English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ H ] / Here's my question

Here's my question tradutor Turco

106 parallel translation
- Mister, here's my question!
- Beyefendi, benim sorumu da alın!
So my question is, if she's lived here for 18 years, why doesn't she speak...
- Evet, sorum şu ki 18 yıldır burada yaşıyorsa, neden şey konuşamıyor...
So, here's my question.
Yani soru şu :
Here's my question.
Tamam. İşte sorum.
Here's my question though :
Ama bir sorum var.
Hey, Gerry, here's my question.
Hey, Gerry, işte sorum.
Now here's my question :
Sana söylüyorum.
Here's my question.
Tamam, bir şey soracağım.
Well, here's my first question : You think it's a little dangerous, handing out guns in a bank?
Sana bir soru ; bankada silah dağıtmak biraz tehlikeli değil mi?
Now, why - here's my question - why is it that... that they've got all these guns laying around, yet they don't kill each other at the level that we kill each other?
Sorum şu : Ortalıkta bu kadar silah var peki neden birbirlerini bizim kadar çok öldürmüyorlar?
- Yeah. - Well, here's my question.
Sorum şu :
Even if I were to believe you, you still haven't answered my question. - What are you doing here?
Sana inanmış olsam bile, hala sorumu cevaplamadın.
So, here's my question, Sinbad.
İşte sorum, Sinbad.
So here's my question, whatever happened to the "nee naw" sound? It was cute.
İşte benim sorum, ambulansın "na-ni" sesine ne oldu?
all right, here's my question.
Aklıma takılan bir soru var.
I stand here with my partner, Tim Dingman... That's right. ... grateful for this opportunity to address the central question posed in so many colorful and eloquent variations.
Burada ortağım Tim Dingman'layım evet ve pek çok renkli ve süslü şekillerde ortaya atılan bir temel sorunu cevaplama fırsatı için minnettarız :
Here's my question It's always the same
İşte sorum, her zamanki gibi.
So here's my question, Paul.
Sana şunu soracağım Paul :
It is not my past evils that's in question here.
Lt burada söz konusu olan benim geçmiş kötülüklerin değildir.
Here's my very important question.
Önemli bir şey soracağım.
See, here's my question.
İşte sorumu da tam burada soruyorum.
Well, well, here's my question :
İşte sorum :
So here's my question :
Sorum şu.
So here's my question.
Sorum şu.
Before we begin whatever inquisition you're here for, there is a pesky question that's been lingering in my head.
Ama sorgulamaya başlamadan önce, kafamı meşgul eden can sıkıcı bir sorum var.
- But anyway, here's my question.
- Her neyse, sorum şu :
Here's my question.
İşte sorum şu.
You know, there is a question of national security here that is in my jurisdiction.
Farkında mısınız, burada benim yetkimde olan bir ulusal güvenlik sorunu var.
Hi. I've been on hold since 5 : 00 in the morning, so here's my question :
Sabahın beşinden beri bekliyorum, sorum şu ;
Here's my question.
İşte sana bir soru.
Now, here's my question to you, are you going to help me or not?
Şimdi ben sana bir şey sorayım. Bana yardım edecek misin etmeyecek misin?
So, here's my question.
O zaman bir sorum var.
here's my other question.
Anlıyorum. Öyleyse bir soru daha.
So here's my question :
Şöyle sorayım.
- In your face? Well, here's my question :
Sorumu soruyorum.
So... here's my question :
İşte benim sorum :
So here's my question :
Peki benim sorun şu :
Here's my first question.
İşte ilk sorum.
Here's my question, Pontypool. Here's my story. Now, hold on...
İşte hikaye şu...
Okay, here's my question.
Peki, işte sorum.
So here's my question.
İşte benim sorum şu.
Here's my question.
Sorum şu.
So here's my question.
Sana sorum şu.
So here's my question : do you realistically see any conversational path that would take me from where we are right now to a place where I could ask you out and you'd say yes?
Sorum şu : Gerçekçi olarak, bizi bu olduğumuz noktadan, sana çıkma teklif edeceğim ve senin kabul edeceğin noktaya götürecek bir etkileşim yolu var mı?
So, here's my question :
İşte sorum :
Well, here's my question.
- İşte sorum.
Hit it. Yeah, here's my question.
- Evet, sorum şu.
I'd rather spend the rest of my career - what's left of it - on a broken down old ship than have someone sit here and question my word.
Kariyerimin, veya ondan geriye ne kaldıysa, kalanını, birinin burada oturup bağlılığımı sorgulamasındansa, eski, bozuk bir gemide geçiririm daha iyi.
Well, first, an awful lot of people live in China, but here's my question.
Öncelikle, Çin'de çok fazla insan yaşıyor ama soruyorum :
Here's my question - - where is Kevin Mason hiding...
İşte sorum... Kevin Mason, üç yıldır, dikkat çekmeden, nerede saklanıyor?
Okay, here's my question. Didn't you already do that?
Tamam, şöyle bir sorum olacak ki zaten onu yapmamış mıydın?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]