I beg of you tradutor Turco
883 parallel translation
- Yes? Please, I beg of you.
Lütfen bu iyiliği yap.
I beg of you!
Size yalvarıyorum!
- No, I beg of you, sir.
- Hayır, gerekmez efendim.
- I implore you to let me stay. I beg of you.
- Size yalvarıyorum, burada kalmam lazım.
Your Majesty, I beg of you not to become excited.
Majesteleri, lütfen bu kadar heyecanlanmayın.
I beg of you!
Benden söz et!
Vronsky, I beg of you...
Vronsky, rica ederim...
I congratulate you on your ruse, citizens but I beg of you, I implore you no matter what you do to me, spare Charles Darnay.
Bu tezgahınız için sizi kutlarım, yurttaşlar ama size yalvarırım, sizden rica ederim bana ne yaparsanız yapın, Charles Darnay'e kıymayın.
Your Highness, I beg of you!
Majesteleri, yalvarırım!
Now here are your instructions and I beg of you to follow them to the letter.
İşte bunlar sana talimatlarım ve rica ediyorum kelimesi kelimesine uygula.
I can't undo the wrongs that you've suffered... but I beg of you, let the dead past remain buried.
Çektiğiniz acıları telafi edemem ama size yalvarıyorum... izin verin rahmetli geçmişte kalsın.
- I beg of you to remember the children.
- Çocuklarımın hatırına yalvarıyorum.
I beg of you, Jekyll, tell them who you are.
Yalvarırım Jekyll, kim olduğunu söyle onlara.
I beg of you, monsieur.
Rica ediyorum, mösyö.
- Grandfather, please, I beg of you.
- Büyükbaba, lütfen, sana yalvarıyorum.
" Dear Miss Alquist, I beg of you to see me just once more.
" Sevgili Bayan Alquist, yalvarırım, bir kez daha beni kabul edin.
" Dear Miss Alquist, I beg of you to see me once more.
" Sevgili Bayan Alquist, benimle görüşmeniz için yalvarıyorum.
I beg of you, don't go.
Sana yalvarıyorum, gitme.
I beg of you.
Sana yalvarıyorum.
But I beg of you -
Sana yalvarıyorum.
I beg of you, don't say no.
Yalvarırım hayır demeyin.
- Leave it, Estella, I beg of you.
Ayrıl buradan Estella, yalvarıyorum.
I beg of you not to do this thing.
Beni dinleyin.
I beg of you... all of you... not to make the same mistake.
Sizden, hepinizden ricam aynı hatayı yapmamanız.
Please understand, I beg of you.
Lütfen anlayın, yalvarıyorum size.
- Judge, I beg of you.
- Yargıç, size yalvarıyorum.
- Christian, I beg of you.
- Christian, yalvarıyorum sana.
Mrs. Simmons, please listen to me, I beg of you.
Bayan Simmons, beni dinleyin, yalvarırım.
- Gentlemen, I beg of you. - Baa, baa, baa, baa, baa, baa
Beyler, size yalvarıyorum.
No talk of treasure in a public place. I beg of you.
Yalvarıyorum, insanların içinde defineden bahsetme.
I beg of you, implore to you... Oshizu and myself, united stay by you forever.
Lütfen, size yalvarıyorum bu bebeğin kalbinde birleşmiş Shizu ve benim, sonsuza kadar sizinle kalmamıza izin verin.
Monsieur, I beg of you. She doesn't know what she's saying.
Mösyö, size yalvarıyorum, şu anda ne söylediğini bilmiyor.
Forgive what I said, I beg of you.
Söylediklerim için beni bağışla, sana yalvarıyorum.
I beg of you, sir!
Size yalvarıyorum, efendim!
I beg of you, Roberto, you must be careful for everyone's sake!
Sana yalvarıyorum Roberto, herkesin hatırı için dikkatli olmalısın!
- I beg of you
- Yalvarırım.
Please, I beg of you. Please let me work
Lütfen yalvarırım, çalışmama izin verin.
"I beg you to accept this expession of gratitude for your company."
Varlığınıza istinaden minnettarlığımın bir ifadesi olarak bunu kabul etmeniz için yalvarıyorum.
Commandant, I've come to beg of you on my knees.
Komutan, sana yalvarmaya geldim.
I'm a plain man and not much of a speech maker, but I beg you to accept.
Dobra biriyimdir, iyi bir konuşmacı da sayılmam, ama kabul etmenizi rica ediyorum.
- I beg your pardon? - I said, move over, you dirty Ethiopian son of a blue-bellied Mohawk!
- Sana yana çekil dedim kara derili tüysüz Mohawk!
I beg your pardon, but would it be possible for me to view the remains of a man you have here?
Pardon, buradaki birinin cesedine bakabilir miyim?
Well Mr. Holmes, if it's a psychology of knives and forks and milk jugs you're talking about I beg to be excused.
Bay Holmes, eğer anlatmak istediğin bıçak, çatal ve süt sürahilerinin durumu ise, beni mazur görmeni rica edeceğim.
- Well, I beg your pardon I'm sure but this sort of thing is most trying. - Mr. Hodder may I trouble you?
- Bay Hodder, sizi rahatsız edebilir miyim?
But then I would lose the fun of having you come back and beg again.
Ama buraya gelip tekrar yalvardığını görme zevkinden mahrum kalırım o zaman.
Mrs. Muir, I must beg of you not to be so precipitous.
Bu kadar aceleci olmamanız için yalvarıyorum.
Don't, I beg of you.
Sakın.
And when you are desirous to be blessed, I'll blessing beg of you.
Sen Tanrı'nın rahmetine can attığın zaman, ben de senin hayır dualarına can atacağım.
I beg your pardon, both of you gentlemen, for interrupting you, but this is a serious situation for me, Marshal.
Afedersiniz baylar sizi bölüyorum, fakat bu benim için ciddi bir konu Şerif.
I'm not going to beg you after two years of begging for Jonathan.
- Jonathan için iki yıl yalvardıktan sonra yalvarmam
"I beg you to free me from the slavery of a corrupt court and take me as your wife."
"Beni bu yozlaşmış sarayın köleliğinden kurtarıp karın olarak alman için sana yalvarıyorum."
i beg you 1274
i beg your pardon 1590
i beg to differ 153
i beg your forgiveness 31
i begged you 17
i beg 35
i begged him 21
of yours 40
of you 197
i beg your pardon 1590
i beg to differ 153
i beg your forgiveness 31
i begged you 17
i beg 35
i begged him 21
of yours 40
of you 197