English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ H ] / Heavy breathing

Heavy breathing tradutor Turco

140 parallel translation
- Sounds like heavy breathing.
- Ağır nefes gibi geliyor.
I saw your heavy breathing.
Sık nefes aldığınızı gördüm.
It sounded like sort of heavy breathing.
Nefes alma sesi gibiydi.
You said you heard heavy breathing on the CV.
Telsizde nefes alış sesi duyduğunu söyledin.
We manage to take care of that with a lot of heavy breathing between the sheets.
Genellikle çarşaflar üzerinde hızlı nefes alış verişlerle üstesinden gelmeyi başarıyorduk.
The least you can do is some heavy breathing, Stevie
En azından biraz kuvvetli nefes alabilirsin, Stevie.
Heavy breathing.
Derin nefes.
Heavy breathing and all.
Derin nefes alıyorum falan.
SURE TO AROUSE THE SICKIES AMONGST YOU TO SOME HEAVY BREATHING...
Tabii aranızdaki bazı sapıkları tahrik edip derin derin nefesler aldırabilir.
There's some heavy breathing in the dressing room.
Soyunma kabininde birinin soluk alma seslerini duyuyorum.
I doubt we shall find him in the directory, honest men don't conceal their place of business. ( heavy breathing ) Just a little wheezy for eavesdropping.
Rehberde onu bulabileceğimizden şüphe ediyorum dürüst adamlar işyerlerini gizlemezler.
[Heavy Breathing ] [ Scorsese] The paranoia of film noir reached its high point... with Robert Aldrich " s film Kiss Me Deadly.
Kara filmin paranoyası Robert Aldrich'in "Kiss Me Deadly" filmiyle doruk noktaya ulaştı.
You take all these heavy breathing fun seekers and you stick them in Wyoming and you let them suck, fuck and fondle.
Tüm bu nefes meraklısı eğlence kovalayanları alın Wyoming'e doldurun ve bırakın emsinler, siksinler ve elleşsinler.
What are you doing? Heavy breathing, meditating.
Ne yapıyorsun?
I did that heavy breathing thing.
Nefesimi ayarladım.
( Heavy breathing sounds from the headphones. )
( Kulakliktan siddetli solunum sesleri duyulmakta. )
No heavy breathing.
Ağır nefes almayın.
Hello? [HEAVY BREATHING] Hello?
Alo? Alo?
[HEAVY BREATHING] AMY : Hello?
Kimse var mı?
All the heavy breathing has steamed my glasses and l`m...
Nefes nefese kalınca gözlüğüm buğulandı.
[HEAVY BREATHING ] [ DEEP ROARING]
. Cordy.
And when I pick up, you do a little heavy breathing- - I'll be back in half an hour.
- Ben açarsam derin nefes al ve...
Don't be thrown if all you hear is a dark, deep, heavy breathing.
Bu arada sakın şaşırma. Derin ve karanlık bir ses duyacaksın.
( heavy breathing ) Are you not well, Minister?
Yoksa iyi değil misiniz rahip?
LustfuI looks, heavy breathing.
Şehvetli bakışlar, derin nefes almalar...
Heavy breathing.
- Derin nefes alışlar.
We I I, if there, s no heavy breathing or groaning, I, I I know it, s you.
Yükses sesle nefes alıp verme sesi duymadığımda, sen olduğunu bilirim.
Heavy breathing is the same in every language.
Yüksek tonda nefes alışlar her dilde aynıdır.
The script just says "ad-lib heavy breathing."
Senaryoda sadece "derin nefes almak" var.
I mean, even with the heavy breathing?
Yani hızlı nefes almayla bile?
And the night will be heavy with perfume, and I'll hear a step behind me... and somebody breathing heavily.
Parfüm kokulu bir gecede..... arkamdan yaklaşan bir ayak sesi..... ve bir erkeğin nefesini duymak istiyorum.
Breathing becomes heavy, eyes turn white.
Nefes alıp vermek zorlaşıyor, gözler beyaza dönüyor.
- But I ain't breathing'heavy. - He's a fool.
- Ama zor nefes alan ben değilim.
You're breathing heavy.
Nefesin kesiliyor.
I hate that heavy-breathing crap.
O ağır nefes saçmalığından nefret ediyorum.
She's movin'around, convulsing, breathing heavy, and her legs are pressed up against my ears so tightly... that I don't hear her father come into the room.
Kıpırdanıyor, sarsılıyor, nefes nefese kalıyordu. Bacaklarını kulaklarıma o kadar yapıştırmış ki babasının odaya girdiğini duymamışım.
You were breathing really heavy.
Zorlukla nefes alıyordun.
He said - his breathing was very heavy, and he was feeling very uncomfortable -
Çok zor nefes aldığını çok rahatsızlık hissettiğini söyledi.
Then I asked him what he was wearing... and he started breathing kind of heavy... made a funny noise, and hung up.
Ve üzerine ne giydiğini sordum ona. Ve sonra tuhaf şekilde nefes alıp vermeye başladı, komik bir ses çıkardı ve kapattı.
( Heavy breathing ) ( Deep voice ) "Hello."
"Alo."
Heavy breathing. that's a good idea.
İyi fikir.
Come to think of it kid was breathing heavy.
- Şimdi hatırladım.
He's really breathing heavy after seeing her.
Kapıyı kullan.
We haven't even started breathing heavy yet.
Ama daha havasını bile soluyamadık henüz.
[HEAVY BREATHING]
.
( breathing heavy ) It's... it's done.
Bitti.
Joe starts breathing heavy and fumbling with the door handle.
Joe'nun nefes alıp vermesi değişti kapının kolunu aramaya başladı.
Breathing out any heavy burdens.
Bütün ağır yükleri dışarı veriyoruz.
We ran out, and Elizabeth's breathing is very heavy today.
Bitirdik ve Elizabeth'in nefes alışı bugün çok ağır.
It was definitely a lot of rush going through my head and my body, and I was, like, breathing pretty heavy, I'm sure.
O sırada beynimde ve vücudumda heyecanı hissedebiliyordum. Ve çok hızlı nefes alıyordum. Orası kesin.
Breathing pretty heavy over there.
Çok hızlı nefes alıyordun.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]