His heart tradutor Turco
6,493 parallel translation
That's his heart in hologram.
Kalbinin hologramı.
You'll still see his heart cut out in the market place.
Pazar yerinde kalbinin çıkarıldığını göreceksin yine de.
His heart lies at the bottom of the ocean.
Kalbi okyanusun dibinde yatıyor.
In my own experience, Mr. Paisley is a sincere man who spoke today from his heart.
Tecrübelerime dayanarak söylüyorum, Bay Paisley bugün içten konuşan samimi bir adamdır.
But even you can't touch his heart. ( Grunts )
Ama sen bile onun kalbine dokunamazsın.
And his heart is 100 % Avenger.
Ve onun kalbi yüzde yüz İntikamcı'dır.
In his heart, what Churchill always wanted to be was the great warrior, the great hero.
Churchill her zaman büyük bir savaşçı ve büyük bir kahraman olmak istemişti.
We, uh, we stabilized Nick, but he has damage to his heart.
Nick'i şimdilik düzelttik ama kalbinden yaralanmış.
We fixed the hole in his ventricle, and we're gonna get him on some medications to help his heart beat.
Karıncıktaki deliği hallettik ve ona ilaç tedavisine başlayacağız ki kalp atışlarını düzenlesin.
Something about stealing his foes life force by eating his heart.
Düşmanının yaşam gücünü çalması için onun kalbini yediği söyleniyor.
I can't break his heart.
Kalbini kıramam.
A drunken man thinks with his heart, not his mind.
Sarhoş bir adam kalbiyle düşünür, aklıyla değil.
His heart was in the right place.
İyi niyetinden yapmıştır.
I can speak to his heart, torn apart daily as his feelings for you grew.
Onun kalbinden geçeni, senin için büyüttüğü duygularının onu her gün mahvettiğini söyleyebilirim.
Because I thought his heart was in the right place.
Çünkü kalbinin doğru yerde olduğunu düşündüm.
It was clear that something was weighing heavy on his heart, And he needed my help to free himself.
Vicdanınının rahat olmadığı çok belliydi, ve vicdanını rahatlatmak için benim yardımıma ihtiyacı vardı.
Are you going to depend on Sakura to heal not only his body But his heart as well?
Bedenini iyileştirmesinin yanında kalbini de iyileştirmesi için Sakura'ya mı sığınacaksın?
When he sees a beauty, he feels pleasant and his heart flutters.
Güzel bir şey gördüklerinde hoşlarına gider, kalpleri çarpar.
When an honest man says nothing, you see his heart.
Dürüst bir adam konuşmadığı zaman onun kalbini görürsün.
You are a doctor. You know there's no relation between a man's genitalia and his heart.
Sen bir doktorsun, erkeklerin kalpleriyle cinsel organları arasında bir bağlantı olmadığını biliyor olmalısın.
You broke his heart.
Kalbini kırdın.
Look, Donnie really has his heart set on this.
Donnie bunu gerçekten çok istiyor.
You and I both know he had his heart set on St. Mary's.
İkimizde gönlünden geçenin St. Mary's olduğunu biliyoruz.
He'll make mistakes, he'll trust the wrong people, follow his heart, and at times that will lead him into dangerous situations.
Hatalar yapacaktır, yanlış kişilere güvenecektir kalbinin sesini takip edecektir, ki bu onu bazen tehlikeli durumların içine sokacaktır.
Rebekah does what she's told because he fears Nik, and Finn is in no position to argue, given the dagger in his heart.
Rebekah, Nik'ten korktuğu için ona ne söylenirse yapıyor. Finn de muhalefet olacak bir konumda değil. Kalbinde bir hançer var ya hani.
- And if you tell him, you're gonna break his heart.
- Gerçeği söylersen kalbini kıracaksın.
Drain the blood from around his heart.
Kalbinin etrafındaki kanı çek.
His heart was in perfect condition.
Kalbi ise mükemmel durumdaymış.
