His mistress tradutor Turco
532 parallel translation
You were his mistress, weren't you?
Onun metresiydin, değil mi?
She was his mistress.
Onun metresiydi.
She was his mistress... and she helped you.
Onun metresiydi ve size yardım etti.
I'm his mistress, and I'm proud of it.
Onun metresiyim, ve bununla gurur duyuyorum.
Is it true Desiree Armfeldt was his mistress?
Desiree Armfeldt'in onun sevgilisi olduğu doğru mu?
As his mistress, his wife or his queen?
Ne olarak, metresi mi, karısı mı, yoksa kraliçesi mi?
Well, if any man would ask me, I'd run away and become his mistress!
İsteyen çıksa, kaçıp onun metresi olurum.
His mistress.
Metresi.
The governor let him marry his mistress?
Vali metresiyle evlenmesine izin mi vermiş?
His first wife died in childbirth, so he selected... the most beautiful woman in the village... and took her for his mistress.
İlk karısı çocuğunu doğururken öldü ve o da..... kasabanın en güzel kadınını seçerek kendi metresi yaptı.
I'm surprised at a lady like you inquiring of the likes of him - brawling, thieving, bragging about his mistress - one Sophie Western.
Kavgacı, hırsız üstüne Sophie Western diye bir şıllığa övgüler düzen biri.
Oren, you're only his mistress
Oren, sen onun metresinden başka bir şey değilsin.
Believe me, she was his mistress.
İnan bana, kadın adamın metresiydi.
Wasn't she his mistress?
O sevgilisi değil miydi?
Awaiting execution for the slaying of his mistress.
Eşini öldürmekten hükümlü, idamı bekliyor.
His wife? His mistress?
Karısını mı düşünüyordu, yoksa metresini mi?
No, he'll leave early and go to see Oume, his mistress, at Karasumaru.
Hayır. Erken ayrılacak ve Karasumaru'ya metresi Oume'yi görmeye gidecek.
So this man decides to keep a painting, this man keeps his mistress this man keeps his horse, this man keeps his garden.
Şu adam bir tablo saklamaya karar veriyor, şu, hizmetçisini saklıyor şu, atını saklıyor, şu bahçesini saklıyor.
I wasn't his mistress.
Sevdiğimi söylemedim.
He hoped I'd become his mistress.
Kocam ölünce, ona kalacağımı sanıyordu.
You won't catch any of our families being his mistress!
Bizim ailelerimizde onun metresi olan birini bulamazsın.
- His mistress?
- Onun metresi mi?
Only six weeks later his mistress Molly...
Sadece 6 hafta sonra metresi Molly...
- His mistress, to be precise.
- Metresi demek daha doğru olur. - Sahi mi?
For a year, my wife was his mistress.
Bir yıl boyunca eşim onun metresiydi.
He finished by confessing she was his mistress.
Cevap : "Tamam, öyleyse sıkı fıkıydık." Metresi olduğunu itiraf etmiş.
Mr. Piton will sleep with his mistress.
Bay Piton hanımıyla uyuyacak.
His mistress, Dona Inez de Atienza, will accompany him.
Ayrıca hanımı, Dona l nez de Atienza, kendisine eşlik edecek.
My dear Aramis needs 10, to impress his mistress.
Sevgili Aramis on tanesi sevgilini etkilemek için sana lazım.
At some time in this period, Strindberg who is now courting an Austrian woman living in Berlin takes Dagny Juell as his mistress,
Bu dönemin belirli bir zamanında Berlin'de Avustralyalı bir bayana yazılan Strindberg Dagny Juell'i metresi olarak alır.
He watches his mistress, Dagny Juell, pass from one hand to another,
Metresi Dagny Juell'i bir erkekten öbür erkeğin koynuna atlarken izlemektedir.
Yes. In bed with his mistress, Boerth could have been talked into a plot.
Metresiyle yataktayken Boerth komplo hakkında konuşmuş olabilir.
Another thing. This is my husband and his mistress.
İşte bu kocam.
He loves his mistress, doesn't he?
Metresini seviyor, değil mi?
I suppose he'd meet his mistress in a motel.
Galiba metresiyle bir motelde buluşacaktı.
I was his mistress and private secretary for two years.
İki yıldır onun özel sekreteri ve metresiydim.
Mistress Dillard, I put Pres on his first horse.
Bayan Dillard, Pres'i ilk ata koyacağım.
- They are for his guests, mistress.
- Konukları için hanımefendi.
I never looked for better at his hands... after he once fell in with Mistress Shore.
Zaten Bayan Shore'la ilişkisinden sonra ondan daha iyi bir davranış beklemiyordum.
I never looked for better at his hands after he once fell in with Mistress Shore.
Zaten Bayan Shore'la ilişkisinden sonra ondan daha iyi bir davranış beklemiyordum.
- I did... with his contract with Mistress Shore... and his contract by deputy in France - the insatiate greediness of his desires... and his enforcement of the city wives - his tyranny for trifles - his own bastardy, as being got... your father then in France... and his resemblance being not like the duke.
- Söyledim. Bayan Shore'la yaptığı antlaşmayı, vekilinin Fransa'daki temaslarını da söyledim. Şehvetinin nasıl doymak bilmez olduğunu, şehirdeki kadınları nasıl kirlettiğini, en ufak bir hatada bile ne kadar acımasız olduğunu, kendi gayri meşruluğunu, babanız Fransa'dayken annenizin ona gebe kaldığını, zaten görünüşte de Düke hiç benzemediğini, hepsini söyledim.
Lady Luck, his old mistress, made him forget why he was there.
Eski metresi Bayan Şans, ona neden orada olduğunu, çoktan unutturur.
When somebody of enormous power has a mistress and that mistress has a son, the son has great influence at his back.
Çok güçlü birinin metresi varsa metresin de oğlu varsa, oğlun arkasında torpil oluyor.
His wife was the governor's mistress.
Karısı bir zamanlar valinin metresiydi.
If you only knew how it felt to leave the château with my wages in my bag like a servant, when I was practically the mistress of the house
Pratikte evin hanımıyken, sanki bir hizmetçiymiş gibi şatoyu çantamda sadece maaşımla terk etmenin nasıl bir his olduğunu keşke bilebilseydin.
His sister is the magistrate's mistress, so she must be sweet-talking the magistrate for him.
Onun kız kardeşi yöneticinin metresi, Bu yüzden büyük ihtimalle kardeşi Yasugoro için yöneticiye yağ yapıyordur.
Softly and swiftly, sir, for even now the priest is marrying Hortensio... to the lusty widow of his choice... and, once the church is emptied, hath agreed... to marry you in secret to your mistress.
Sus. Sessiz ve yavaş olalım etendim, Şu anda rahip Hortensio ile Seçtiği şehvetli dulun nikahını kıyıyor,
On the face of his new young mistress, there was not even a trace of humility.
Yeni genç metresinin yüzünde, tevazudan en ufak bir iz bile yoktu.
His acknowledged mistress!
Onun tanınmış metresiydim!
Strindberg has discussed with Munch fear and distaste at the idea of his sperm coming in contact with the sperm of another man in the vagina of their common mistress,
Stringberg, Munch ile ortak metreslerinin vajinasında sperminin başka bir erkeğin spermiyle temasa geçmesi fikrinin kendisinde oluşturduğu korku ve tiksinmeyi tartışıyor.
Mistress, don't be deceived by his appearance.
Lee, sakın görünüşe aldanma.