı bir oyun da olabilir.
Those people could be sipping margaritas in Cabo right now for all we know.
Tüm bildiğimiz şu anda bu heriflerin Cobo'da Margarita içtiği.
For all we know, he could be the burglar.
Bizi korkutmak için hırsızlık yapmış bile olabilir.
For all we know, the mobster sauce contains actual chunks of deceased mobsters.
Bildiğiniz gibi, haydut sosu gerçek haydut ölüsü parçaları barındırıyor.
For all we know, they gave him 80-milligram pills by mistake.
Belki de bir hata sonucu 80 miligramlık ilaçları verdiler.
But for all we know, this could be insulin.
Ama bildiğimiz kadarıyla, bu insülin bile olabilir.
For all we know, she's an agent of the Keeper sent to destroy Richard.
Tek bildiğimiz onun, Richard'ı öldürmek için Gardiyan'ın gönderdiği bir casus olduğu.
Well, for all we know, he could live in the neighborhood.
Hem komşumuz da olabilir.
For all we know, he could have been working for Alex Cabot.
Tek bildiğimiz, onun Alex Cabot için çalışıyor olabileceği.
For all we know, he might be trying to lure me away from Richard for some nefarious purpose.
Bilebileceğimiz tek şey, beni iğrenç bir amaç uğruna Richard'dan uzaklaştırmaya çalışıyor olabileceği. Hiç sanmıyorum.
For all we know, there are people out there who still mean you harm.
Tek bildiğimiz, dışarıda sana zarar vermek isteyen insanların hala var olduğu.
They could've been parked there for all we know.
Orada park etmiş bile olabileceklerini tahmin ediyoruz.
For all we know, wilkes is on his way to tahiti right now.
Tek bildiğimiz, Wilkes'in şu an Tahiti'ye doğru yol aldığı.
For all we know, he's sharpening his talons To tear into your spleen.
Tek bildiğimiz, organlarını iyice ayırabilmek için pençelerini biliyor olduğu.
We should all go out for a drink - you know, to celebrate.
Hep birlikte içmeye falan gitmeliyiz, kutlamak için.
And as we all know, that have watched these things, they're ready for the riots.
Ve hepimizin bildiği gibi, bunları TV'den izledik, ayaklanmalara karşı hazırlanıyorlar.
We've all been at dillon for a while now, And I think most of us know what it was like Before tami got here.
Hepimiz belli süredir Dillon'dayız ve eminim çoğumuz Tami gelmeden önceki dönemi hatırlıyor.
We were all going out for a smoke, so I really don't know what Alex did after that.
Hepimiz sigara içmeye çıkıyorduk, yani Alex sonra ne yaptı, bilmiyorsunuz.
I just said we can't know for sure. That's all.
Sadece varlığından şüphe duyabileceğimizi söyledim.
Well, now, all we know for sure is that your watch ain't being completely honest with you.
Emin olduğumuz bir şey var ki saatiniz size karşı pek de dürüst davranmıyor.
Sir, I appreciate what you did for me today, but if you were Spock, you'd know we're not friends. At all.
Bayım, bugün benim için yaptığınız şeyler için size minnettarım ancak gerçekten Spock olsaydınız, dost olmadığımızı da bilirdiniz.
# That's all we should know, for truth, # # before we grow old and die. #
"Hakikat bundan ibaret derken" "Yaşlanıp gitmişiz erken"
You all know what we're looking for.
Ne aradığımızı biliyorsunuz.
As you all know... We agreed to accept Admiral Adama's military authority in return for a seat on this Council.
Hepinizin bildiği gibi bu mecliste bir koltuğa karşılık Amiral Adama'nın askeri yetkisini kabul etme kararı aldık.
Well, just to clarify, you know we all make mistakes, but you married a man who made you crazy and divorced him for the same reason.
Ama netlik kazandırmak için söylüyorum hepimiz hata yaparız, ama sen, seni delirten bir adamla evlendin ve aynı nedenden dolayı ondan boşandın.
We don't know anything for sure, all right?
Hiçbir şeyden emin değiliz, tamam mı?
For all you know, we were both paper pushers over there.
Orada masa başı işlerle uğraştığımızı biliyorsunuz.
Dear Theres, dear Jakob, we all know who's responsible for this innocent child's death.
Sevgili Theres ve Jakob bu masum çocuğun ölümünden kimin sorumlu olduğunu hepimiz biliyoruz.
For obvious reasons, we're all operating under heightened security measures, so, unless you've been dying to know what a chokehold feels like, keep your credentials visible at all times.
