English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ G ] / Go with her

Go with her tradutor Turco

4,465 parallel translation
I'll go with her.
- Onunla ben giderim.
Wait, can I-can I go with her?
Bekleyin, ben de onunla gelebilir miyim?
Well, we'll ask your teacher if that qualifies as your story and I'll go with her decision.
Tamam, öğretmenine soralım bakalım bunu senin hikâyen olarak kabul edecek mi? Ben onun kararına uyacağım.
Mariana asked me to go with her to tell Moms what she did.
Yaptığı şeyi annemlere söylemek için beni de yanında istemişti.
- Yeah, and why wouldn't you want to go with her?
- Evet, onunla neden çıkmak istemedin ki?
How'd it go with her doctor?
Doktoru ile nasıl gitti?
All right, I'll go with her, then head back to HQ.
Tamam, onunla gidip, sonra merkeze gelirim.
Isles can go with her.
Bir tek senin sözünü dinliyor.
You didn't go with her?
Ona eşlik etmedin mi?
Go with her.
Onunla git.
EVEN THOUGH WE ALL KNEW WITH HARRY'S HEART CONDITION HE COULD GO AT ANY TIME, YOU MUST BE DEVASTATED.
Harry'nin kap durumundan dolayı bunun her an olabileceğini biliyor olsak da bu durum seni perişan etmiş olmalı.
- So the question is, why does he go to a bookstore every week with a box of cannolis?
Geçen ay her perşembe gecesi, - oraya gitmiş. - soru şu, her perşembe gecesi elinde bir kutu Cannoli ile kitapçıda ne işi var?
Scarlett pissed you decided to stay in with me instead of go out with her?
Benimle kalıp onunla gitmediğin için Scarlett sana kızdı mı?
Either roll the dice and go for it, knowing that I will bite off and eat your dick, or stop hanging around with her.
Ya adam gibi zarını salla ve hamleni yap ama çükünü koparıp yiyeceğimi bilmiş ol. Ya da rahat bırak kızı.
Good,'cause I can't go back until I lock up my assets and serve her with the papers.
Güzel. Çünkü hesaplarımı bloke edip ona belgelerle beraber tebliğ edinceye kadar geri dönemem.
He can't go on a picnic with a young lady on her own.
Genç bir leydi ile tek başına pikniğe gidemez ki.
With Brendan she was still able to go to her second choice.
Brendan, sayesinde ikinci tercihine gitti.
Mm-hmm. And you'll go on a cruise with her?
Peki sen de onunla mı gideceksin?
Look, I don't know what's going on here, but I know I gotta side with her, so go.
Burada ne olduğunu bilmiyorum ama annenin tarafını tutacağımı biliyorum, şimdi git.
Go with Amma back to her room now.
Amma'yla birlikte odasına git. Hemen!
Beautiful, intelligent, and I finally got her to agree to go out with me, but only if I bring a friend for... her friend.
Güzel, zeki ve en sonunda onu benimle randevuya çıkması için ikna ettim. Ama ancak arkadaşı için de birini bulursam.
One thing at a time, let's go and deal with this goose shit first.
Her şey zamanla, ilk önce gidip kaz pisliğini halledelim.
I deny that. And if your client says that again, I will slap her with a slander suit to go alongside her bribery charges.
Ve müvekkilin bir kez daha bana öyle derse rüşvet suçlamaları ile birlikte ben ona iftira davasıyla çakarım.
But you... Why did you not want to go out with her?
Ama sen... ne oldu da onunla görüşmek istemedin?
Yeah, I always go with three, the number of brothers and sisters
Evet, her zaman 3'ü oynarım. Anne karnındayken oynadığım Açlık Oyunları'ndaki kardeş sayım.
You're going to walk around with a gun, everywhere you go?
Etrafta silahla mı dolaşacaksın? Her yere silah mı taşıyacaksın?
Look, plenty of people with perfect vision go skiing every year and break their necks.
Bak, çok iyi gören insanlar bile her yıl kayağa gidiyor ve boyunlarını kırıyor.
- Lyndsey un-friended me on Facebook so I'm gonna go re-friend her with my face.
Lyndsey beni Facebook'da arkadaş listesinden çıkarttı. Ben de bu halimle onunla yeniden arkadaş olacağım.
