He says that tradutor Turco
3,951 parallel translation
He says that wound on your head is going to leave a scar.
Kafandaki yaranın izi kalacak diyor.
He says that we control our destiny, and God will forgive us if we just... If we just change our ways.
Kaderimizin kontrolünün bizde olduğunu ve eğer yaşam tarzımızı değiştirirsek Tanrı'nın bizleri affedeceğini söylüyor.
And I know that he says that he was following his gut, but I'm afraid that he's being unnecessarily reckless, and I'm really worried about him.
İçgüdülerine güvendiğini söylediğini biliyorum ama korkarım lüzumsuz tehlikeler alıyor ve onun için endişeleniyorum.
He says that the company's stock price has been damaged by Walter's absence, and my stepping in would help settle the board.
Walter'in ortadan kaybolmasının, şirket hisselerine zarar verdiğini söylüyor ve onun yerine geçmem de yönetim kurulunu sakinleştirirmiş.
He says that calorie-wise, a glass of wine is the same as a slice of chocolate cake.
Dediğine göre, kalori bakımından bir kadeh şarapla bir dilim çikolatalı pastanın farkı yokmuş.
Yeah. What do you think President Obama means when he says that?
Evet, sence Başkan Obama bunu derken neyi kastediyor?
( Clank ) Right, and every time he says that, it makes me think that he thinks I can't take care of you.
O bunu her söyleyişinde bana benim sana bakamayacağımı... düşündüğünü düşündürüyor.
But now he says that he needs to file more papers.
Ama şimdi yeni yeni evrak işleri çıktığını söylüyor.
He says that Edward is not a king for England.
İngiltere kralının Edward olmadığını söylüyor.
He says that he did not fight this long to put Edward's cat's-paw of a wife upon the throne.
Buralara kadar Edward'ın karısını tahta oturtmak için savaşmadım diyor.
He says that she's gotta wait till her contractions are less than a minute apart to go to the hospital.
O da kasılmaları hastaneye gitmeye 1 dakika kalana kadar beklemeli diyor.
And he says that he wants to do the right thing.
O da doğru olanı yapmak istediğini söyledi.
He says that he loves me.
Beni sevdiğini söylüyor.
He says one day, like a butterfly emerging from a cocoon that little flaw will grow and develop leaving you in a coma.
Sonra size bir gün, kozadan çıkan bir kelebek gibi küçücük bir deliğin büyüyüp gelişeceğini sizi komaya sokacağını söyler.
The doctor says that he'll make me just the right cocktail in time.
Bir doktor, doğru ilacı benim için yaratacağını söylemişti ama sözünü tutmadı.
He says you're addicted, but that it's not the kind of addiction that can't be treated.
Bağımlı olduğunu ama tedavi edilemez bir bağımlılığın olmadığını söylüyor.
And it is here, in Jerusalem's garden of Gethsemane, that the New Testament says he was arrested before being sentenced to death.
Yeni Ahit'te, buradaki Getsemani Bahçesi'nde ölüme mahkum edilmeden önce tutuklandığı anlatılır.
Karen said that Sammy says sand man to do it... you realize that he thinks Sand is human, right?
Karen dedi ki Sammy, bunları Sandman'in yaptığını söylemiş. Düşündüğü kişinin Sandman olduğunun farkındasın, değil mi?
He might as well wear a sign around his neck that says, "I am pathetic", please club me to death. "
Boynuna "Zavallının tekiyim." "Lütfen beni öldürene kadar dövün." yazan bir levha assa daha iyi olurdu.
Bruce Springsteen always says that he plays every show as if it's his last, and that is the kind of urgency we need at regionals this year.
Bruce Springsteen daima her şovunu son şovuymuş gibi oynadığını söyler. ve bu yıl bölgesellerde olmamız bir tür zorunluluk gibi.
Well, Mr. Wooding, her chess teacher, says that she's one of the most gifted players he's ever taught.
Satranç öğretmeni Bay Wooding'e göre kızım onun en akıllı öğrencilerinden biriymiş.
- Alone, inside a library... or so he says, but nobody can vouch for that.
- Tek başına kütüphanede. Söylediğine göre öyle en azından, bunu doğrulayacak başka kimse yok.
But before that, the father with the one foot dies and he says to Robert, "Follow your heart."
Ama daha öncesinde tek bacaklı baba ölür ve Robert'e "Kalbinin sesini dinle" der.
And she says our vic's name was Tom, it wasn't Doug or Don, and that he lived in an encampment off 110 and 8th Street.
Kurbanımızın adının Doug yada Don değil Tom olduğunu, 110. ve 8. caddenin köşesindeki kamp alanında yaşadığını söyledi.
Feehan in narco says that he's a knucklehead paisa wannabe, and judging from this arrest sheet, he was probably selling dope to Scott.
Narkotikteki Feehan onun paisa özentisi bir keş olduğunu ve tutuklanma dosyasına göre muhtemelen malı Scott'a satmaya çalıştığını söyledi.
Clark says that he needs me.
Clark'ın bana ihtiyacı varmış.
And Ezra says that when you're feeling all better, he's gonna take you on a trampoline for some real fun.
Ve Ezra daha iyi hissettiğinde gerçek eğlence için seni tramboline götüreceğini söylüyor.
Of course, J.R. says that he's going to take care of it.
Elbette, J.R. halledeceğini söylüyor.