Long ago, he loved his children with all his heart.
Uzun zaman evvel, çocuklarını tüm kalbiyle severdi.
To drive a dagger into his heart like he's done to me so many times.
Tıpkı birçok kez bana yaptığı gibi.
Now, at first I was a little scared, I'll admit, but he built this huge fire to show me the passion in his heart.
Başta biraz korkmuştum ama itiraf edeyim bana kalbindeki aşkı göstermek için büyük bir ateş yakmış.
So I know his heart, and I have his trust.
Yani onun kalbini biliyorum ve güvenini kazandım.
He loved you, and you broke his heart.
Seni sevdi. Sen ise onun kalbini kırdın.
His heart was under great stress.
Kalbi büyük baskı altındaydı.
I feel like, in my heart, that that was a... that was the wrong to say, especially to two women who are sitting alone in a room together.
İçimde bunun söylenmeyecek bir şey olduğuna dair bir his var. Hele hele bir odada baş başa oturan iki kadına.
He donated his brother's heart to Nick.
Abisinin kalbini Nick'e bağışladı.
Hey, Debbie, we're gonna try and fix Nick's heart, but there's nothing we can do about his ugly mug.
Hey, Debbie, Nick'in kalbi için operasyona başlayacağız ama maalesef çirkin suratı için yapabileceğimiz bir şey yok.
It's Yusef Komunyakaa from his delicate and heart-wrenching poem Jasmine.
Yusef Komunyakaa'nın hassas ve yürek dağlayıcı şiiri Yasemin'den.
Sebastião had peered into the heart of darkness and he questioned his work as a social photographer and witness to the human condition.
Sebastiao karanlığın kalbine baktı ve sosyal fotoğrafçı olarak olan ve insan koşullarını gören işini sorguladı.
His smile would break your heart.
Bir gülümsemesi kalbini hoplatırdı.
There is no remorse in my heart at the prospect of his death.
'Kalbimde onu öldürmekten yana hiç bir pişmanlık yok.
If he were here now, I'd tear out his black heart!
Eğer şimdi burada olsaydı, kara kalbini söküp çıkarırdım!
His thief heart would now be still.
Onun hırsız kalbi şu an hareketsiz olurdu.
I will rip away his land as I would a weak heart from a coward's chest.
Ülkesini, zayıf bir kalbi göğüsden söker gibi parçalayacağım.
His brain is gone, but he's pumping to keep the heart working so we can transplant it into Nick.
- Beyni öldü, ama pompalıyor ki kalbi çalışmaya devam etsin ve Nick'e nakledelim.
He suffered a heart attack right before he drove his car into a semi.
Arabasını kamyona doğru sürmeden önce kalp krizi geçiriyormuş.
¶ I had his heart, but I broke it every time ¶ I miss her, too, you know?
Onu ben de özlüyorum.
His fire still burns in the heart of the valley
Vadinin kalbindeki ateş hâlâ yanıyor. En tepeye. Evet!
The reason being guilt for breaking his girlfriend's heart.
Nedeni ise kız arkadaşının kalbini kırdığı için hissettiği suçluluk duygusu.
His thief heart would now be still.
Onun hırsız kalbi şu an atmıyor olurdu.
We fell in love, and he wanted to marry me, and I said no, and then three months later, he had a change of heart, and he wanted to get back with his wife during his divorce proceedings, so he asked me to help him, and I did.
Aşık olduk ve benimle evlenmek istedi ben de olmaz dedim üç ay sonra düşüncesini değiştirip karısıyla barışmak istedi ve boşanma davası süresince yardımımı istedi ben de yardım ettim.
his heart stopped 19
heart 404
heartbeat 33
heartless 34
heartbreak 27
hearts 66
hearted 198
heartbreaker 20
heartburn 19
heart rate 87
heart 404
heartbeat 33
heartless 34
heartbreak 27
hearts 66
hearted 198
heartbreaker 20
heartburn 19
heart rate 87