So I dared her to go over to Braden's house and make out with him.
Ben de cesaret görevi olarak ona, Braden'in evine gidip onunla öpüşmesini söyledim.
I've been having to go in and sleep with her almost every night, you know,'til she falls asleep.
Kızımla her gece birlikte uyuma şansına sahibim ve o uyuyana kadar yanından ayrılmam.
If Ella's in there with you, you need to let her go right...
Ella yanındaysa hemen onu bırak...
I have no issue with what you had to do, but we can't go firing a gun at every problem.
Yapman gerekenlerle bir sorunum yok ama her sorun çıktığında da ateş edemeyiz.
Tell Frankie to go with Korsak to her residence.
Frankie, Korsak ile kurbanın evine gitsin.
Baseball is a little blonde girl who loses her mother, and has to go to Mexico with her father to watch him coach, and then disappears, so that she has to live with the parrot mascot, never knowing if he was coming back for her.
Beyzbol ; annesini kaybeden ve koçluk yapan babasıyla birlikte Mexico'ya gitmek zorunda kalan, sonra babası da ortadan kaybolan, babasının geri dönmeyeceğinden habersiz, bir maskotla yaşamak zorunda kalan küçük sarışın bir kızdır!
So if this happens every time I die with the Gilbert ring, the second I go back, that means I'm just gonna forget about all of this.
Eğer Gilbert yüzüğüyle her ölüşümde bu oluyorsa bu geri döndüğüm an tüm bunları unutacağım anlamına geliyor.
It must be my willingness to go along with all her crazy ideas.
Büyük ihtimalle onun çılgın fikirlerine karşı olan isteğim olmalı.
[Cory Ness] We go and ride with friends from all over the country, sometimes the world, we've got buddies from Italy and Australia riding with us.
Her eyaletten insanlarla gidip motosiklet sürüyoruz ve, bazen dünyadan, Avustralya ve Italya'dan dostlarımız bizimle oluyor.
Even if you have to sketch it, go around with a composite image and find her!
Çizmen gerekse bile ne yapıp edip bul onu!
But I didn't think you'd drop everything to go gallivanting with some, no offense, Spaniard.
Ama senin her şeyi bırakıp aylaklık edeceğini hem de, alınma ama, bir İspanyalıyla düşünmemiştim.
Mr. Go is still with her
Bay Go hala yanında.
And if it does go wrong and I get killed, phone my ex wife... .. and tell her I slept with her sister, Christmas Eve 2007.
Bir şeyler ters gider ve ölürsem eski karımı arayın ve 2007 yılbaşı arefesinde kız kardeşiyle yattığımı söyleyin.
Any lawyer who got assigned this case with only two weeks to go would drop the whole thing.
2 hafta kala bu davaya yeni bir avukat atanması her şeyi bitirir.
Why go to the station with her?
İstasyona neden onunla gittin?
So, we go live with this and it's over!
Öyle. Bunu canlı yayın yapınca her şey bitecek!
- You don't want to go out with her.
Onunla çıkmak istemezsin.
So you're quitting everything to go travel with some cross-eyed man?
Çarpık gözlü adamın teki için her şeyi bırakıp da gidiyor musun yani?
Either way, it's not gonna go any faster with me staring at it.
Her iki halde de sen bana bir yıldız gibi bakarken daha hızlı bitmeyecek.
We was faced with this one problem again, the same thing we had with Victoria- - do we leave her here, or do we force her to go to the... to the safe zone?
Yine bir sorunla karşı karşıyaydık, Victoria'nınkiyle aynı... Onu burada mı bırakacağız yoksa güvenli bölgeye gitmesine mi zorlayacağız?
( Sam ) You guys go. I'll stay with her.
Helikopter gelirse onu bindiririm.
They go with everything.
Her kıyafete uyuyorlar.
I'd take 50 more years of late-night fights about, you know, me working late or the gas bill or her letting the milk go bad for just... Ten more minutes with her next to me.
Yanında on dakika daha geçirmek için 50 yıl boyunca geceleri, geç vakitlere kadar çalışmam ya da faturalar ya da sütün bozulmasıyla ilgili kavgayı göze alırım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]