Go with your gut tradutor Turco
72 parallel translation
Clark, you gotta go with your gut.
Clark, içgüdülerine güvenmelisin.
But you can't always go with your gut, either.
- Kesinlikle! Her zaman ona da güvenemezsin elbet.
Once in a while, you just gotta go with your gut, the passion.
Arada bir, yüreğini, tutkularını dinlemelisin.
Go with your gut.
İçgüdülerinle hareket et.
Got to go with your gut.
İçine at devam et.
I say, " Go with your gut.
" İçgüdülerinizi dinleyin.
Go with your gut.
İçgüdülerine göre hareket et.
Marge, I don't know what this is. But sometimes you've just gotta go with your gut.
Marge, ne olduğunu bilmiyorum ama bazen içgüdülerimizi takip etmeliyiz.
You always go with your gut.
Her zaman içgüdünü dinlersin zaten.
Always go with your gut feeling.
Her zaman içgüdülerine güven.
- Go with your gut.
İçindeki sesi dinle.
You know what? Go with your gut.
Bağırsaklarını dinle derim.
Exactly, you gotta go with your gut, man.
Verdiğin kararının arkasında olmalısın adamım.
I think you should go with your gut here.
Cesaretli olmalısın bence.
Go with your gut.
İçindeki sesi dinle.
You know what? On second thought, maybe you better not go with your gut.
Bir daha düşündüm de, içindeki sesi dinlemesen daha iyi olur.
Go with your gut.
Yüreğimizi dinlemeliyiz.
Like you said, go with your gut feeling.
Söylediğin gibi, coşkulu duyguların peşinden git.
- so go with your gut.
İçinden ne geliyorsa onu yap. - Evet.
Foreman. Want to run down how it feels to go with your gut and kill a person?
Foreman, içgüdülerine güvenip birini öldürdüğünde neler hissettiğini özetlemek ister misin?
Sometimes go with your gut other times, you gotta force yourself to be objective.
Bazen sezgilerinle hareket edersin, başka zamanlardaysa kendini nesnel olmaya zorlarsın.
you're gonna have to go with your gut, man.
Kıçını oradan kurtarmak zorundasın, dostum.
You should go with your gut, man.
- Emin misin? - Evet.
- You just go with your gut.
- İçgüdülerinle hareket ediyorsun.
You just have to go with your gut.
Tek yapman gereken cesaret göstermek.
Go with your gut. Just like that, huh?
Lucas, bu senin kitabın ve şimdi de senin filmin.
No, go with your gut. Come on.
En kötü ihtimalle ne olabilir ki?
Go with your gut, kid.
İçinden geleni yap, evlat.
You know, I say go with your gut.
İçgüdülerine göre davran.
I know this isn't what you want to hear right now, but sometimes you just got to go with your gut.
Şu anda duymak istediğin şeyin bu olmadığını biliyorum ama bazen içgüdülerine güvenmek zorundasın.
Sometimes it pays to go with your gut.
Bazen içindeki sesi dinlemen gerekir.
Then I say, go with your gut.
O zaman İçgüdülerine göre davran.
I think you got to go with your gut.
Bence içgüdülerine güvenmelisin.
But no matter how high the stakes, sooner or later you're just gonna have to go with your gut.
Ve ortaya konulan ne olursa olsun er ya da gec dugulariniza gore hareket ediyorsunuz
If a couple months go by, you still hate it, you can demote yourself, but until then, just go with your gut.
Birkaç ay geçince yine nefret ediyorsan rütbeni düşürebilirsin. Ama o ana kadar hislerine güven.
You got to go with your gut. Right.
İçgüdünle hareket etmelisin.
Go with your gut.
- İçinden geleni söyle.
- Go with your gut.
- İçinden geleni söyle.
I think you're just going to have to go with your gut on this one, Charlie.
Bence, bu sefer kendi içgüdünle karar vermen gerekecek, Charlie.
Maybe you should go with your gut more often.
Belki de iç güdülerine göre daha çok hareket etmelisin.
I always say, go with your gut.
Her zaman içindeki sese kulak ver derim.
Go with your gut. All right?
Tamam mı?
Well, I cannot recommend anyone, but, uh, why not go with your gut?
Kimseyi öneremem ama içgüdülerine güvenmeni söyleyebilirim.
Sometimes you just got to go with your gut.
Bazen içgüdülerinle hareket etmen gerekir.
You only go with your gut.
Sen de sadece içgüdü kullanıyorsun.
Go with your gut.
İyi.
Go with your gut, Elliot.
Bu kulağa ilginç olabilecek gibi geliyor.
Okay, maybe it remotely fits, but I'd rather go with scientific evidence than with your gut.
Tamam, beki birazcık uyuşuyor ama senin içgüdülerin yerine bilimsel delillerle ilerlemeyi tercih ederim.
I mean, sometimes you have to go with your brain over your gut. That's nice.
Demek istediğim, bazen isteğin yerine beyninle hareket etmelisin.
But I prefer that you always go with your brain over your gut because your gut cannot think.
Bu çok tatlı. Fakat ben her zaman isteğin yerine beyninle düşünmeyi tercih ederim çünkü isteğin düşünemez.
Just go with your gut.
Sende zaten koca bir içgüdün var.
go with the flow 46
go with god 59
go with it 52
go with me 33
go with her 52
go without me 23
go with him 159
go with that 17
go with them 70
go with god 59
go with it 52
go with me 33
go with her 52
go without me 23
go with him 159
go with that 17
go with them 70