Malum sebeplerden, hepimiz yüksek güvenlik önlemleri kapsamındayız. O yüzden yaka paça atılmanın nasıl olduğunu merak etmiyorsanız basın kartlarınız görünürde olsun.
I'd like to outline it for you, so we all know where we're going.
Size ana hatlarından bahsedeyim nereye gittiğimizi, hepimiz bilelim.
But I think it would be nice if we all did something special for Tyler, to let him know that we're thinking about him.
Tyler için hepimiz özel bir şeyler yaparsak bence çok hoş olur onu düşündüğümüzü bilmesini sağlarız.
We all know that Finn and I are no longer an item... and for the sake of the team, I broke up with Jesse. Not that I'm dating anyone.
Kimseyle flört etmiyorum tabi.
All right. You know, Sal, we're going to go to El Cholo's for enchiladas, bro.
Sal, yemek için El Cholo'ya gideceğiz.
God forgive me for saying this, but we all know what my Joycey was like.
Bunu söylediğim için Tanrı beni affetsin ama, Joyce'u hepimiz biliriz.
- I don't know- - maybe it's so she and I and all the people that we love can grow up once and for all.
Belki bilmiyorum o, ben ve sevdiğimiz insanlar her şeye rağmen bu defa büyüyebiliriz.
Look, I'm just looking out for my brother, that's all, so can we just, you know, focus on the case?
Bak, sadece kardeşimi gözetiyorum hepsi bu. Yani biz... davaya odaklansak?
You know, we've all been telling ourselves this story, this big fairy tale, that the wonderful business that William built somehow made up for all the pain he caused, that... that the very best part of William
Kendimizi şuna inandırmamız gerekiyor, bu hikaye, bu garip masal, William'ın yoktan var ettiği bu şirket, yani bize tüm acıları yaşatan şey, William'ın yaptığı en iyi şey bu şirket değil.
Okay, sorry, it's just that, you know, we've been working for weeks now and all I know is you like Chinese after midnight and you sketch well.
Üzgünüm. Haftalardır aralıksız çalışıyoruz seninle. Ve hakkında tek bildiğim gece yarısı çin yemeği yemeyi sevdiğin.
This way we'll know once and for all who Elizabeth really is.
Bu sayede Elizabeth'in kim olduğunu öğreneceğiz.
God bless. We want you to know we really appreciate what y'all are doing for New Orleans.
New Orleans için yaptıklarınızdan dolayı sizi çok takdir ettiğimizi bilmenizi istiyoruz.
I know I speak for Naomi and Corinne and Maya and Dink when I say that we feel so very blessed that you all came and shared this special event with us.
Naomi, Corinne, Maya ve Dink adına da konuştuğumu biliyorum ve gelip bu özel olayı bizimle paylaştığınız için kendimizi çok şanslı hissediyoruz.
We're all lonely and all we want is for someone to... you know, pay attention and tell us we're beautiful and cute and say that they want to... "
Hepimiz yalnızız ve tek istediğimiz bize ilgi gösteren güzel ve hoş olduğumuzu ve ne istediklerini söyleyen birileri.
But we all know it's down to you for our five-star accommodation.
Ancak hepimiz biliyoruz ki beş yıldızlı konaklamamızdan faydalanmak senin elinde.
Now, I know some of you probably aren't real excited to be here, but I guarantee you it's going to be a great day, because not only are we Fun for All, why, we're all for fun.
Biliyorum, bazılarını burada olduğu için çok da heyecanlı değil ama sizi temin ederim ki harika bir gün olacak çünkü sadece eğlence için burada değiliz eğlence bizleriz.
- Even if we hadn't found water, I wouldn't trade - that miserable bus trip for all the pizza in the world. - You know what?
Su bulamamış olsaydık bile... o rezil otobüs seyahatini dünyadaki tüm pizzaları verseler değişmem.
Only what you didn't know, what we all didn't know, was that Marina had ended her commitment to search for Luke.
Bilmediğin tek şey, bilmediğimiz tek şey, Marina, Luke'u aramaya son vermişti.
for all i care 74
for all intents and purposes 51
for all i know 267
for all you know 82
for all i knew 20
for all of it 31
for all eternity 28
for all our sakes 38
for all of us 271
for all of you 34
for all intents and purposes 51
for all i know 267
for all you know 82
for all i knew 20
for all of it 31
for all eternity 28
for all our sakes 38
for all of us 271
for all of you 34
all we know is 39
we know each other 82
we know 1044
we know who you are 106
we know the truth 24
we know everything 61
we know what you did 16
we know nothing 36
we know it 28
we know what to do 16
we know each other 82
we know 1044
we know who you are 106
we know the truth 24
we know everything 61
we know what you did 16
we know nothing 36
we know it 28
we know what to do 16