English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ H ] / He likes it

He likes it tradutor Turco

973 parallel translation
I don't think he likes it much, but what are you gonna do?
Bunu pek sevdiğini sanmıyorum ama... Ne yapabilirsin ki yani?
He likes it very strong.
Çok yoğun seviyor.
I think he likes it here.
Sanırım burayı sevdi.
I do hope he likes it here.
- Evet. Umarım burayı beğenir.
If he likes it, that might be the answer to all our troubles.
Eğer beğenirse, tüm sıkıntılarımza çare olabilir.
He does if he likes it, and we do, don't we?
Bu işi seviyorsa çıkar, biz de seviyoruz.
He likes it.
Hoşuna gidiyor.
I mean, the ladies, but he likes it.
Ama onun hoşuna gider.
- He likes it.
- O beğeniyor.
- He means he likes it.
- Sevdim demek istiyor.
- He likes it.
- Hoşuna gidiyor.
If he likes it.
Tabi beğenirse.
I heard when Quantrill swears anyone in, he likes it kinda fancy-like.
Quantrill birine yemin ettireceği zaman, bu tür fantazilerden hoşlandığını duydum.
I don't think he likes it in there.
Orada olmayı seveceğini sanmıyorum.
We need him and he'll come whether he likes it or not.
O bize lazım ve istese de isteme de gelecek.
He likes it. Okay, bullyboy, now you won the war. Let's dance, huh?
Pekala kabadayı, savaşı kazandığına göre dans edelim mi?
Tell Mr. Brady I'm taking two weeks off, whether he likes it or not.
Ve Bay Brady'e, beğense de beğenmese de iki hafta izin aldığımı söyle.
He likes it.
Bunu seviyor.
I hope he likes it.
Umarım hoşuna gider.
This goes in here, whether he likes it or not, and that'll fit there.
Bu istediği yere oturur bu da buraya.
He likes it, this lackey of the Poles!
Bu Polonya uşağının, yerimde gözü var!
- He likes it.
- Beğendi.
See how he likes it?
Nasıl da seviniyor.
Well I guess... one gets very dependent on one's advocate as time goes on. The truth is, he likes it.
- Demek avukatına bağlanıyor insan.
I want to find out how he likes it.
Onun beğenip beğenmediğini öğrenmek istiyorum.
Because he likes it.
Çünkü hoşuna gidiyor.
He likes it.
Onun hosuna gidiyor.
It's money in the bank if he likes it.
Hoşuna giderse para cepte. Saklayacak kadar çok para.
He likes it.
Beğendi.
If he's telling you that he still likes you even after knowing all that then shouldn't that be the end of it?
Bunu bile bile senden hoşlanıyorsa sorun yoktur herhalde.
Why, he likes to do it.
Flack mi? Bundan zevk alıyor.
It's silly that he likes such an old tune.
Böyle eski bir parçadan hoşlanması çok şaşırtıcı.
He's never learned the steps but he likes the exercise. And, it gets me away from the wall.
Yıllardır dans etmeyi öğrenemedi ama olsun... duvarlara çarpmadıkça sorun yok!
He likes a few drinks after we finish, so he sent it up.
Bitirdikten sonra bir iki kadeh içmeyi seviyor. O yüzden yukarıya gönderdi.
If he likes your stuff, put a stiff price on it.
Seninkileri beğenirse, keskin bir fiyat koy.
- He likes his mommy to do it!
- Pantolonunu annesinin bağlamasını seviyor!
And he likes it.
Shuichi'nin hoşuna gidiyor.
Actually, he really likes it, though he grumbles a lot.
Kesinlikle, çok yakınıyor ama... çok da seviyor.
Let's let Father spend it as he likes.
Bırakalım, babam o parayı istediği şekilde harcasın.
It's really James, but he likes Jim more.
Aslında James, ama Jim denmesi daha çok hoşuna gidiyor.
But don't take any notice of him. He just likes it.
Ama merak etmeyin, bir şey yapmaz, sadece bunu yapmaktan hoşlanıyor.
My son has married a woman he likes, and it ´ s alright if he makes love to her whenever he likes.
Oğlum sevdiği bir kadınla evlendi, ve ne zaman isterse onunla aşk yapmasında sorun yok.
He likes you a lot, he deserves it, He is such a good man...
Sizden çok hoşlanıyor, sizi arzuluyor, ve öyle iyi bir adam ki...
Dr. Walsh, you heard Anthony Aposto testify that he likes to fight, because it makes him feel good.
Dr. Walsh, Anthony Aposto'nun tanıklığını duydunuz, kendini iyi hissettirdiği için kavga etmeyi seviyor.
He likes tea, you know? With lemon in it. And oatmeal.
Limonlu çayı ve yulaf ezmesini sevdiğini biliyorsun.
Well, he hasn't seen much of it, but he likes what he has.
Daha pek bir şey görmedi ama gördüğü kadarıyla seviyor.
- Forget it. He likes that.
Unut bunu.
It's more like a business promotion, and he likes action.
Bu daha çok işle ilgili. Bir promosyon. O, her zaman eğlenceden hoşlanıyor.
It seems he likes you.
Seni seviyor anlaşılan.
He likes the car so much he wants to keep it.
Arabadan o kadar hoşlanıyor ki kendinde kalmasını istiyor.
- Believe it or not, he likes you.
- İster inan, ister inanma. Seviyor seni.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]