Give me that key tradutor Turco
64 parallel translation
- Give me that key.
- Anahtarı bana ver.
Would you please stop it and give me that key?
Hiç kimse! Şunu kesip anahtarı bana verir misin?
Give me that key.
Anahtarı bana ver.
Give me that key
Ver şu anahtarı.
Come on, give me that key!
Bırak, ver şu anahtarı!
Then you better give me that key and be quick about it.
Şimdi, bana şu anahtarı hemen versen iyi olur.
If you won't give me that key I'll go right and call the police.
Bana o anahtarı vermezsen, Hemen gidip polis çağıracağım.
- don't give me that key.
-... bana o anahtarı verme.
Ruthie, give me that key.
Ruthie, ver şu anahtarı.
Give me that key.
O anahtarı bana ver.
- Give me that key!
- Ver şu anahtarı!
Give me that key!
Ver o anahtarı!
Give me that key.
Bana anahtarı ver.
You've got five seconds to give me that key... before I take it.
O anahtarı senden zorla almadan önce bana vermen için sadece 5 dakikan var.
I'm not afraid of you. Give me that key.
Senden korkmuyorum, anahtarı bana ver.
Fanfan... give me that key, don't be silly.
Fanfan anahtarı ver, saçmalama.
Give me that key.
Anahtarı ver.
Give me that key.
Ver o anahtarı bana.
you better give me that key.
Bana o anahtarı versen iyi olur.
Now, give me that key.
Hayır! Anahtarı ver
Now, give me that key. Now!
Şimdi bana anahtarı ver
Give me that key, you bitch!
Ver şu anahtarı seni sürtük
Give me that key!
Bana anahtarı ver!
Give me that key!
Ver şu anahtarı bana!
- Give me that key!
- Anahtarı ver!
I said give me that key right now.
Anahtarı ver dedim. Hemen.
- Give me that key.
- Şu anahtarı bana ver.
Give me that key.
Anahtarı ver bana
Give me that key!
Ver o anahtarı bana!
Give me that key!
Ver bana şu anahtarı!
Now, if you give me that key,
Şimdi, o anahtarı vereceksiniz,
"I'm not one of those GI wolves that hang around nightclubs. " Give me a key and I'll meet you at home. "
'Bana anahtarını ver, seninle evinde buluşayım.'
That the city Should give me its key
Şehir bana anahtarını verdi
Give me that key.
Ver şu anahtarı bana.
If you swear to me that you will destroy this film, hook, line and sinker, not only will I give you the key to my safe - deposit box in Casablanca, but we will split the insurance,
Bu filmi yok edip parçasını bırakmayacağınıza yemin ederseniz, size Kazablanka'daki kasamın anahtarımı vermekle kalmam, sigortadan alacağım paranın da
Would you give me the key ring that's on the nail by the icebox?
Buzdolabının yanındaki tırnağa asılı anahtarı verebilir misin?
Now, it occurred to me that, you know, a young guy like that might have girlfriends that he'd give a key to.
Şimdi, aklıma şu geldi, bilirsiniz ya, böylesine genç birinin kendilerine bir anahtar vereceği kız arkadaşları olabilir.
Give me that room key, or I'll kill you... and I'll kill your little kitty too.
Bu odanın anahtarlarını ver, yoksa seni vururum kediyi de vururum.
Give me that goddamn key!
Şu lanet anahtarı ver!
You give me the key to bringing down Wonder Breath... and I give you the thing that you crave most... in the entire cosmos :
Bana Harika Çocuk'un sonunu getirecek anahtarı getir... ben de sana en çok özlem duyduğun şeyi vereyim.
Give me that key.
Anahtarı ver!
- That may be but you are asking me to give you the key to his room so you can walk in put a gun to his head and pull the trigger. I can't do that. - He murdered Annie and Peter.
- Öyle olabilir ama benden istediğin şey sana odasının anahtarını vermem, ki içeri girip kafasına bir silah dayayıp, tetiği çekebilesin.
- If that's what you want, then give me the key.
- Lütfen bana anahtarı ver.
You got three seconds to give me that damn key.
Lanet olası anahtarı vermek için üç saniyen var.
I get you that clock, you give me the key.
Seni saate götürdüm, şimdi bana anahtarı ver.
Give me the key of that door.
Bana bu kapının anahtarını bul.
And the security guy who was, like, this bossy know-it-all, he gave me a lecture, and he made me give him the key that my friend had left me.
Ve güvenlikçi,.. ... o buyurgan ukalâ, bana bir nutuk çekti..... ve benden arkadaşımın bana verdiği anahtarları aldı.
Give me that card, Joe. The key card.
Bana şu kapının kartını ver Joe.
But that's okay, you can just give me your key.
Sorun değil anahtarını verebilirsin.
Yeah, I told him that he was the key to the entire sugar o-operation, and he says to me, "well, I don't give a shit," so I-I shot him.
- Evet, şeker operasyonunun kilit adamının kendisi olduğunu söyledim ve o da bana "sikimde değil" dedi. Ben de vurdum.
You'll give me the key so that we can go home.
Orası hatırladığınız yuva değil.
give me strength 86
give me a hug 258
give me a kiss 294
give me some sugar 34
give me a sign 41
give me your hand 884
give me 926
give me that 1626
give me a break 856
give me the money 165
give me a hug 258
give me a kiss 294
give me some sugar 34
give me a sign 41
give me your hand 884
give me 926
give me that 1626
give me a break 856
give me the money 165
give me a fucking break 45
give me a second 352
give me your phone 245
give me a minute 453
give me a number 36
give me a chance 137
give me some space 28
give me a hand 451
give me some money 47
give me some 144
give me a second 352
give me your phone 245
give me a minute 453
give me a number 36
give me a chance 137
give me some space 28
give me a hand 451
give me some money 47
give me some 144