Are you aware that the swofford campaign is putting out a new commercial today that says, quote, "if Peter Russo can't follow through in congress", can he follow through with sobriety? "
Swofford kampanyasının bugün çıkan reklamında "Peter Russo kongrede başaramadıysa ayık kalmayı nasıl başaracak?" dediğini biliyor musunuz?
Okay, he's marked up a deposition for tomorrow and asked me to waive notice... not something that I typically agree to. But in the interest of making this go away, my gut says let's just do it.
Tamam, yarın için ifade günü belirledi ve sonra iptal etmemizi istedi pek kabul edeceğim bir şey değil ama bunu başımızdan savmak adına iç güdülerim yapalım dedi.
Nick says that he feels as if he's being transported to another space, right?
Nick başka bir yere ışınlanmış gibi hissettiğini söylemişti değil mi?
Either that, or he's not who he says he is.
Ya öyle, ya da bu adam gerçekte söylediği kişi değil.
Something he says, and she's like, "that was good. He's gonna fuck me later,"
Erkek bir şey der ve kız da " Güzel konuştu ya.
He says you're my partner now, for good, and he wants you to be ready for that.
Artık partnerimin sen olduğunu söylüyor. Ve buna hazır olmanı istiyor.
If Dariel says that you even knew what he was going to do, then you'll go to prison too.
Dariel, senin, yapacağı şeyi bildiğini bile söylese sen de hapse girersin. Nasıl olsa öleceğim.
It says right here that they have two ASAs working under Dad who will say that he's biased against them because they're black.
Burada dediğine göre, babamın emrinde çalışan iki savcı yardımcısı varmış,... siyah oldukları için onlara taraflı davrandıklarını söyleyeceklermiş.
Do we have anything that proves Warren's not who he says he is?
Warren'ın olduğunu söylediği kişi olmadığına dair bir kanıtımız var mı?
The thing that he says, can they be trusted?
Söylediği şeylere, güvenilir mi?
He has some venture capital that's burning a hole in his pocket, says he might be willing to invest some start-up cash in a fleet of limos.
Cebinde de riske atabileceği parası varmış. Şu limuzin işi için başlangıç sermayesini koyabileceğini söyledi.
Joe Geddes says he and Brendan McCann aren't friends. That's right.
Joe Geddes, Brendan McCann ile arkadaş olmadıklarını söylüyor.
But now that I've returned, he says he does not love me.
Fakat şimdi ben döndükten sonra, beni sevmediğini söyledi.
He needs a new look, one that says, "you cheated on me, you're a cheater, drop dead, you homosexual cheater."
"Beni aldattın, sen bir aldatıcısın geber seni homoseksüel aldatıcı." diyen. Ama çok kısaltmadan.
"Good night, moon" he says. What the hell is that?
"İyi geceler ay" da ne demek oluyor?
He might have dumped the body, but our timeline says that he did not kill her.
Cesedi çöplüğe o atmış olabilir ama zaman çizelgemize göre Holly'i o öldürmüş olamaz. Aman be.
Tell that to Marshall, and if he says yes, then I will stay at Edgehill.
Marshall'a bunu söyle, kabul ederse Edgehill'de kalırım.
He says, the lawyer that persists will eventually succeed.
Babam, sebat eden avukatların mutlaka başarılı olacaklarını söylerdi.
Victor says he has a surveillance photo of the vampire that killed Krissy's father.
Victor, Krissy'nin babasini öldüren vampirin görüntülerini getirdi.
But, sir, it says here that he was previously arrested for rape.
Ama efendim. Holland daha önce de tecavüzden gözaltına alınmış.
My father says that he
# Babam diyor ki
Yeah, who also says that this bookie, this guy Greer, he keeps everything written down on a little black book in his safe.
Evet, Greer denen bahisçi her şeyi kasasındaki kara deftere yazıyormuş.
Last I know, Patrick says that he's coming to see you, and then he just up and disappears.
Bildiğim son şey Patrick'in seni görmeye geldiği. Sonra birden kayboldu.
he says 1126
he says no 33
he says to me 27
he says it's important 32
he says hi 20
he says it's urgent 59
that 10639
that's nice 2129
that's enough 4716
that's gross 203
he says no 33
he says to me 27
he says it's important 32
he says hi 20
he says it's urgent 59
that 10639
that's nice 2129
that's enough 4716
that's gross 203
that's it 18340
that's good 7000
that's great 6151
that's right 20311
that's all 8171
that's 10531
that's my boy 361
that's my girl 410
that's all i got 169
that's awesome 830
that's good 7000
that's great 6151
that's right 20311
that's all 8171
that's 10531
that's my boy 361
that's my girl 410
that's all i got 169
that's awesome 830
that's good to hear 161
that's cool 1334
that all started with a big bang 89
that's great work 19
that'll be it 25
that's my best friend 28
that's my sister 96
that's good to know 269
that's for sure 889
that doesn't seem fair 27
that's cool 1334
that all started with a big bang 89
that's great work 19
that'll be it 25
that's my best friend 28
that's my sister 96
that's good to know 269
that's for sure 889
that doesn't seem fair 27
that's my baby 48
that's me 2273
that's my man 51
that is 2872
that's my line 54
that is so lame 16
that'll be me 20
that's me 2273
that's my man 51
that is 2872
that's my line 54
that is so lame 16
that'll be me 20